Kişi karşısındakini nasıl bilir; “kendisi” gibi bilir..
Biri bir başkasını ancak “kendi özelliği” ile tanımlar..
Yani, birine “dangalak” diyorsa, bilin ki, asıl dangalak” kendisidir, karşısındakini de öyle görüyordur..
…
Olay şu;
Dün yazdığım bir yazıda, Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal’ın, “Eğer Ermeni baskısı ile Atatürk heykeli koyma kararlarını düzeltmezlerse, Prag’ı kardeşlikten çıkartırız” sözlerini eleştirmiş olmam..
Yazımın o bölümü şöyle:
…
Prag Büyükelçiliği, Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal’ın, “Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılı dolayısıyla bir parka Atatürk heykeli koyma” talebini reddetmiş..
Vay, sen misin reddeden..
Sürekli tribünlere oynayan Ümit Uysal çıkıvermiş meydane ve “kardeş şehir Prag”a racon kesmeye başlamış..
Eğer Prag’ın Altıncı Bölgesi bir parka Atatürk heykeli dikmezse, Prag’ı kardeşlikten çıkaracakmış..
Ne garip değil mi?
Yahu belki Prag Belediye Başkanı CHP’li belediyeler kadar “heykel meraklısı” değildir..
Belki Atatürk’ü bizden daha iyi tanıyordur ve heykelini dikmek istemiyordur..
Sen başka ülkelerde kimin ne yapacağını söyleyinceye kadar, önce şu Lara’dan bi dışarı çık da, Muratpaşa ne halde bunu görmeyi dene..
Öyle “sekizinci kez çevre ödülü aldım” diye afişlerde boy göstereceğine, ilçenin sokakları çöpten ve pislikten geçilmiyor, bunu temizle..
Birinci derece SİT alanları olan falezlere “ CHP’liler rahat denize girsin diye” beton döküp plajlar yaparak kötü örnek olma..
Kırcami planları iptal edildi diye, peşini bırakıp kaderine terk etme..
Aylardır sporcu kızlar, festivaller, spor ve yaz kursları, aşure günleri, yemek dağıtma, CHP’deki delege işleri, süslü sözler ve Atatürk heykeli gibi göz boyama işler dışında Muratpaşa’ya ARTI getirecek bir çalışma göremedik..
Başkan, sen Prag’ı bırak da önce Muratpaşa’ya bir bak istersen..
…
Yani Uysal’a, “sen tribünlere oynamayı bırak, asli görevini yap” diyorum..
Ama, Ümit Uysal’ın bir yazarı..
Bu yazının içinden sadece “Yahu belki Prag Belediye Başkanı CHP’li belediyeler kadar ‘heykel meraklısı’ değildir.. Belki Atatürk’ü bizden daha iyi tanıyordur ve heykelini dikmek istemiyordur..” ifadesini almış..
Ve beni bir yandaş, bir Atatürk düşmanı olarak gösterebilmek için epeyce yırtınmış..
Atatürk ticareti yapmak, bu tiplerin vazgeçilmez bir davranış biçimi..
Yazısında, diğer eleştirilere dair bir tek cümle yok..
Kaldı ki; bugüne kadar CHP’lilere Atatürk’ün çizgisinden uzaklaştıklarını çeşitli konularla dile getirdiğim örnekler o kadar çok ki..
Yazımda, CHP’li belediyelerin “HEYKEL” meraklarını yurtdışına da taşımalarını çarpıcı bir-iki cümle ile anlatmaya çalıştım, Atatürk’e dil uzatmak haddim değil..
Nitekim, benim gibi düşünen birçok vatandaş da, “(berrin tokucu) Prag’da Atatürk’ün heykelinin işi ne Allah aşkına, saçmalamaya başlamışız. Ülkedekiler yetmedi dünyaya açılıyoruz heykel saçmalığımızda” diyerek bu konuda tepkisi koymuş ortaya..
…
Neyse..
Biri, bir yazar “bir belediye başkanını” eleştirdiğinde, o eleştirinin içinden sadece bir cümleyi alıp da o cümle üzerinden yazarı itibarsızlaştırmaya çalışıyorsa..
Başkan’a yapılan eleştiriyi etkisizleştirmek için dikkati bir başka yöne çekmeye çalışıyorsa..
Bilin ki; o belediye başkanı ile kesinlikle “akçeli” bir bağlantısı vardır..
Bir ihtimal, Başkan’dan “şu adama bir şeyler yaz” şeklinde bir “talimat” bile almış olabilir..
Nitekim, yazısında, “Bana da belediye başkanlarını savunan bir yazı yazdırdınız ya helal olsun size…” diyor zaten..
Kaldı ki, özellikle 2-3 belediye başkanına asla toz kondurmadığı da biliniyor zaten..
…
Biri, yazılarının genelinde “çıkarının olmadığı” konulara hiç değinmiyorsa..
Bir siyasi partinin üyesi olarak gazetecilik yapıyor olmasına rağmen, bir yazarı da, “sağına soluna ‘milliyetçilik’ dersi veren, aslında yandaşın tillahi olan biri” diye tanımlıyorsa..
Asıl “yandaşın tillahi” ve asıl “çıkarcı” kim olur sizce?
Ve Türkiye’nin genelinde bazı gazetecileri “yandaş-çıkarcı” diye kimler suçlar?
Tabii ki, “yandaş ve çıkarcı” olanlar suçlar..
Dedim ya, “kişi karşısındakini kendi gibi bilir”miş..
…
Neyse uzatmayalım..
Evet, ben Erdoğan iktidarını destekliyorum..
Çünkü, Türkiye’yi hem yurtta hem dünyada nerelerden nerelere getirdiğini görüyorum..
Evet, ben Erdoğan iktidarını destekliyorum..
Ama Ak Parti’li değilim, hiçbir partili değilim, hiçbir siyasi oluşumun gömleğini giymedim, giymem..
Bir siyasi partinin gömleğini giymiş olandan da “gazeteci-yazar” olmaz, olsa olsa “yandaş” olur..
…
Sürç-i lisan ettimse affola…
****
NOT: Muratpaşa Belediyesi’nin sözkonusu yazımız üzerine gönderdiği yazıyı da cevap haklarına saygı esasıyla aynen veriyorum…
Sayın Ali Tongülüs,
‘Ne garip değil mi?’ başlıklı yazınızı üzülerek okuduk.
Öncelikle, Çekya’nın başkenti Prag’a Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk heykeli konulması belediyemizin değil Türk Büyükelçiliği ve Büyükelçi Egemen Bağış’ın bir çalışmasıdır. Ancak Cumhuriyetimizin 100. yılı için gerçekleştirilecek bu çalışma belediyemizin kardeş kenti Prag 6 belediye yönetimince reddedilmiştir. Bu kararın sözde 1915 Ermeni soykırımı gerekçesiyle alındığı Büyükelçi Bağış tarafından da ifade edilmiştir.
Sessiz kalamayacağımız bu durum karşısında Belediye Başkanımız Ümit Uysal, eğer karar düzeltilmezse kardeş kent protokolünü iptal edileceğini kamuoyuna açıklamıştır. Süreçle ilgili Sayın Büyükelçi Bağış’ın açıklamaları takip edilmektedir.
Tüm bu gerçeklik karşısında, Çekya’da Prag Büyükelçiliğimizin de bulunduğu ve başkentimiz Ankara’nın adını taşıyan caddede bir parka tartışmalı 1915 olayları gerekçe gösterilip Atatürk heykeli konulması engellenirken Prag 6 belediye yönetimini “Belki Atatürk’ü bizden daha iyi tanıyordur ve heykelini dikmek istemiyordur” şeklinde savunmanız bizi, en hafif deyimle, üzmüştür.
Saygılarımızla
Antalya Muratpaşa Belediyesi Basın ve Yayın Müdürlüğü