Bundan tam 84 yıl önce Türkiye'de kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi..
Bu önemli gün dolayısıyla birkaç gündür epeyce “nutuk” dinliyoruz..
Ve kadınlar (hatta yalaka erkekler) yine “alevli bir tartışma”ya girdi..
“Siyasette, şiddette, erkek gözünde kadın” anlatıldı, anlatılıyor..
Ve acımadan, büyük bir acitasyonla erkek kısmına vuruyor da vuruyorlar..
Kadınların, “üstün varlık” olabilmek için bu çırpınışlarını gördükçe..
“Durum nedir, gerçekte ne oluyor”u anlatmazsam, çatlarım..
…
KADIN İSTERSE
Dün sizlere, “erkekleri eğitip kadına olan şiddeti yok etme” çalışmalarından sözetmiş ve bir kadın psikoloğun açıklamalarına dayanarak, “yeter, sadece erkekleri suçlamayın artık, kadın da psikolojik şiddet uyguluyor” demiştim..
Madem yine bir “Kadın Günü”ne denk geldik..
Madem Türkiye’de kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilişinin 84. yılını kutluyoruz..
Madem yine “kadın üzerine nutuklar” düzüp, erkeği yerden yere vuruyoruz..
Öyleyse..
Bugün de “siyasette kadın ve erkek” konusunu deşeceğim biraz..
…
Önce şunu söyleyeyim;
Bütün dünyada, hatta kainatta “erkek egemen bir toplum” yok, aksine “kadın egemen toplumlar” var..
Çünkü..
Ne tür bir tartışma-çatışma-kavga olursa olsun, son sözü daima erkekler söylüyor:
“Peki karıcım.. Peki annecim.. Peki aşkım.., Hatta, peki kızım..”
Aksini söyleyecek biri var mı?
Ortada böyle bir GERÇEK var iken..
Kadınlar seçse ne olur seçmese ne olur, seçilse ne olur seçilmese ne olur..
Nasıl olsa, (son sözü erkekler söylese de) sonuçta hep kadınların dediği olmuyor mu?
…
HAZIRA KONMAK
Yine de..
Madem konu “seçme ve seçilme hakkı”yla, yani “siyaset”le ilgili..
Öyleyse gelin, “kadınlarımızın siyasetteki manzarası”na bir bakalım..
…
Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilişinin 84. yıldönümünde, kadın siyasetçiler ve kadın muhtarlar yaptıkları toplantıda dediler ki:
“Siyasette kadın yeterince temsil edilmiyor..”
Kime söylüyorlar bunu?
Kamuoyuna, ama daha çok “erkek” kısmına söylüyorlar..
Daha doğrusu, erkekleri suçluyorlar..
Haklılar mı?
Hayır..
Eğer, “biz erkeklerle her konuda eşitiz, eşit olmalıyız” diyor ve “temsilde de eşitlik” istiyorlarsa..
Tıpkı erkekler gibi, siyasette de “kora kor mücadele” etmede eşit olacaklar..
“Armut piş, ağzıma düş” diye beklemeyecekler..
“Siyaset için mücadele eden erkekler” kadar sayıları olacak..
Ama, bakıyorsunuz siyaset sahnesinde 30 erkeğe karşı 1 kadın siyasetçi var..
Bu durumda, “temsilde eşitlik” isteme hakları olabilir mi?
…
“CANLI”YA ŞİDDET
“Dünya kadınlar Günü”nde, “kadına şiddet” konusuna minik bir dokunuş daha yapalım..
Kadın derneklerinin başkanları, sadece “kadına şiddeti” dile getiriyor ve kınıyor..
İsterdim ki..
Kadınlar, “sadece kadınlara yönelik şiddeti” değil, “insana, hatta (İNSAN-HAYVAN-BİTKİ) bütün canlılara yönelik her türlü şiddeti” protesto edebilsinler..
Böylece daha çok takdir görmezler mi?
…
Umarım farkındasınızdır..
Birileri toplumu “gergin” tutabilmek için kadınla erkeği sürekli çatıştırıyor..
Maalesef kadın-erkek hepimiz, bu tuzağa düşüyoruz..
Bence kadın da erkek de, bir diğeri olmayınca hep “yarım”dır..
“Bir” olmak şiddeti de, temsilde eşitsizliği de, “içgüdüsel” davranışları da belli bir düzeye getirecektir..
…
ÖZEL BİR HESAP
Diyeceğim o ki..
Dünyayı kadınlar idare ediyor aslında..
“Erkek egemen toplum”u diline dolayan kadın ve erkeklerin, ya “özel bir hesabı” var, ya da “çok beceriksiz”ler..
İyi bakın, göreceksiniz..