Seçim günü bir çok tanıdığım kişi, “ne olur bu seçim” diye sorduğunda şu cevabı verdim:
“Erdoğan en az yüzde 54 oy alır ve ilk turda seçilir..
Ama, vekillik seçiminde Ak Parti’den pek umutlu değilim..”
Erdoğan hakkında yüzde 1.4 yanılmışım..
Ama, Ak Parti beni yanıltmadı..
…
Bunları söylerken, “ezberci veya fanatik” bir bakış açısıyla söylemedim..
Bu meslekte 50 yıl çalışınca, siyaseti de siyasetçiyi de iyi öğreniyorsunuz..
1- Olayları, kişileri, kişilerin neyi nasıl söylediğini, neler söylediğini, siyasetçilerin mensubu olduğu partilerin geçmişlerini ve anlayışlarını iyi takip ettiğinizde..
2- Bütün bunları izleyen vatandaşların arasına girip gözlemlediğinizde..
3- Vaadlerin mantığına ve “gerçekleşme” durumuna baktığınızda..
4- Duygusal/fanatik davranmadığınızda..
Seçimlerin sonucu hakkında “isabetli” tahminler yapabiliyorsunuz..
Nitekim, birçok kişinin 24 Haziran seçimleriyle ilgili isabetli tahminler yaptığına şahit olduk/oldunuz..
…
SEÇMEN MANZARALARI
Vatandaşın arasına girdiğimde..
Ak Parti’li seçmenlerin “özeleştiri” yaptıklarına şahit oldum..
Partinin il ve ilçe yöneticilerini ve milletvekillerini, duydukları/bildikleri doğrultuda eleştirdiklerini gördüm..
Birçoğunun, “bu seçimde Ak Parti’ye benden oy yok, çünkü….” diye başladığı cümleleri duydum..
“Erdoğan tamam, ama parti de en az onun kadar güven vermeli be kardeşim” dedikleri zaman kulak kabarttım..
Ve gördüm ki..
Recep Tayyip Erdoğan sayesinde, yerden yere vurdukları "metal yorgunu" AK Parti’lilere tahammül ediyorlar..
Erdoğan gökten zembille inmedi..
Erdoğan sevgisi de durduk yere oluşmadı..
Bunu göremeyecek kadar kör olanlar, uyanmalı artık..
…
Öte yandan..
Birçok defa söylediğim gibi, CHP’liler başta olmak üzere muhalif seçmenlerden çok sayıda arkadaşım ve tanıdığım var..
Bunlara, yazılarımı okuyup da beğenmeyen, ama “önyargılı” yorum yapanları da ekliyorum..
Aralarında “özeleştiri” yapana neredeyse hiç rastlamadım..
Öğretilen ve ezberletilen “yalanlarla” çevreledikleri bir dünyaya kendilerini hapsetmişler..
En yakınımdaki CHP’li arkadaşlarım dahil, hiç sorgulamıyorlar..
Garip bir BİAT içindeler..
“Her seçimden yenilgiyle ayrılıyoruz, bunun bir nedeni olmalı, biz nerde hata yapıyoruz” diye bir kez olsun sormuyorlar..
Kabahati hep kendi dünyalarının dışında arıyorlar..
Hemen her seçimde “aynı söylem, aynı inanış” içinde hep “aynı manzarayı” sergiliyorlar..
…
İşte dün bu nedenle, “değiştirmek” istiyorsanız, önce siz değişmelisiniz” dedim..
…
BU CHP’Lİ BENİ ŞAŞIRTTI
Bu “değişim”le ilgili yazımın çıktığı gün, nihayet “hemşerim” olan bir CHP’li de “değişim” istediği bir paylaşımda bulunmuş..
Diyor ki:
“Artık bir şeyleri değiştirmenin zamanı gelmedi mi?
Delilik: Aynı şeyi tekrar tekrar yapıp, farklı sonuçlar beklemektir” demiş, Albert Einstein..
Farklı sonuçlar almak istiyorsak, farklı davranmanın zamanı gelmiştir..
Psikolojide “Domino Etkisi” dediğimiz olay vardır..
Yaşamınızda bir olayı, davranışı ya da fikri değiştirdiğinizde, gelecek bir çok olayı değiştirebiliyorsunuz..
Stanford profesörü Bj Fogg; ‘her değişiklikle birlikte, kendiniz hakkında yeni şeyler düşünmeye ve yeni alışkanlık dizisi kurmaya başlarsınız’ der..
Artık sen de değiş, başkalarının da sürekli değişip geliştiğini kabul et..
Seçimlerini gözden geçir, ön yargılarını bir kenara bırak..
Hep aynı düşüncelerle farklı sonuçlar almayı bekleme..
Unutma; fikirlerin değişirse, olaylar da değişecek..
Olaylar değişirse, daha farklı bir yarınlar elde edeceksin..”
…
BUNA KATILAN OLUR MU?
İnanılacak gibi değil, bunu bir CHP’li yazıyor..
İşte ben bu kafada MUHALİF(LER) olsun istiyorum..
Hangi partili olursa olsun, ideolojisi ne olursa olsun, yeter ki “akılcı” olsun istiyorum..
Bakalım, hemşerime katılan CHP’li olacak mı?