Seçimlerin hemen ardından, Menderes Türel ve Ali Tongülüs’ü sevmeyen gazeteci(!) arkadaşlarım atağa geçti..
Türel’i de, beni de “itibarsızlaştırma” yarışı yapıyorlar..
Bugün de bu konuda biraz muhabbet edelim diyorum..
…
“KÜÇÜK HESAP”ÇILAR
Aralarında gazetecilerin de olduğu, “küçük hesap peşinde koşan Antalya’daki kompleksli ve çıkarcı dangalaklara” bir hatırlatma yapayım..
Ben; Menderes Türel gelince Türel’e, Mustafa Akaydın gelince Akaydın’a, Muhittin Böcek gelince de Böcek’e “methiyeler” dizecek, onların arkasına sığınarak “giden ağam gelen paşam” yaklaşımı gösterecek biri değilim..
“Doğruya doğru, iğriye iğri” olmaktan hiç vazgeçmedim, vazgeçmem de..
Sarhoş masalarında duyduğum dedikoduları da köşe yazısı malzemesi asla yapmam, kimsenin arkasından konuşmam, kimseye de iftira atmam..
Eminim anlayanlar, anlayacağını, anlayacağı kadar anlamıştır..
Umarım, bu tür gazetecilere değer verenler de anlar..
…
Tıpkı siyasetçiler gibi, gazeteciler de “eleştiriye” açık olmalıdır..
Ben 50 yıllık meslek hayatımda buna çok önem verdim..
Ama, gazetecilerin içinde “eleştiri yapmayı” bile bilmeden “yazarlık yapmaya çalışanlar” hiç de az değil..
Bir “köşe” bulmuşlarsa orada, bulamamışsa “sosyal medyada” bir başka meslektaşını taşlamaya bayılıyorlar..
“Eleştiri nedir” bilse, eleştirecek..
Bilmediği için, “eleştiriyorum” zannederek aklınca “aşağılamaya” çalışıyor..
Bunu niye mi yazdım?
Dünkü yazdığım yazıyı işte böyle bir dangalak “itibarsızlaştırmaya” çalışmış..
Gazetecilik tahsil edince, kendini dev aynasına görüvermiş hemen..
Daha yaşı benim meslek yaşımın neredeyse yarısı kadar, henüz gazeteciliğin “G” harfinde, ama gazeteciliği bile benden çok iyi biliyor maşşallah..
Bir fikri yok, yazımı itibarsızlaştırabilecek “somut” bilgisi yok, sadece siyasi olarak sizin karşınızda olduğu için, yazınızla dalga geçiyor..
Daha ata binmişliği yok, kendini seyis zanneden bu tipler yüzünden, maalesef gazetecilik mesleği arzulanan kalitesine bir türlü ulaşamıyor..
Keşke, “kulağı geçen boynuz” olabilse, ama bu haliyle pek umudum yok..
Kimden mi söz ediyorum?
Bakın sağınıza-solunuza, bolca göreceksiniz..
…
ÇIKAR VE EMEKLİLİK
Seçimlerle ilişkilendirilen bazı gelişmeler “gazeteciliği” de ilgilendirince, benim ilgi alanıma giriyor..
İddia o ki;
Antalya’da bir yerel gazete sahibi, Menderes Türel’den her ne istediyse, olmamış..
Türel, bu arkadaşa prim vermemiş..
İstediği olmayınca, Türel’in aleyhine yayınlar yapmaya başlamış..
“Olabilir, ideolojisi veya inancı değişmiştir” diye düşünmek isterdim..
Ama, işin içinde meğer “çıkar” varmış..
En yakınındakilere demiş ki;
“Şimdi ben bu gazeteleri alıp Muhittin Böcek’e gideceğim.. ‘Bak ben seni destekledim, şimdi destek sırası sende’ diyeceğim.. O da bize elini uzatacak elbet.. Uzatmazsa da kendi bilir..”
Mesleğimizin ne hallere düştüğünü anlayabiliyor musunuz?
Umarım Böcek de, -Türel gibi- böyle gazetecilere prim vermez, umarım..
…
Bir başkası da, benim “emekli” olmama takmış..
“Menderes Türel gitti, senin de emeklilik günlerin hayırlı olsun” demiş..
Birini iyi tanımıyor olabilirsiniz..
Ama, gazeteci “araştırmacı” olmalıdır..
Araştırır, ne olduğunu-kim olduğunu öğrenir, bir fikir edinir, ona göre de ne diyecekse der..
Bu zavallı arkadaşım, benim 25 yıl önce “emekli” olduğumu bile bilmiyor..
Diyelim ki, kastettiği emeklilik “Türel gitti, sen de git” anlamında..
O zaman, kurduğu cümleye dikkat edecek..
Aklısıra bana, “yandaş” demek istiyor..
O zaman ona, “peki sen kimin yandaşısın” diye sormazlar mı?
Öyle ya, belli ki “objektif” olamıyorsun..
Sen de Türel’in karşısındaki partiden yanasın ve o partinin veya görüşün “yandaşısın”..
Olabilir, gerçekten birinin “akılcı” olduğuna inanıyor ve onu destekliyorsan, “akılcılığı” desteklediğin için yandaş olman hoşuma bile gider..
Gider de, böyle bir dangalaktan “akılcılık” beklenir mi, orası biraz meçhul..
…
DUYGU DEĞİL MANTIK
Gazeteci taraflı olabilir, hatta yandaş da olabilir..
Bunda bir yanlışlık yok..
Yanlış olan, “objektif” olamamaktır..
Sizin görüşünüze uymuyor diye “çıkarcı duygularınızı” öne çıkartarak yayın yapmaktır..
Aslolan; olaylara ve kişilere “siyasi” gözlükle değil, “akıl gözüyle” bakabilmektir..
Çünkü..
Gazeteci, “her olayın sonraki adımlarını da düşünebilen kişi”dir..
Ve gazetecilik “duygu” değil, “mantık” işidir..
…
Bunu bile anlamayacaklar, göreceksiniz..