“ABD”ye başkaldırı kolay bir şey değildi..
Ama, dikkat edin artık pek “takan” yok..
Tehditleri kimseyi korkutmuyor..
İlişkileri şüpheyle karşılanıyor, “güvenilmez ülke” deniyor..
Yani, “süper güç” o korkulan, “aman yanında olalım” denilen güç değil artık..
Şu son “İran ambargosu” kararı bunu bir kez daha ortaya koydu..
…
BORUSU PEK ÖTMÜYOR
Özellikle, “one minute” ile başlayan ve “dünya 5’ten büyüktür”le devam eden, BM’de istediği kararı aldıran, Suriye ve Irak’taki askeri harekatlarla “teröristlere destek verdiğini” deşifre eden, artı “Gezi” dahil bütün “darbe girişimlerini” bertaraf eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çıkışları, ABD’nin karizmasını adeta yerle bir etti..
Şu anda (bence geçici) devreye soktukları “ekonomik baskı” ile buna karşılık vermeye çalışıyorlar..
Ancak, göreceksiniz bu ülke bunun üstesinden gelecektir….
…
Öte yandan..
ABD demek, “Pentagon” demektir..
“Banker”lerden oluşan küresel sermaye merkezini Londra’ya taşıdıktan sonra başlayan “küresel güç savaşları” nedeniyle, ABD’nin borusu eskisi gibi ötmüyor..
Bunu da, ABD’nin “tüccar”lardan oluşan derin devleti ve küresel sermayenin maşası Pentagon bir türlü kendine yediremiyor..
Ve Başkan Donald Trump’ı vitrine koyup bütün dünyaya tehditler savuruyor..
Ama, kimse aldırmıyor..
…
Son örnek; “İran’a ambargo” kararı..
Önceki gün “İran’a yönelik ekonomik yaptırımları” devreye sokan ABD’nin bu hamlesi, Ruhani hükümetinin büyük ticaret ortaklarından biri olan Avrupa’yı çok rahatsız etti..
Özellikle İngiltere, Almanya ve Fransa ABD’ye rest çekti, “kusura bakmayın, biz Tahran’la ticaretimizi sürdürürüz” dedi..
Restleşme bununla da kalmadı..
Avrupa Birliği Komisyonu, “Avrupalı firmaları ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarından koruyabilmek” amacıyla Engelleme Mevzuatı’nı yürürlüğe soktu..
Bu mevzuat sayesinde, AB içerisinde İran ile iş yapan şirketler ABD mahkemelerindeki kararlarla muhatap olmayacak..
Ayrıca, ABD yaptırımlarına ilişkin ortaya çıkabilecek zararları da tazmin edilecek..
Rusya Dışişleri Bakanlığı da, ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarını kınadı..
…
“ABD’YE GÜVENİLMEZ”
İşte bu gelişmeler ABD’nin karizmasını –adeta- yerle bir etti..
Ve hemen “tehditleri” devreye soktu..
Tahran’la iş yapma konusunda geri adım atmayacağı sinyali veren AB ülkeleri İran’la ticareti teşvik edeceklerini belirtirken, Trump’tan Brüksel’e tehdit gecikmedi..
ABD Başkanı AB’yi, “İran’la iş yapan Amerika ile iş yapamaz” ifadesiyle uyardı..
“Dünya barışı istiyorum, daha azını değil” şeklinde süslü sözlerle dolu bir paylaşım yapan Trump, Tahran yönetimine yönelik yaptırımların kasım ayında daha da şiddetleneceğini vurguladı..
…
Öte yandan..
Yaptırımların devreye girmesine saatler kala, katıldığı bir programda konuşan İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de ki:
“İran halkına karşı psikolojik bir savaş yürütüyorlar.. İranlılar arasında bölünmeye yol açmaya çalışıyorlar..”
Washington’ın “güvenilir bir ülke olduğunu” ispatlamasını isteyen Ruhani, “hem yaptırım uygulayıp hem de konuşmak istemenin” samimiyetsizlik olduğunu ifade etti..
Manzarayı takdirinize bırakıyorum..
…
TAMAMEN DUYGUSAL
Peki, Avrupa İran’dan niye vazgeçmiyor?
ABD’ye kızıyorlar da İran’ı çok mu seviyorlar?
Elbette hayır..
Nedeni tamamen “duygusal”..
İran’a yönelik Amerikan yaptırımlarına meydan okuyan Avrupa Birliği, yıllık 22 milyar euroyu aşan ticaret hacmini koruyor..
İran ile İngiltere’nin ticaret hacmi 200 milyon euroyu geçti..
Almanya ile 3 milyar 384 milyon euro, Fransa ile 3.8 milyar euro, İtalya’yla ise 5 milyar dolardan fazla ticaret hacmi var..
Ve yapılan araştırmalara göre; dünya halklarının yüzde 90’ı ABD’yi sevmiyor..
…
Şimdi düşünün bakalım; sizce bu ABD daha ne kadar “dayılanabilir”?