Bugün savaştan, terörden, acı feryatlardan biraz uzaklaştırmak istiyorum sizleri..
Nasıl olsa ateş düştüğü yeri yakıyor..
Siyasetçilerimiz de bundan “nasıl nemalanırım” diye hesaplar yapıyor..
Diyorum ki..
Bugünkü yazım bir “kafa dağıtma” yazısı olsun, hem tebessüm ettirsin hem de düşündürsün biraz..
Karmakarışıklık içinde öylesine bir yazı işte..
…
TRAFİKTE FARKLIYIZ
Bir sohbette, bir arkadaşım dedi ki:
“Yahu biz Türkler misafirperver insanlarız değil mi?
Bir misafirimiz gelse, hemen yan tarafa çekilir, ‘önden buyurun’ deriz..
İyi de..
Bu misafirperverliğimizi trafikte niye hiç göstermiyoruz?
Kimse ‘buyur önce sen geç’ demiyor?
Vallahi ben bunu bir türlü anlayamıyorum..”
…
Haksız mı?
…
HELGA-OLGA SEVERİZ
“Misafirperver” deyince..
Çocukluğumdan beri duyarım bunu ben..
Büyüyünce, gazetelerde koca koca harflerle atılmış başlıklarda da okurdum..
-“Türkler dünyanın en misafirperver insanlarıdır..”
- “Helga Türk erkekleri çok misafirperversever dedi..”
Zamanla bu Helga, Olga'ya çevrildi..
Bunları da güzelim fotolarıyla süslerlerdi..
Misafirperverliğimizden deliye dönmüş Helga, bikinisinin üstünü atmış ve öne doğru eğilmiştir..
Manzara bu..
…
MİSAFİRPER YAPIMIZ
Şu “misafirperver” yapımıza biraz göz atalım mı?
Kimdir bu “misafirperver” denilen Türkler?
Misal, siz Toroslara doğru tırmanıyorsunuz..
Yolda harap bir köy görüp duruyorsunuz..
Sonra burada yaşayan insanlar da size ekmek veriyor çay veriyor..
Çünkü verecekleri başka bir şeyleri yok..
Biz de deliye dönüyoruz sevinçten, “bak bak insanımız nasıl da misafirperver” diye..
…
Tam tersi de var..
Diyelim ki, siz gidip Lara taraflarında bir site içindeki villanın kapısını çaldınız..
“Çok susadım bir bardak su verir misiniz” dediniz..
Anında poponuzdan evin köpeği ısırır..
Sitenin bekçisi de sizi dövmekten beter eder..
Eeee, hani Türkler “misafirperver”di?
Nasıl iş bu?
…
PARAYA GÖRE DEĞİŞİYOR
Demek ki..
“Misafirperverlik” denen nanenin, “mülkiyet eksikliği” ile çok yakın bir ilişkisi var..
Dikkat edin..
Dünyanın her yerinde, “fakir halkın” yaşadığı bölgelerde herkes “misafirperver”..
Adamın zaten hiçbir şeyi yok, sana bir bardak çay veya bir dilim ekmek verse ne olur vermese ne olur..
Ama..
Parası olan kişiler (istisnaları hariç) asla paylaşmaz..
Parasının devamlılığı ve bağlantıları ile dolu komplike bin türlü plan döner durur kafasında..
“Bana ne misafirperverlikten” der..
“Bunu yapınca yarın bana bir fayda sağlayacak mı” diye hesap yapar..
“Bu ekmek bana lazım” der..
“Çayı da ben içecem” der..
“Çay biterse gidip çay almam lazım” der..
“Durduk yerde çay alırsam, kredimi ödeyemem” der..
“Kredimi ödeyemezsem kredibilitem düşebilir” der..
Beti benzi atar..
Oysa..
Fakir köylüye, “kredibiliten yerlerde sürünüyor” deseniz, “ne diyor bu” diye bakar ve sorar:
“Bir bardak çay daha katam mı?”
…
“FAYDA” İLE ORANTILI
Demem o ki..
Türklerin “misafirperverliği” genellikle “yardım ettiği kişilerin gelecekte kendisine sağlayacağı fayda ihtimali” ile orantılıdır..
“Misafirperverlik” diye bir gen yoktur..
Şu gerçeği unutmayın..
Parası olan adam, misafirlerini seçer..
Parası olmayana tüm bir dünya misafirhanedir zaten..
Bunun dili, dini, ırkı, hatta “siyasi görüş farkı” falan da yoktur..
…
Aaa, bakın karşıdan iki Olga geliyor..
Hadi gösterelim onlara şu Türk’ün “misafirperverliğini” be..