Genel Başkanları dahil, bu CHP’liler beni öldürüyor..
CHP’yle ilgili “ciddi” bir şeyler yazayım diye klavyenin başına geçiyorum, düşünüyorum, ama “ciddiye alınacak” bir yanları olmayınca, çıka çıka işte bu tür yazılar çıkıyor ortaya..
Öyle şeyler yazıyorlar, öyle şeyler söylüyorlar ki..
Güleyim mi/ağlayayım mı, ciddiye alayım mı-almayayım mı, karar veremiyorum..
CHP’yle ilgili bugün de bir şeyler yazacağım..
Bakalım sizin tepkiniz ne olacak..
(NOT: Yazacaklarımdan, “çok çok çok az sayıdaki o aklı başında CHP’lileri” ayrı tutuyorum, bilesiniz..)
…
ŞARTLANMIŞLAR Bİ KERE
Çok uzağa gitmeyeceğim..
Son birkaç gün içinde yazdığım yazılara ve yaptığım paylaşıma yapılan yorumları okuyunca, “bunların bir akıl sorunları mı var, yoksa gözleri mi kapalı” diye sormaktan kendimi alamıyorum..
“Ahmet”i yazıyorum, “Mehmet”i öne sürüyorlar..
“Hasan”la ilgili bir paylaşım yapıyorum, “Hüseyin”le karşılık veriyorlar..
Peki, Ahmet’le Hasan’a ne oldu?
Hiçbir konuyu “kendi mecrasında” değerlendirmiyor, “buraya bakacağına şuraya bak” diyorlar..
Ve bir şekilde, kendi görüşlerinden birinin yaptığı kötü bir icraatı “haklı” göstermeye çalışıyorlar..
Yani; yazdığım, anlaşılmasını istediğim konudan o kadar uzaklar ki..
“Kafalarında yarattıkları” bir dünyada, yaşadıkları ülkeyi umursamıyorlar bile..
“Körlemesine” gidiyorlar..
…
Yazdıklarımı yalanlayamıyorlar..
Yanlışımı bulamıyorlar..
“Niye CHP’yi yazıyorsun da Ak Parti’yi yazmıyorsun” derdindeler..
Ülkede “iktidar değil bir muhalefet sorunu” olduğu için, sorunun üzerine gittiğimi anlamaktan bile uzaklar..
“Yazdığım gerçekler”i anlamak işlerine gelmeyince de..
Söyleyecek laf bulamıyor ve beni “CHP düşmanı” ilan ediyorlar..
Hatta, birçoğu daha da ileri gidiyor..
Onların görüşünde olmadığım için “sen kendini gazeteci mi sanıyorsun” diyerek (sanki 50 yıldır bu mesleği icra ediyormuş gibi) bize gazetecilik dersi vermeye çalışıyor..
Bunları gördükçe sinirleniyorum, sinirlendikçe düşünüyorum..
Düşündükçe de işte “bu tür CHP’yi eleştiren” yazılar çıkıyor ortaya..
…
SORU BAŞKA CEVAP BAŞKA
Bir de CHP’nin Genel Başkanı’na hastayım..
Gazeteciler veya moderatör bir soru soruyor, o başka şey anlatıyor..
Örneğin; gazeteci soruyor:
“24 Haziran’da seçim var, aday olacak mısınız?”
Cevap:
“Haziran güzel bir aydır, geceleri kısa gündüzleri uzundur, haziran kiraz ayıdır, bizim için iyi olacak, yüzde 60 hatta yüzde 70 oy alırız..”
Gazeteci tekrarlıyor:
“Sayın Kılıçdaroğlu, ben size aday olup-olmayacağınızı soruyorum efendim..”
Cevap:
“Biz büyük bir partiyiz, bir değil birçok aday çıkarırız..”
Yani, “asıl konuya” girmiyor, başka mecralarda geziyor..
Tıpkı diğer CHP’liler gibi..
…
Hele şu “Osmanlı”ya bakışı bambaşka bir alem..
Tarihçilere ve tarih kitaplarına göre; Türkler (Türkiye dahil) 16 devlet kurmuşlardır..
Hatırlayın, TOBB Genel Kurulu'nda konuşan Kılıçdaroğlu ısrarla, “Türkiye'nin 15'inci devlet olmasıyla övünürüz, bu ne demektir? 14'ünü batırdık demektir" diyerek şaşırtmıştı..
Hangi devleti es geçti bilmiyorum, ama..
Şaşırtmaya devam etti:
“Devasa Osmanlı niye battı? Bir toplu iğne bile üretemeyen, bilimi ve teknolojiyi reddeden Osmanlı battı.. Akdeniz'i göle çeviren Osmanlı niye battı? Bunun üzerinde niye kafa yormuyoruz?”
…
YİNE SAPTIRIRLAR MI?
Kafa yoralım da...
Önce “işin doğrusu”nu öğrenmek gerekmez mi?
Peki işin doğrusu nedir?
1- Osmanlı’nın bilim ve teknolojide ne kadar ileri bir devlet olduğunu..
2-Bu devasa Osmanlı’nın tıpkı bugünkü gibi; “Batı’nın Bizans oyunlarıyla” ve “içimizdeki hainler” de kullanılarak geri geri gidip ardından battığını..
Dünya alem biliyor..
Bunu Kılıçdaroğlu ve CHP’liler bilmiyor olabilir mi?
Bence biliyorlar, ama “Tayyip nefreti” yüzünden bilmek işlerine gelmiyor..
…
İşte, “güleyim mi, ağlayayım mı” dediğim “CHP manzarası”nın minik bir özeti..
Ülke gerçeklerinden bir ders alırlar mı?
Yoksa, yine konuyu saptıracak bir şey mi bulurlar?
Göreceğiz..