“Kaz Dağı olayı”nı belge ve somut bilgilere dayanarak açıklık getirenlere kulak vermek, bir “vatandaşlık borcu”dur..
Sadece Kazdağı değil tabii, “ülkemizde kaos çıkartılmak istenen her konuda” aynı tavır gösterilmeli..
Gösterilmeli de, şu “ülkesini seven vatandaş”lar çok takılıyor kafama..
Çünkü, konu yine “başka mecralara” taşınıyor..
“Gezi tipi bir ayaklanmanın temelleri mi atılıyor” diye sormadan edemiyorum..
…
Neyse, biz önce şu “Kazdağı gerçeği”ne belgeler ve somut bilgiler ışığında açıklık getiren Ak Parti Çanakkale Milletvekili ve parti grup başkanvekili Bülent Turan’a kulak verelim..
Önce olayın doğrusunu öğrenelim..
Sonra en son paragrafta yazdıklarıma dikkat edin..
…
KAZDAĞI GERÇEĞİ
“Bugün şehrimize Kaz Dağları hassasiyeti için geldiğini iddia eden misafirlerimizin hiçbirinin aklına, ‘2 yıldır ağaç kesilirken eylem yapmadık da kesim bittikten sonra eylem yapıyoruz. Bugün eylem yapmanın ağaçlara faydası yok. Peki kime faydası var’ diye sormak gelmedi mi?
O maden sahası Kaz Dağları'nda değil, 40 km uzaklıktaki Kirazlı Balaban Tepesi'nde..
İlk ruhsat 12 Mart 2001 tarihli (AK Parti daha kurulmamış bile)..
Bütün kurumlar süreci hassasiyetle takip ediyor..
ÇED Raporu’na aykırı bir adıma asla izin verilemez..
Çevre hepimize emanet..
Kesilen ağaç sayısı 195 bin değil, 13 bin..
Şimdiden 2 farklı noktada 14 bin yeni fidan dikildi bile..
Ayrıca, madenin çıkarılmasından sonra bütün sahanın sözleşme gereği yeniden ağaçlandırılmasını tüm hemşehrilerimizle beraber yakından takip edeceğiz.
Bununla birlikte konunun Atikhisar Barajı (şehir suyu) ile yakından uzaktan ilgisi yok..
İlgisi varsa; eylemlere öncülük yapan CHP’li merkez belediyesi neden (itfaiye ruhsatı başta) kendi yetkisindeki her konuda olumlu rapor/izin verdi?
‘Hem maden çıksın, hem eylem yapalım’ nasıl bir mantıktır?
Bugün Çanakkale’mizde çoğu CHP üyesi işadamlarımızca 8 bölgede maden arama, 11 farklı bölgede kömür, 40’ın üzerinde ise mermer ocağı çalıştırılmaktadır..
Yol, baraj, gölet, elektrik hattı gibi hemen hepsinde de benzer ağaç kesimi olmasına rağmen neden bunlara bir tepki gösterilmedi?
Türkiye, dünyada üretilen 90 madenin 77'sini ticari olarak üretebilecek bir rezerve sahipken, sadece altın ithalatına geçen yıl 8.5 milyar dolar ödedi..
Sahip olduğumuz yeraltı ve yer üstü zenginliklerimizi milletimizin hizmetine sunmayacaksak, kimin için saklayacağız?
Bir eksik varsa, daha iyisi mümkünse, uluslararası standartlara aykırıysa, tabii ki müdahale edilmelidir..
Ancak bu eylemler, şehrimizin ve ülkemizin huzurunu, kalkınmasını etkilememelidir..
Bugün çok talihsiz konuşmalara, ithamlara şahitlik edildi..
Unutmuyoruz ki; ‘üslubun kimliğindir’..
Ayrıca, geçimini bu sektörden sağlayan yüzbinlerce vatandaşımızın emeğine yazık..
Bütün maden firmalarının endişeye sevkedilmesinin kime ne faydası var?
Türkiye’miz hukuka, uluslararası standartlara bağlı olarak yeni atılımlar, kalkınma hamleleri ve reformlarla büyümeye devam etmelidir..
Son olarak; keşke firma ve diğer ilgililer süreci daha iyi yönetebilseydi..
Şehrin dinamiklerini, bütün partileri, STK'ları, muhtarları alanda misafir ederek bilgi verse, bu adımın bir ülke kazanımı olduğunu izah edebilse ve kimsenin aklında bir soru işareti bırakmamayı başarabilselerdi..”
…
AYNI SENARYO
“Kazdağı’nda ağaç katliamı yapılıyor” diye bas bas bağıranlara dikkat ettiniz mi?
Gezi olaylarında bağıranların anası, bacısı, yakın arkadaşı..
Yani, organizasyonu yapanların taktiği ve kullandığı kişiler hiç değişmiyor..
Üstelik, bir günde binlerce eylemcinin oraya toplanması mümkün değil..
Yemekleri hazır, içecekleri meşrubat, hatta içkileri bile hazır..
Belli ki, yine birileri otellerini eylemcilere tahsis etmiş..
“Türkiye karışsın, hükümete (özellikle Tayyip’e) nefret daha da artsın, kendisine güvenenlerin gözünden düşsün ve bir daha seçim kazanamasın” diye CHP’li vatandaşları kullanıyorlar..
Ak parti’ye oy verenlerin çoğu da, bu “algı operasyonu”na kanıyor maalesef..
40 kilometre ötede 13 bin ağaç kesilmiş, 14 bin fidan dikilmiş..
Yani, “Kazdağı’nda ağaç katliamı” falan yok..
Peki ne var?
Tarkan’ın, İmamoğlu’nun ve ensesi kalınların villaları..
…
AKILLI OLUN
Aslında Kazdağı’nın bir “alamet-i farikası” var..
Yani, diğer yerlerden farklı özelliklere ve çok stratejik öneme sahip bir yerimiz..
Bor ve altın rezervleri ile dolu..
Ve ABD’liler çok uzun zamandan beri (mülk satın alarak, yerleşerek) o çevrede konuşlanıyor..
Amacı, Kazdağı’nı Türkiye’yi yedirmemek..
Tam da Enerji Bakanı’mızın, “bor madenimizi kullanacağız” diye yaptığı açıklamaların ardından gelen bu eylemleri bir “ağaç hassasiyeti” olarak görmek, ahmaklık olur..
Akıllı olun biraz..