Size, “insanların çıldırmışlık halleri”nden iki örnek vereceğim..
Dehşet dolu ve korkutucu..
Toplum olarak yetkili ve etkililerden, “bu tür insanlara en ağır cezanın verilmesi” istiyoruz..
İstiyoruz da, “biz ne yapıyoruz” farkında mısınız, biz olmamız gerektiği gibi miyiz?
Bugün de bunları anlatacağım..
…
İKİ VAHŞET ÖRNEĞİ
Bekir Erkol..
3 çocuğunun annesi Tuba Erkol'u sırt üstü yere yatırıp karnının üzerine oturarak elindeki bıçakla “çocuklarının gözü önünde” defalarca bıçakladı..
Tuba Erkol yaralar ve acı içinde çocukları sayesinde kaçtı..
Tam “kurtulduğunu” zannederken yere düştü..
Ve peşinden koşan eşi, yere düştükten sonra yine bıçaklayıp onun can çekişmesini izledi..
Bekir Erkol şimdi, “ağırlaştırılmış müebbet”le yargılanıyor..
Büyük bir ihtimalle de bu cezayı alacak..
…
Emra Yaşar ve Erhan Kurdal..
ENKA Spor Kulübü’nün ödüllü yüzücüsü Halit Ayar ve arkadaşı Mustafa Sinan Nalçacı’dan “bira ve para” istediler..
Halit ve Mustafa korkup kaçmaya çalıştı..
Ancak, “istekleri yerine getirilmeyince” sinirlenen Emra ve Erhan tarafından bıçaklı ve kırık şişeli saldırıya uğradılar..
Sonuç; Halit hayatını kaybetti, Mustafa ise ağır yaralı..
…
“ALGI”LARA DİKKAT
Önce şunu söyleyeyim;
İnsanların bu çıldırmışlık hallerini bile “siyasi malzeme” yapan toplum mimarlarına kulak vermekten vazgeçin..
Çünkü, toplumu germek ve kışkırtmak için, “algı operasyonlarına” bu tür olayları malzeme yapıyorlar..
Haber sitelerinde ve sosyal medyada yapılan paylaşımları görünce, sanki “aile içi şiddet çok artmış” gibi görünüyor, değil mi?
Oysa, aynı tür olaylar eskiden de vardı, hatta fazlası vardı..
Ama bu kadar haber ve “algı operasyonu” yapılmadığı için, “daha az” sanıyorduk..
Şimdi size, “bakın bu iktidar döneminde şiddet ne kadar arttı” diye algılatıyorlar..
Tıpkı “trafik kazaları”nda olduğu gibi..
Son 10 yılda trafik kazaları yüzde 50 azaldı, ama kaza haberleri 10 kat arttı..
Ve siz, “trafik kazaları ne kadar da çoğaldı” diyorsunuz?
…
“CEZA”YA GÜVENMEYİN
“Şiddet ve saldırı olaylarına verilen ceza” konusu önemli..
Şiddet uygulayan, adam döven-öldüren kişilere verilen cezaların “caydırıcı” olması şart..
Ancak; “kötü niyet”e karşı yapılabilecek pek bir şey yok..
Şiddet uygulayanı, adam döveni-öldüreni hapse atıp toplumdan uzaklaştırıyorsunuz..
Ama, bir de bakıyorsunuz “ayrı tür olaylar” hala devam ediyor..
Peki o adamlar içerdeyken bu nasıl oluyor?
Çünkü; dünyanın en ağır ve caydırıcı cezalarını da verseniz, “insan” denen mahlukatın vahşi duygularının ve kötü niyetinin önüne geçemiyorsunuz..
…
Bu durumda “akılcı” olmak gerekiyor..
Tamam, şiddet uygulayana gereken en ağır cezayı verip toplumdan tecrit edelim..
Ama, “insanoğlu” var oldukça, aynı tür olayların bitmeyeceğini, bunun suçlusunun da siyasi iktidarlar olmadığını bilelim..
Peki, öyleyse suçlu kim?
…
Aslında insanların “çıldırmışlık” hallerini her gün her konuda ve her yerde çokça görüyoruz..
Son yıllarda..
Her yaştan insanda, hemen her yer ve ortamda “bu hal” var..
İstisnalar dışında bütün insanlar, “göstermesi gereken normal davranışlar”ını neredeyse unuttu..
- Aşırı kızgınlık..
- Şiddet eğilimleri..
- Tahammülsüzlük..
- Hoşgörüsüzlük..
- Ve saygısızlık..
Herkesi etkisi altına almış ve götürüyor..
Bakıyorsunuz..
Bu durumdan kurtulmak isteyen, bunun için gayret gösteren de yok..
…
BİR DE BUNU DENEYİN
Oysa..
Biraz kendinizi kontrol etseniz..
Saygı gösterseniz..
Sevseniz..
Hoşgörülü olsanız..
Bunları çocuklarınıza da öğretseniz..
“Caydırıcı ceza” istemek yerine bunlara yoğunlaşsanız..
Belki yok edemeyiz, ama şiddetin ve çıldırmışlık halimizin çok azaldığına şahit olacaksınız..
…
Bunları yapmaz isek..
En başta anlattığım iki olay, hepimizin başına gelebilir..
Benden uyarması..