Kimilerine göre “Türkiye’nin kurtuluşu” olarak nitelenen Lozan Antlaşması’nın 95 yıldönümünde dün yazdığım “Lozan” yazısına bugün de devam etmek istiyorum..
Dün, “Önemli olan ‘doğruya ve gerçeğe’ ulaşmak ise, bizler her şeyi öğrenmeli ve tartışabilmeliyiz.. Artık ‘Lozan’la ilgili her ayrıntıyı bilme vakti çoktan geldi..” demiştim..
Bugün de bir başka yönüyle Lozan’a bakalım istiyorum..
Eğer bu anlatılanlar ve yazdıklarımız doğru değilse, Lozan Antlaşması’nın tam metnini açıklasınlar” herkes doğruyu öğrensin..
Ve tartışalım..
…
BU NASIL “KAZANMA”?
Kurtuluş savaşında İngilizleri, Fransızları, İtalyanları, Yunanlıları, kısaca 7 düveli yendik..
Sadece Çanakkale’de 254 bin şehit verdik ve Lozan’a gittik..
1. Dünya Savaşı’nda Almanlar ve Bulgarlar mağlup, ama onlardan giden tek karış toprak yok..
Bizde Mısır, Suriye, Irak, Libya, 12 adalar, Trakya, Musul-Kerkük hepsi gitti..
Ortadoğu ve petrol yatakları İngilizlere verildi..
Yunanlıları denize döktük, üstüne masada Batı Trakya’yı da onlara verdik..
Dahası, Yunanistan’dan almamız gereken 190 milyar dolar savaş tazminatından feragat ettik..
Yetmedi, Osmanlı döneminden kalan 40 milyar dolar borcu üstlendik..
(Dün bu borcun aslında Osmanlı’nın değil İttihat Terakkici’lerin yaptığı borç olduğunu yazmıştım..)
İtalyanları yendik, ama Lozan’da 12 adayı onlara verdik..
(Daha sonra onlar da çekildi ve bu adalar Yunanlılara kaldı..)
İngilizler gemilerimize el koydu, ödediğimiz parayı geri vermedi..
Üstüne bir de 254 bin şehit verdiğimiz Çanakkale Arıburnu’nu İngilizlere verdik..
Osmanlı’yı masada parça parça ettiler..
Cephede kazandığımız savaşı masada kaybettik..
Lozan’a giderken 12 milyon kilometrekare toprağımız vardı, dönerken 783 bin kilometrekare kaldı..
…
Dr. Mehmet Hakan Sağlam çok güzel anlatmış..
Bunlar; “nasıl bir ihanete uğradığımızı” anlamak için nesilden nesile aktarılması gereken bir bilgidir..
…
ARI BURNU İNGİLİZLERİN
Şimdi bazılarınız, “nasıl yani, şu anda Türkiye’de bir İngiliz toprağı mı var” diye sorabilir..
Biraz ayrıntı vereyim..
Çanakkale’de “Anzak Koyu” diye adlandırılan yerin şimdiki adı “Arı Burnu”..
Çanakkale Savaşı sırasında Anzak askerlerinin çıkarma yapıp, gemileri demirledikleri bir iç liman..
Yaklaşık 1500 metrekarelik bir arazi..
Hepimizin bildiği gerçek; “sadece bu arazı için on binlerce şehit verildi”..
Türkiye Devleti savaşı kazanan taraf olarak Lozan Barış Antlaşması’nı imzaladığında tarih 24 Temmuz 1923’tü ve Çanakkale Savaşı’nın üzerinden sadece 8 yıl geçmişti..
Lozan’ı imzalayan heyete, Ankara’ya “Lozan Kahramanı” olarak dönen İsmet Paşa (İnönü) başkanlık etmekteydi..
Ve işte size Lozan Anlaşması’nın 129. maddesi:
“Türkiye Hükümetince verilecek arsalar içinde, özellikle Britanya İmparatorluğu için 3 sayılı haritada gösterilmiş olan Anzak adlı kesim de bulunacaktır..”
Yanlış okumadınız..
Şu anda, Türkiye sınırları içinde Çanakkale’de İngiliz toprakları var..
İşte o düşmana geçit vermemek için on binlerce şehidin verildiği topraklarda; Anzak Koyu’ndaki 1500 metrekarelik Arıburnu toprağı İngilizlere verilmiş..
Bunu biliyor muydunuz?
Okullardaki tarih kitaplarında göreniniz var mı?
…
SEVR YALANI VE LOZAN
Lozan’da kaybedilen aslında 12 milyon metrekare topraktı..
Türkiye devleti Lozan’da masaya oturduğunda Ortadoğu’dan Sudan’a kadar geniş toprakların sahibiydi..
Ulusalcıların iddia ettiği gibi; Lozan’da İnönü’nün elini-kolunu bağlayan şey “Sevr Antlaşması” diye adlandırılan o metin değildi..
Çünkü; Sevr Antlaşması diye adlandırılan o metni Osmanlı onaylamamış, İngiltere ve Fransa da meclislerinden geçirmemişti..
Yani Sevr Antlaşması’nın hiçbir bağlayıcı değeri yoktu..
Ama İsmet İnönü Lozan’da öyle bir anlaşma yaptı ki, “Sevr’in içindeki maddelerin yüzde 50’si” orada yer aldı zaten..
…
Şimdi soruyorum;
Savaşı kazanan taraf olarak oturulan bir barış masasında..
En hafif deyimiyle, “ülkesini hovardaca bağışlayan” bir başka heyet var mıdır dünyada?
…
ÖĞRENMEK HAKKIMIZ
“100 yıllık anlaşma” diye bildiğimiz Lozan Antlaşması’nın sona ermesine 5 yıl kaldı..
Ama biz, bu anlaşmanın neler içerdiğini hala tam olarak bilmiyoruz..
Birileri artık bunu kamuoyuna açıklamalı, anlatmalı, “ezbere konuşanlar” da doğruyu öğrenmeli..
Siz ne dersiniz?