Turizm sezonu başlarken, “turizmin başkenti” Antalya’ya bir de “temizlik” yönünden bakacağım bugün..
Hani “temizlik imandan gelir” deriz ya hep..
O misal, kentimizdeki şu imanlı ve imansızlara birkaç laf edelim..
…
Evet; Antalya gibi “turistik” bir kentin her caddesi, her sokağı, her parkı, her kaldırımı “pırıl pırıl” olmak zorundadır..
Zorundadır da, bu temizliği göreniniz var mı?
Kentin temiz, pırıl pırıl olması ile görevli kurum, elbette belediyelerdir..
Ama..
“Temizlik” konusunda kentte yaşayan herkesin de bir “sorumluluğu” olduğu unutulmamalı..
“Bu görev belediyenin, gelsin temizlesin” diye, elimize geçen her türlü çeri-çöpü ortalığa atarsak, temiz bir kentimizin olmamasından da yakınmaya hakkımız olmaz..
…
Manzaraya Sırayla bakalım..
…
ÇÖP TOPLAYICILAR
Önce belediyenin çöp toplayıcılardan başlayacağım..
Yani, çöp konteynerlerini çöp kamyonuna boşaltanlardan ve yolları temizleyenlerden..
Bazı belediyelerimiz, bu işi özelleştirmiş durumda..
Yani, kentin temizliğini özel şirketler belediye adına yapıyor..
Ama öyle yapıyor ki, halkı canından bezdiriyor..
Bir kere yol kenarlarına konulmuş çöp konteynerlerini kamyona boşaltma sırasında, dakikalarca yolları tıkıyorlar..
Arkada yüzlerce aracın geçişini engellemeleri yüzünden tıkanan trafik umurlarında bile değil..
Birkaç metre öne ya da arkaya gitseler belki sorun çözülecek..
Ama, sanki onlar işlerini bitirene kadar herkes onları beklemek zorundaymış gibi davranmaları ve “dayılanmaları” olacak şey değil..
Gürültüleri de cabası..
Ve bunu hep yapıyorlar..
…
Merak ediyorum..
Acaba belediye başkanları bu temizlik işlerini özelleştirirken..
Onlara “bu yollar sizin, canınızın istediği gibi kullanabilirsiniz” diye bir yetki falan mı verdi?
…
YOL-KALDIRIM-PARK
Bir de yol ve sokaklarla parkların “temizlenmesi” sorunu var..
Öyle isim isim, tek tek yer belirtmeyeceğim..
Ama..
Birçok caddede kaldırımların “bembeyaz” olduğunu göreceksiniz..
Ama, bu beyazlığın sebebi “temizlik” falan değil..
Kaldırım taşlarının arasına giren “kuruyemiş kabuğu, çer-çöp ve izmaritlerin” yarattığı bir görüntü..
…
Antalya’nın temizliğini “adam gibi” yapıyormuş gibi görünmek, sorunu çözmüyor..
Caddeler küçük bir örnekti..
Antalya’nın neresine giderseniz gidin, aynı “pislik manzaralarını” görmeniz mümkün..
Bu da gösteriyor ki..
Sadece çöp konteynerlerindeki çöpleri toplamakla “temizlik” sağlanmış olmuyor..
Gece-gündüz yol-sokak ve parkların süpürülmesi, temizlenmesi de gerekiyor..
…
“VATANDAŞ”A BAKIN
Gelelim vatandaşın “iflah olmaz” tutum ve davranışlarına..
Biz, genellikle “pis” bir milletiz..
Yüzde 99.9’umuzun Müslüman olduğu vurgulanır..
Müslümanlığın ilk şartının da “temizlik” olduğu söylenir..
Ama..
Nedense bu “temizlik” işini bir türlü başaramayız..
Pislik, bahçemizden başlar..
Oradan sokağa, caddeye ve nihayet parka kadar uzanır..
Kağıtları buruşturur atarız..
Kabuklu yemiş yer atarız..
Poşet, şişe ve daha ne bulursak bulalım..
Kullanır ve çöp kutusu yerine her yere atarız..
Arkasından da..
“Belediyenin işi ne, temizlesin dursun” diye bir de hava atarız..
…
“İMANSIZLARI” GÖRÜN
Böyle “toplu yaşam” olmaz..
Belediye tabii ki “temizlik” yapmak zorunda..
Ama, bizler de bu kenti “temiz tutmak” zorundayız..
Antalya’yı gördükçe..
“Sanki bütün imansızlar buraya toplanmış” demek geliyor içimden..
…
Beyler, hanımefendiler..
Aslan yatağından belli olurmuş..
Antalya bizim yatağımız..
Ne kadar temiz ve derli-toplu olursa, o kadar rahat ve huzurlu yaşarız..
Anladınız değil mi?