Lütfü Yurt kardeşim, “din ticaretini” çok güzel özetlemiş..
Diyor ki;
“Gençlerin kulağına küpe oluncaya kadar tekrar etmemiz gerekir..
Bizim NURCULUK diye bir dinimiz yok..
Bizim SÜLEYMANCILIK diye bir dinimiz yok..
Bizim MENZİL diye bir dinimiz yok..
Bizim İSMAİLAĞA diye bir dinimiz yok..
Dinimiz İslam, kitabımız Kur’an, önderimiz Hz Muhammed’tir..”
…
Sinan Ağaya da aynı konuda şunları yazmış:
“Tarikatlar Selçuklu’yu bitirdi, Osmanlı’yı bitirdi, sıra Türkiye’de..
Tarikatlar üretmezler, DİN TİCARETİ yaparlar..
Türk milletinin kanını emerek varlıklarını sürdürürler..”
…
Bu sözleri, Aziz Nesin’in çok önemli bir tespitiyle birleştirelim;
“Dünyadaki en kârlı ticaret, din tüccarlığıdır.. Sermayesi yalan, müşterisi cahillerdir..”
…
Şimdi..
Sağcısına solcusuna, laikine şeriatçısına, dinlisine dinsizine, sosyalistine devrimcisine soruyorum;
Yukarıda yazılanlara bir itirazınız var mı?
…
‘YALAN’ ÇEKİCİDİR
Evet, dinler bir “înanç”tır..
İnançlı insanlar Allah’a, kitabına ve peygamberlerine inanır, bu inancın gereğini yaparak yaşar..
Ama maalesef “tarikat” denilen çıkar grupları ile bunları kullanan işadamları “inanç sahiplerini” kendi çıkarları için her türlü kullanırlar..
Niye?
Çünkü; cahiller için yalan çok hoş bir tatlıdır..
Kur’anı kendi dillerinde okumadıkları için, kitapta Tanrı ne buyuruyor, bilmezler..
İnançlı insanlarımız saftır, içlerinde şeytani düşünceleri barındırmazlar..
Bu nedenle okumaktan çok dinlemeyi sevdiği için de, din konusunda ne söylense kanarlar..
Yani “dinci”lerin oyuncağı olurlar..
Ve tüccarlar ile siyasetçiler tarafından (tarikatlar aracılığıyla da) sürekli kullanılırlar..
Çünkü dinciler, “inançlı” gibi görünürler, ama Allah-Kitap onlar için bir şey ifade etmez..
Önem verdikleri tek şey, sadece “çıkarları”dır..
…
KİTAP SİZE YETER
Peki ne yapabilirsiniz, bu çıkarcıların kanınızı emmesini nasıl önleyebilirsiniz?
Kolay..
Dinleri, özellikle de inandığınız dini önce siz çok iyi öğrenin, ardından çocuklarınıza çok iyi öğretin..
İnandığınız kitabı, “anlayacağınız dilde” okuyun..
Ve kitapta ne yazıyorsa, sadece ona inanın..
Hadis, Sahabe, Ulema, Şeyh, İlmihal gibi hiçbir şeye bakmayın, kulak vermeyin..
Sadece Allah’ın kitabı size yeter..
Allah kelamı olan “Kur’an” varken, Allah’ın sözlerinin üstüne söz söyleyeni, yorum yapanı kovun başınızdan..
Allah bütün insanlara akıl vermiş, fikir vermiş..
Okuduğunuz kitaptan ne anlıyorsanız, başkaları sizden daha iyi anlayamaz..
Çünkü inancınız konusunda, Allah’la sizin aranıza kimse giremez..
Hiçkimsenin aklı sizden daha fazla değil, ama “çıkarı” sizden çok daha fazla..
Bunu unutmayın..
…
“BİLEN” KANMAZ
Birçok yerde bazen kadınlar, bazen erkekler, bazen de kadın-erkek karışık “dini toplantı”lar yapılıyor..
Burada kitapla alakası olmayan bir sürü “uydurma dini laflar” söyleniyor..
İnanmayın..
Çünkü, sizi istedikleri bir şeye inandırıp (ticari veya siyasi amaçla) kullanıyorlar..
Kullanılmak istemiyorsanız, yapacağınız tek şey var, “dini iyi öğrenmek, çocuklarınızın da iyi öğrenmesini sağlamak”..
İnsanları “bildikleri” bir konuda hiç kimse kandıramaz, hiç kimse kullanamaz..
Bunu anlayın, “cahil müşteri” olmayın yeter..