Önümüzde, “yeni sistemin ilk yerel yöneticilerini” seçeceğimiz çok önemli bir seçim var..
Gerçi; sistemler değişse de, “eğer insanların hayata, insana, dünyadaki gelişmelere ve geleceğe bakış açıları” değişmiyorsa..
“En mükemmel sistem” bile işe yaramaz..
…
Bugün sizlere, “seçimlerde aslında neye bakmanız gerektiğini hatırlatmak” istiyorum..
Bugün sizlere, “yaşadığınız çevre ve ülkeniz için, oyunuzu nasıl bir kişiliğe vermeniz gerektiğini” anlatacağım..
İsteyen istediğini alır, bir gazeteci olarak görevini yapma rahatlığı da bana kalır..
…
NASIL BİR BAŞKAN?
Yerel seçimlerde partiden çok seçeceğiniz kişi çok önemlidir..
Bu nedenle, “nasıl birini seçmeli” sorusuna yanıt bulalım diyorum..
Biliyorsunuz ..
O asık suratlı, mesafeli, keskin kuralları olan yöneticiler artık çok eskilerde kaldı..
Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 25′ini oluşturan Y kuşağının (1980-1999 arası doğanlar) çalışma hayatına girmesiyle yöneticilere olan bakış da beklenti de değişti..
Hem huzuru ve uyumu yakalamak, hem de başarıya ve hedeflere ulaşmak için..
Çalışanlar ve toplu yaşayanlar kadar iş yerinde patronların, kentlerde belediye başkanlarının kendilerini yenilemesi, çalışanlarla/kent halkıyla olan iletişimlerine dikkat etmesi gerekiyor..
…
Tabii ki; bilgi, birikim, vizyon gibi özelliklere sahip olacak, bunları bir kenara koyuyorum..
Soru şu;
Yaşanabilir bir Antalya için, nasıl bir yöneticiyle yürümeliyiz?
Buna cevap bulmaya çalışalım..
…
ÖZELLİKLERE DİKKAT
1- Bir başkan, hiçbir ayrım yapmadan herkese eşit mesafede olmalı..
Adaylar birer-ikişer çıkıyor meydane..
Çoğu aday, önceki başkan..
Yani, geçtiğimiz 5-10 yıl içinde çalışma ve hizmet tarzını gördüğünüz, halka iletişimini yaşadığınız biri..
Yeni aday yapılanlar da yine “tanınmış” kişiler..
Bu adaylardan hangisi “herkese eşit mesafede” olmuş, hangisi “partim istedi ben de belediyeyi onların istediği kişilerle doldurdum” zihniyeti içinde, bunları iyi değerlendireceksiniz..
…
2- Bir başkan vatandaşla iletişime açık, aynı zamanda iyi bir dinleyici olmalı, vatandaşı önemsediğini göstermeli..
Yine soralım;
Bir başkan, vatandaşı önemsediğini nasıl gösterir?
Elbette yaptığı hizmetlerle..
Demek ki; seçimlerde en önemli kıstas, “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” deyişimiz olmalı..
Çalışanla eyyamcılık yapanı ayırmazsanız, “yaşanabilir bir kente” asla sahip olamazsınız..
En başta kendiniz, sonra da çocuklarınız ve torunlarınız için, seçiminizi iyi yapmak zorundasınız..
…
3- Bir başkan “en az hatayla” çalışmalı..
Hatayı kim yapar; elbette “çalışan” yapar..
“Adamın bir yanlışını görmedim” diyorsanız, böyle birine sakın oy vermeyin..
Çünkü o kişi, çalışmayan/hizmet üretmeyen biridir..
…
Son 15 yılı hatırlayın..
Bir HİZMETSİZLİK dönemi yaşadınız..
Bunu size “hangi zihniyetin” yaşattığını çok iyi biliyorsunuz..
Bir de HİZMET dönemi yaşadınız/yaşıyorsunuz ..
Ve yapılan hizmetler sayesinde bugünlerde Antalya’da daha rahat hareket edebildiğinizi ve yaşadığınızı sanırım görüyorsunuz..
Bunları göre göre, geleceğinizi tehlikeye atar mısınız?
…
BİLBOARD SAVAŞLARI
Seçimlere kadar eminim “bilboard savaşları” yaşayacağız..
Ve çokça “slogan” izlemek zorunda kalacaksınız..
Sandığın başına gittiğinizde..
“Sloganlara mı oy verelim yoksa gerçeğe mi” diye kendinize sorun..
Sonra elinizi vicdanınıza koyun ve oyunuzu kullanın..
…
Seçimlere daha çok var..
Bu sürede her şeyi ve adayları detaylı bir şekilde değerlendirebilirsiniz..
Unutmayın, Başka Antalya yok..
Kararınız “yaşamınız” olacak..