Dün bazı arkadaşlarımızla, “Antalya Büyükşehir ve ilçelerinde kimlerin aday olabileceği” konusu konuştuk, tahminler yaptık..
Hemen her seçim öncesinde olduğu gibi, 7 ay sonra yapılacak yerel seçimler için de bir çeşit “seçim toto” oynadık..
Ben, “mevcut belediye başkanı ‘aday değilim’ demiyorsa, onun karşına ‘adayım’ diye çıkanların davranışını doğru bulmadığımı” söyledim..
“Niye” diye sordular..
Onlara anlattığımı sizlere de aktarmak istiyorum..
…
“ETİK” BULMUYORUM
Olay şöyle gelişiyor:
Bir kentin, ilçenin, beldenin belediye başkanı var..
Seçim yaklaşıyor..
Bakıyorsunuz “aynı partiden” bir sürü kişi çıkıp o kente, ilçeye, beldeye “aday” olabilmek için müthiş bir yarışın içine giriyor..
Ve başlıyor “kendi partilisi” belediye başkanını kötülemeye..
…
Böyle bir durum size “çirkin” gelmiyor mu?
Elbette bir yere aday olmak, seçilmeyi istemek, seçim yarışına girmek “demokratik bir hak”tır..
Ve bu hakkı kullanmaktan daha doğal bir şey olamaz..
Ama..
Bir kentin, ilçenin, beldenin mevcut belediye başkanı, “devam etmek” isterse..
Kendi partisinden birilerinin “aday adayı” olarak ortaya çıkmasını ben “siyasi etik” açısından doğru bulmuyorum..
Kimse “taban beni istiyor” safsatası içine girmesin..
“Genel Merkez”ler tabanın sesine asla kulak vermezler..
…
CHP’DE ÇOK OLUYOR
Böyle bir durum genellikle CHP’de yaşandığı için, onları örnek vereceğim..
…
2004 yerel seçimleri öncesinde manzara şuydu:
Mustafa Akaydın. Süleyman Evcilmen, Muhittin Böcek..
Üçü de CHP’li belediye başkanı..
Üçü de “devam etmek” istiyor..
Bakıyorsunuz, üçünün yerine “aynı partiden” 22 kişi daha talip..
Sizce bu, “Akaydın-Evcilmen ve Böcek, belediye başkanlığı konusunda son derece başarısız ve beceriksiz kişiler.. Biz bu işi onlardan daha iyi yaparız” anlamına gelmiyor mu?
…
Şimdi “eleştiriye tahammül edemeyen” birileri çıkıp, “niye CHP’yi örnek veriyorsun da başka partileri örnek vermiyorsun” diyecek biliyorum..
Sözüm sadece CHP’ye değil ki, bütün partilere zaten..
Ama..
“Aday adayı enflasyonu” sadece CHP’de yaşandığı için, örnek olarak onları verdim..
Bu manzara CHP’liler tarafından, “bu bizim ne kadar demokratik bir parti olduğumuzu gösteriyor” diye yorumlanacaktır, eminim..
Ancak, halk arasındaki algı hiç de öyle değil..
Aralarında CHP’lilerin de bulunduğu birçok kişi şöyle diyor:
“Mevcut başkanın görevinde başarısız olduğunun bir çeşit itirafıdır bu..
Kendi partisinin başkanlarını, dolayısıyla kendi partisini kötü göstermektir bu..
O aday adayları bunu hiç düşünmüyor mu acaba?
Ya da akıllarında, ‘o başkan yiyeceğİ kadar yedi, biraz da biz yiyelim’ düşüncesi var..
Bunu da ‘demokratik hak’ olarak göremeyiz herhalde..”
…
MERKEZ KİMİ İSTERSE O
Tekrar ediyorum..
Hangi partiden olursa olsun..
Kentte, ilçede, beldede bir başkan “devam etmeyi” istiyorsa, aynı partiden kişilerin o makama talip olmasını etik açıdan doğru bulmuyorum..
“Benden buraya kadar, bu işi benden daha iyi yapacak arkadaşlara bırakmak istiyorum” diyebilecek bir “delikanlı başkan” çıkarsa, o zaman başka..
Gerçi adaylar “demokratik” yoldan belirlenmiyor zaten..
“Genel Merkez” ne derse o oluyor..
Böyle bir durumda, hiçbir parti “demokrat bir parti” olduğunu iddia etmesin..
“Aday adayı enflasyonu” o partinin “ne kadar çok demokrat” olduğunu göstermez, “ne kadar çok çıkarcı” barındırdığını gösterir..
Seçimlerde bunu gözardı etmeyin..