Profesyonel futbolcular için bir temsilci organizasyon olan “Uluslararası Profesyonel Futbolcular Birliği (FIFPRO), resmi internet sitesinde bir rapor yayınladı..
Raporunda, Türkiye’de Antalyaspor dahil 6 kulüp için futbolcuları uyardı..
Önceki gün ve dün medyada yer alan konuyla ilgili haberin ayrıntılarını ve buna gösterilen tepkileri bi görün istiyorum..
Sonra bir çift laf edeceğim..
…
CİDDİ UYARI
Özellikle Türkiye hakkında ciddi uyarılarda bulunan FIFPRO, raporunda şöyle diyor;
1- Dünya genelinde futbolcuların yüzde 41’i maaşlarını geç alıyor..
2- Bu konuda en çok sorun yaşanan ülkeler Türkiye, Sırbistan ve Romanya..
3- Türkiye’de Kardemir Karabükspor, Bursaspor, Ankaragücü, Eskişehirspor, Elazığspor, Antalyaspor ve Kayserispor’a gitmeden önce futbolcular çok dikkatli olmalı..
4- UEFA’nın talebine rağmen Türkiye Futbol Federasyonu, asgari şartları garanti eden sözleşmelerin korunması konusunda yetersiz..
5- 2019 yılında FIFA Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’ndaki davaların yüzde 15’i en yüksek oranla Türkiye’ye ait..
6- Türkiye’ye gelen pek çok oyuncu, daha ilk aydan itibaren maaşlarını alamayarak FIFPRO’dan yardım istiyor..
7- Oyuncular, Türkiye’de bir kulüp ile imzalamadan önce, kendilerine önerilen sözleşmeleri bir oyuncu sendikasına veya bir avukata kontrol ettirmeli..
8- Mart ayında TFF’ye bu tür sorunlarla ilgili görüşme talebinde bulunduk, ancak sekiz aydır yanıt bekliyoruz..
…
NE DEMİŞLER?
FIFPRO’nun bu açıklaması bir Türk olarak, kanıma dokundu..
Ama, kızamadım..
Çünkü, “Türkiye’ye niye hep 5. sınıf futbolcular geliyor”un cevabı, bence bu açıklama ile veriliyor..
Ama..
Sergen Yalçın, Yılmaz Vural, Rıza Çalımbay, İbrahim Toraman ve Ceylan Çalışkan gibi, “Türk futbolunun önemli aktörleri” bu açıklamaya bakın ne diyor;
Rıza Çalımbay, “Türkiye’ye gelen tüm yabancı oyuncu ve teknik adamlar ücretlerini faiziyle alıyorlar.. Bu konuda asıl mağdur olanlar Türk futbolcu ve teknik adamlardır” demiş..
Ceylan Çalışkan, “Ödeme problemleri sadece Türkiye’de yaşanmıyor.. Avrupa’da birçok ülkeye göre Türkiye’nin daha az riskli olduğunu söyleyebilirim” diye cevap vermiş..
Yılmaz Vural, “Ben teknik direktörlük yaptığım dönemde hiçbir gün paramı gününde almadım.. Transfer yasağı korkusuyla futbolculardan ‘alacağımız yoktur’ diye imza isterler, imzalamayanı dışlarlar” diyerek, bir yaraya neşter vurmuş..
İbrahim Toraman: “Kulüp yöneticileri, yabancı futbolcuları getirmek için onların istediği şekilde sözleşme yapılar, ama iş para vermeye geldiği zaman ödenmez.. Hele hele takım başarısızsa ve futbolcu bekleneni verememişse…” diyerek, FIFPRO’yu haklı bulmuş..
Sergen Yalçın da, “Türkiye’de kimsenin parası kalmaz, kalmadı da, er ya da geç mutlaka ödeniyor.. Türkiye’de çalışmaya can atan Avrupa’da bir sürü futbolcu ve teknik adam var” şeklinde tepki göstermiş..
…
BİZ NERDEYİZ?
Futbol dünyasına iyi bakın..
Bazı takımlarımız neredeyse sadece yabancılardan oluşan kadroyla maçlara çıkıyor..
Ama bakıyorsunuz, “uluslararası arenalarda” hiç yokuz..
Galibiyet bile almadan, hatta gol atamadan tamamladığımız grup maçları var..
Öyleyse Türk takımları bu kadar yabancı oyuncu alıp, dünya kadar parayı niye veriyor?
Eğer, amaç sadece kendi liginde oynamak ve burada kupalar kazanmaksa, “yabancı” getirmene ve o kadar milyon euroları, dolarları vermene hiç gerek yok..
Bir sürü futbolcumuz var, seç içlerinden oynat..
Yok, “uluslararası alanda Türkiye’yi başarılı bir şekilde temsil etmek” gibi bir hedefin varsa, o zaman bu amaca yönelik oyuncu ve teknik direktörler getireceksin..
Para vermediğin zaman sesini çıkarmayarak oynayan yabancı futbolcuların, “Türk takımlarını basamak olarak kullanmalarına” izin vermeyeceksin..
Sonra da onları FIFPRO, UEFA, FİFA gibi yerlere “Türkiye’yi şikayet edecek” hale getirmeyeceksin..
…
Ben bütün bunların altında yatan “yöneticilik oyunlarını” biliyorum..
İnsanların çoğu da biliyor..
Bence, FIFPRO’nun açıklamalarına tepki göstermek yerine, bu uyarılara kulak vermekte fayda var..
…
DERS ALALIM
Hem Türk futbolunun gelişmesi, hem de uluslararası arenalarda “Türkiye’nin” üst sıralara taşınması için, bu uyarılardan ders çıkartmak zorundayız..
Örneğin; İngiltere gibi “son iki yıl içinde milli takımlarında yüzde 80 yer almamış hiçbir futbolcunun transferine izin vermemeliyiz..
Ve sahaya çıkacak 11’de, “en çok 3 yabancı futbolcu” sınırı getirmeliyiz..
Ayrıca; yerli-yabancı her futbolcunun sözleşmelerinde yer alan hükümlere günü gününe uymalıyız..
“Uymayan başka ülkeler” olup-olmadığı umurumda bile değil..
Ama Türkiye’de böyle şeylerin olup-olmaması çok umurumda..
Artık, “Türkiye’nin futbolda da uluslararası arenada prestijli olmasını” istiyorum..
Kim istemez?