En baştan söyleyeyim, sonra “yanlış anlama” falan olmasın..
Sadece Kemal Kılıçdaroğlu’na değil, kime yapılırsa yapılsın hiçbir “saldırı ve şiddeti” hoş görmem, tasvip etmem..
Buna “psikolojik şiddet” de dahil..
…
Dün, Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili “sosyal medyadan” bir paylaşım yaptım, yemediğim küfür ve hakaret kalmadı..
Hatta içlerinde, “gebersen de senden kurtulsak” anlamına gelen laf edenler bile oldu..
Yani; hem Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıya/şiddete lanet okudular, hem de kendileri “psikolojik saldırı ve şiddet” uyguladılar..
Bir-ikisine nezaketle cevap verdim, “eleştiriye tahammülsüz bir gazeteci” dediler..
Birine hakaret etmek veya “geber de kurtulalım” demek nasıl bir eleştiri, anlayan beri gelsin..
Bunları “bir zihniyeti anlayın” diye anlattım..
…
BUNU HEP YAPIYOR
Şimdi gelelim diyeceklerime..
…
Son günlerde TV’lerdeki bazı tartışma programlarında “Kemal Kılıçdaroğlu” konuşuluyor..
Tartışmalarda; bazı illerdeki belediye başkanlıkları kazanılmış da olsa, bu başarının CHP’nin (dolayısıyla Kılıçdaroğlu’nun) değil, ittifakın başarısı olduğu konu ediliyor..
Bu ne demek?
“15. kez yenilen Kemal Kılıçdaroğlu’nun koltuğu bir kez daha tartışılıyor” demek..
Ve..
Ne zaman “koltuğu tartışılmaya” başlansa, Kılıçdaroğlu “konuyu gündemden uzaklaştırmak için” bir olaya karışıyor..
Tıpkı, önceki gün “gitmemesi gereken” bir şehit cenazesinde olduğu gibi..
1- Ya Erdoğan ve Ak Parti hükümetiyle ilgili bir “yalan” uyduruyor..
2- Ya bir saldırıya uğruyor..
3- Ya “terör” nedeniyle hapiste yatanlarla ilgili açıklama yapıp toplumu geriyor, “adalet yürüyüşü” falan yapıyor..
4- Veya ülkemizle ilgili vatandaşların içine sinmeyecek açıklamalarda bulunuyor..
Böylece, “sufle”ler doğrultusunda bir süre daha “koltuğunu” tartışmalardan uzak tutuyor..
Bunları, “Kılıçdaroğlu’nu tanıyın artık” diye yazıyorum..
…
OLAYIN AYRINTILARI
Önceki günkü “saldırı” olayına gelince..
Ankara’nın Çubuk ilçesi, “en çok şehit veren” ilçelerden biri..
Geçtiğimiz gün Irak sınırındaki bir terör olayı nedeniyle Çubuklu bir aile ikinci şehidini vermiş..
Acıları çok büyük..
Bu saldırı nedeniyle yayınladıkları taziye mesajlarında Kılıçdaroğlu dahil, “Millet İttifakı”nın temsilcilerinin hiçbiri “terörü ve teröristi” lanetleyen tek kelime etmemiş..
Seçimlerde terör örgütünün siyasi ayağı ile “ittifak” yapılmış..
Ve bu “ittifak”ın lideri durumundaki Kılıçdaroğlu, “cenazeye katılmak istiyorum” diye haber gönderdiğinde;
1- Acılı aile Kılıçdaroğlu’nun şehitlerinin cenazesine katılmasını istememiş, “sakın gelmesin” diye haber göndermiş..
2- İçişleri Bakanlığı da, “gitme” diye uyarmış..
Yani; eğer Kılıçdaroğlu bu cenazeye giderse bir olay çıkacağı en başından belli..
Yani; ortam provokasyona çok açık..
Buna rağmen Kılıçdaroğlu, bütün bunları bile bile o cenazeye gitmiş..
…
Devletin polisi “gitme” diye uyarıyorsa..
Şehit ailesi gelmeni istemiyorsa..
Ve bütün bu uyarılara aldırmayıp “zorla” gidiyorsan..
Kusura bakmayın ama, “provokatörlerin cirit attığı” ortamda ben kusuru “zorla giden”de ararım..
…
Biri “saldırı ve şiddet olsun, gündem değişsin” diye bir şeyleri zorluyorsa, bu zorlamanın sonuçlarına katlanacak..
Kimse acılı aileyi de polisi de suçlamasın..
Her iki taraf da “gereken uyarıyı” açık açık yapmış..
…
BİR EMPATİ YAPIN
Bir empati yapın; koyun kendinizi şehit ailesinin yerine..
Ve Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıya bir de bu gözle bakın şimdi..
1- Teröristlerin siyasi ayağıyla ittifak yapan ve taziye mesajında bile terörü lanetlemeyen birinin, “terör kurbanı olan” evladınızın cenazesine katılmasını ister misiniz?
2- Katılırsa ne yaparsınız?
………..
NOT: Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mız kutlu olsun..