Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk..
1- Yeni lise eğitim sisteminde değişiklik yapılacağını, ders saatlerinin azaltılacağını açıkladı..
2- Sınıf geçme yönetmeliğinde de değişiklik yapacaklarını, ilkokul ve ortaokul sisteminde yenilikler olacağını söyledi..
Veeee..
“Malum saldırı” anında başladı..
- “Matematik seçmeli, ama din dersi zorunlu oluyor, bu nasıl bir kafa?”
- “Bu Bakan’dan umutluyduk, meğer onun da diğerlerinden farkı yokmuş..”
Vesaire vesaire..
Bakan Selçuk, sosyal medya hesabından hemen bu “matematik seçmeli olacak” uydurmasını yalanladı..
Ama, “dine karşı alerjisi olanlar” saldırya devam ediyor..
…
“DİNDAR”DAN KORKMAYIN
Sosyal medyada yapılan paylaşımlara dikkat ettiniz mi?
“Bir kesim” tacize-tecavüze-çalana-vurana lanet okurken, sanki bunu sadece "müslümanlar yapıyor" algısı yaratmaya çalışıyor..
Bakan Selçuk kendi adına, “matematiği beceremeyen bir üst sınıfa da geçemeyecek” dedi, ama bu yeterli değil..
Ben de dine karşı yapılan “algı” çalışmalarına ve “dinci ile dindarı” size anlatmak zorundayım..
Çünkü..
Bu toplumun en büyük belası, “dini kullanan dinciler”dir..
MEB’in ve biz anne-babaların görevi, çocuklarımıza “dini iyi öğreterek” bu dincilerin oyuncağı olmalarının önüne geçmektir..
Biliyorsunuz, “ayıp” olan bilmemek değil, “öğrenmemek”tir..
Doğruyu öğrenir ve farklı bir bakış açısı yakalarsak, en azından “kandırılmaktan” kurtulmuş oluruz..
…
Önce şunu söyleyeyim;
Hangi dine inanırsa inansın, hiçbir “dindar” kişi, hiçbir kişiyi “renginden, ırkından, soyundan, inancından ve kişisel tercihlerinden” dolayı suçlamaz, kınamaz, saldırmaz, hak yemez..
Çünkü, bütün “dindar”lar Allah’a karşı her insanın kendisinin sorumlu olduğunu bilir, bu nedenle de kimsenin ne olduğuna ve ne yaptığına karışmaz..
Daha da ötesi, “hiçbir şeye” zorlamaz..
Bütün bunları kim yapar?
“Dinci” dediğimiz, dindar görünüp bunu maddi veya siyasi ranta dönüştürmek isteyenler yapar..
Bu ikisini birbirinden ayırmak zordur, ama “davranışlarıyla ve konuştuklarıyla yaptıkları arasındaki fark” bunları rahatlıkla ele verir..
Dikkat ederseniz, görür ve anlarsınız..
…
ARAŞTIRMA GÖSTERMİŞ
Dine bir başka açıdan daha bakmak gerekiyor..
…
Araştırma sektörünün lider kuruluşlarından BAREM, global ortağı WIN/ Gallup International ile birlikte “dünyada din ve dindarlık” konusunu mercek altına almış..
68 ülkede 66 bini aşkın kişiyle gerçekleştirdikleri araştırmada, “insanların din açısından kendilerini nasıl tanımladıkları ve Tanrı, ruh, ölümden sonra hayat, cennet, cehennem kavramlarına inanıp inanmadıkları”nı sorgulamış..
Ve ortaya şöyle bir sonuç çıkmış:
- Genel olarak insanların % 74’ü bir ruhumuz olduğuna ve % 71’i Tanrı’ya inanıyor..
- Dünyadaki insanların % 62’si kendini “dindar” olarak tanımlarken, Türkiye’de bu oran %74..
- Kadınlar erkeklere göre daha dindar ve dinle ilgili kavramlara daha çok inanıyorlar..
…
Bu sonuçlar neyi gösteriyor?
Dindarların sayısının dincilere göre çok daha fazla olduğunu..
Ama –maalesef- dünyaya “dinci”ler hükmediyor..
Hem de binlerce yıldır..
Çünkü; dinciler için Allah, hak, adalet, kul hakkı, haram, günah-sevap, merhamet, saygı gibi “insani ve dini değerler” hiçbir anlam ifade etmiyor..
Ama, işlerini yürütmek ve toplumları yönetmek için bunları “dindar”lardan çok daha fazla kullanıyor..
Bu arada farklı siyasi ve ideolojik görüşlere sahip insanları da, “algı operasyonlarıyla” istedikleri gibi kullanıyorlar..
Öyle kullanıyorlar ki..
İşte birileri çıkıp “din dersi zorunlu matematik seçmeli olacak şey mi” diyebiliyor..
Birleri de “Müslümanlar tecavüzcüdür, yakıcıdır, yıkıcıdır” şeklinde dini itibarsızlaştırıcı paylaşımlar yapıyor..
…
İyi de, dindarlar buna niye karşı çıkmıyor?
Çıkıyorlar, ama dindarlar için “her yol mübah” olmadığı için, sesleri pek fazla yükselemiyor..
…
ÖNCE “DİNLERİ” ÖĞRENİN
Peki..
Ne yapılmalı ki, bu dinciler toplumları canlarının istediği gibi kullanamasın/kandıramasın?
Çözüm basit..
Belki birçok yılımızı alacak..
Ama, her anne-baba önce inandığı dini, sonra diğer dinleri çok iyi öğrenecek..
Hiçbir dine inanmasa bile, bütün dinleri iyi öğrenecek..
Ve çocuklarının da dinleri iyi öğrenmesini sağlayacak..
Böylece, “dini” konularda insanlar bilgi sahibi olacak..
“Bilgi sahibi” olan kişiyi, bildiği bir konuda kimse kullanabilir ve kandırabilir mi sizce?
…
Eğer bunu yapmıyorsanız, yapmazsanız “dincilerin oyuncağı” olmaktan kurtulamazsınız..
Ve “cahilce” paylaşımlar yaparak “dincilerin havuzuna” su taşımaya devam edersiniz..
Bilmem anlatabildim mi?