“Balık hafızanız” izin verirse..
Geçmişten bugüne kısa bir yolculuk yapalım..
Ve “Tayyip fobisi”nin (içimizdeki ve dışımızdaki) Türkiye düşmanlarının içinde daha çok yer ettiğini, aslında bu fobi nedeniyle ülkemizin büyük zarar gördüğünü anlayalım istiyorum..
…
ÇOK ESKİ DEĞİL
Çok eskilere gitmeyeceğim..
Hani, “koalisyon” ihtimali doğuran ve emperyalistlere sevinçten göbek attıran bir 27 Haziran seçimi vardı..
Türkiye üzerine proje inşa edenler..
“Bir erken seçim olursa, Ak Parti yeniden tek başına iktidar olur” endişesiyle, sürekli olarak bir “Ak Parti-CHP Koalisyonu” için bastırıyorlardı..
(NOT: Nitekim, bu endişeler gerçekleşti ve Ak Parti, her türlü önleme girişimlerine rağmen 6 ay sonra yapılan erken seçimde ezici bir üstünlük sağlayarak yine tek başına iktidar oldu da Türkiye’nin “karanlık günlere” girmesi önlendi..)
Ak Parti’yle veya değil, “CHP’yi –mutlaka- iktidardaki partilerden biri” yapmak istiyorlardı..
Çünkü..
1- Özellikle Ak Parti’nin içinden atıp CHP’nin kucak açtığı “Paralel Yapı”nın devlet içindeki yapılanma süreci yarım kaldı, bunu sürdürmek istiyorlardı..
2- CHP’yi yönlendiren küresel sermayenin Türkiye’deki temsilcisi ise (TÜSİAD), devlet bankalarına olan hortumlarının yeniden döşenmesini istiyordu.. Bu arada, “Türkiye’yi yönetme” konusundaki güçlerine de tekrar kavuşma peşindeydiler..
…
HER ŞEY ORTADA
O gün olduğu gibi, bugün de “aynı arzu ve çabalar” aynen devam ediyor..
Ve bu amaçlarına ulaşabilmek için de Ak Parti’yi ekarte etmek zorundalar..
Ak Parti’yi ekarte etmenin tek yolunun de “Erdoğan’ı yok etmek” olduğunun farkındalar..
Bu nedenle de, kendilerinin yaşadığı “Erdoğan fobisi”ni halka da yansıtma çabası içindeler..
Ve bunların hepsi, “gözünüzün önünde” oluyor..
Hala göremiyor musunuz?
…
Örneğin; sürekli bir “açlık ve işsizlik edebiyatı” ile algı operasyonu yapıyorlar..
Oysa..
Türkiye’de işsizlik değil, “iş beğenmeme sorunu” olduğunu bütün sanayi ve ticaret odası başkanları ile organize sanayi yetkilileri sıkça söylüyor..
“Açlık edebiyatı” yapanların da, ellerinde akıllı telefon, altlarında araba var..
Bu yaptıklarının aslında “hainlik” olduğunu bile bile yapıyorlar..
Türkiye’nin “her anlamda” geliştiğini ve değiştiğini, her türlü hizmeti fazlasıyla aldığını, bir ve birlik olursak bunları kat kat fazlasıyla alacağımızı da biliyorlar..
Ama, “Erdoğan fobisi” onları adeta “kör” etmiş durumda..
…
ALET OLMAYIN
Paralel yapının da, sermayenin de bir “ÇIKAR” hesabı var ve bunu gerçekleştirmek için ellerinden geleni yapacaklar, yapıyorlar..
Bunlara bir şey demiyorum..
Benim derdim, “cumhur”la..
Yüreğinde birazcık “vatan sevgisi” taşıyanlar, “paralel yapının ve sermayenin çıkar savaşına” niye alet olabilmek için didişiyor, işte bunu anlamakta zorlanıyorum..
…
Diyorum ki;
Recep Tayyip Erdoğan’a karşı olabilirsiniz..
Sevmeyebilirsiniz..
AK Parti hükümetinin “başımıza gelmiş en kötü şey” olduğuna da inanabilirsiniz..
11-15 yıldır yapılan hiçbir olumlu icraatı da görmeyebilirsiniz..
Hatta, Erdoğan’a cephe alan Türkiye’deki grupları haklı da görebilirsiniz..
Hepsine eyvallah..
Bunlar bizim iç meselemiz..
Ama..
“Türkiye’nin kendi iç meselesi” için, ABD ve Avrupa gazetelerinin “kışkırtıcılık” yapmasını hoş görmenizi asla anlayamam..
Kabul de edemem..
…
BİZ GÖNDERELİM
Şunu unutmayın;
Erdoğan’ı bu halk getirdi, yine bu halk göndermeli..
Alman-İngiliz-ABD-Fransız değil..
Halkımız bütün bunları görsün-anlasın istiyorum..