BİR.. 8 yaşındaki Eylül Yağlıkara'nın hunharca öldürülmesinin ardından..
İKİ.. Dün de “Sivas katliamının” yıldönümü nedeniyle..
Sosyal medyada yapılan paylaşımlara dikkat ettiniz mi?
“Bir kesim” tacize-tecavüze-yakana-yıkana lanet okurken, sanki bunu sadece "müslümanlar yapıyor" algısı yaratmaya çalışıyor..
Ve bunu bilerek yapıyor..
Ben de hem bu “algı” çalışmalarına, hem de “dinci ile dindarı birbirine karıştırmayın” dediğimde, “dindarla dinciyi bize bi zahmet anlatıver Ali bey” diye yorum yapanlara bir cevap vermek istiyorum..
“Ayıp” olan bilmemek değil, “öğrenmemek”tir..
Doğruyu öğrenir ve farklı bir bakış yakalarsak, en azından “kandırılmaktan” kurtulmuş oluruz..
…
“DİNDAR”DAN KORKMAYIN
Önce şunu söyleyeyim;
Hangi dine inanırsa inansın, hiçbir “dindar” kişi, hiçbir kişiyi “renginden, ırkından, soyundan, inancından ve kişisel tercihlerinden” dolayı suçlamaz, kınamaz, saldırmaz..
Çünkü, bütün “dindar”lar Allah’a karşı her insanın kendisinin sorumlu olduğunu bilir, bu nedenle de kimsenin ne olduğuna ve ne yaptığına karışmaz..
Daha da ötesi, “hiçbir şeye” zorlamaz..
Bütün bunları kim yapar?
“Dinci” dediğimiz, dindar görünüp bunu maddi veya siyasi ranta dönüştürmek isteyenler yapar..
Bu ikisini birbirinden ayırmak zordur, ama “davranışlarıyla/konuştuklarıyla yaptıkları arasındaki fark” bunları rahatlıkla ele verir..
Dikkat edin, görür ve anlarsınız..
…
ARAŞTIRMA GÖSTERMİŞ
Dine bir başka açıdan daha bakmak gerekiyor..
…
Araştırma sektörünün lider kuruluşlarından BAREM, global ortağı WIN/ Gallup International ile birlikte “dünyada din ve dindarlık” konusunu mercek altına almış..
68 ülkede 66 bini aşkın kişiyle gerçekleştirdikleri araştırmada, “insanların din açısından kendilerini nasıl tanımladıkları ve Tanrı, ruh, ölümden sonra hayat, cennet, cehennem kavramlarına inanıp inanmadıkları”nı sorgulamış..
Ve ortaya şöyle bir sonuç çıkmış:
Genel olarak insanların % 74’ü bir ruhumuz olduğuna ve % 71’i Tanrı’ya inanıyor..
Dünyadaki insanların % 62’si kendini “dindar” olarak tanımlarken, Türkiye’de bu oran %74..
Ve kadınlar erkeklere göre daha dindar ve dinle ilgili kavramlara daha çok inanıyorlar..
…
Bu sonuçlar neyi gösteriyor?
Dindarların sayısı dincilere göre çok daha fazla..
Ama –maalesef- dünyaya “dinci”ler hükmediyor..
Hem de binlerce yıldır..
Çünkü; dinciler için Allah, hak, adalet, kul hakkı, haram, günah-sevap, merhamet, saygı gibi “insani ve dini değerler” hiçbir anlam ifade etmiyor..
Ama, işlerini yürütmek ve toplumları yönetmek için bunları “dindar”lardan çok daha fazla kullanıyor..
Bu arada farklı siyasi ve ideolojik görüşlere sahip insanları da, “algı operasyonlarıyla” istedikleri gibi kullanıyorlar..
Öyle kullanıyorlar ki..
İşte birileri çıkıp “bizi Araplaştırıyorlar” diyebiliyor, birleri de “Müslümanlar tecavüzcüdür, yakıcıdır, yıkıcıdır” şeklinde dini itibarsızlaştırıcı paylaşımlar yapıyor..
…
İyi de, dindarlar buna niye karşı çıkmıyor?
Çıkıyorlar, ama dindarlar için “her yol mübah” olmadığı için, sesleri pek fazla yükselemiyor..
…
ÖNCE “DİNLERİ” ÖĞRENİN
Peki..
Ne yapılmalı ki, bu dinciler toplumları canlarının istediği gibi kullanamasın/kandıramasın?
Çözüm basit..
Belki birçok yılımızı alacak..
Ama, her anne-baba önce inandığı dini, sonra diğer dinleri çok iyi öğrenecek..
Hiçbir dine inanmasa bile, bütün dinleri iyi öğrenecek..
Ve çocuklarının da dinleri iyi öğrenmesini sağlayacak..
Böylece, “dini” konularda insanlar bilgi sahibi olacak..
“Bilgi sahibi” olan kişiyi, bildiği bir konuda kimse kullanabilir ve kandırabilir mi sizce?
…
Eğer bunu yapmıyorsanız/yapmazsanız “dincilerin oyuncağı” olmaktan kurtulamazsınız..
Ve “cahilce” paylaşımlar yaparak “dincilerin havuzuna” su taşımaya devam edersiniz..
Bilmem anlatabildim mi?