“Laiklik elden gidiyor” diye feryat eden “bizim laikler” aslında, “din elden gidiyor” dediklerinin farkında mı acaba?
Laikliği, “devlet işlerine dinin karıştırılmaması” olarak bilen bizim laik kesim, aslında “laiklikliğin de bir DİN olduğunu” öğrense iyi olur..
Çünkü, “laiklik bir dindir”..
Ama “sahte bir din”dir..
Kim söylüyor bunu?
“Laiklik” ifadesini ilk kez kullanan ve dünyaya yayılmasına sebep olan Fransızların Milli Eğitim eski Bakanlarından Luc Ferry söylüyor..
Daha doğrusu “itiraf” ediyor..
…
SİZ DE ARAŞTIRIN
Şu anda İtalya Floransa’da yaşayan Rizeli vatandaşımız Lorenzo Firenze diyor ki;
“Çocukken inkılap tarihi ödevi için laikliği araştırıyordum.. Laikliğin sonuçları için, ‘Avrupa artık halifeliği ve Türkiye’yi tehdit unsuru olarak görmüyor’ yazıyordu..”
Bu size bir şey anlatıyor mu?
…
Murat Tufan adındaki bir vatandaşımız da, en az bunun kadar ilginç bir iddiada bulunuyor:
“Haddizâtında Türk tarihinde ilk din devleti, Cumhuriyet Türkiyesi”dir”..
Ve bunu çeşitli kaynaklara dayanarak izah ediyor..
Bu ne demek?
Cumhuriyet’in kurulduğu yıllarda, bize pazarlanan ve bugüne kadar süslü sözlerle bir kesimi “militan” hale getiren “LAİKLİK” olgusunun, (Fransız Bakan’ın itiraf ettiği gibi) aslında bir DİN olduğunu vurguluyor..
…
‘BATI’YA İYİ BAKIN
Laiklik konusunda yapacağınız bir araştırma, eminim bunlarla ilgili gerçekleri ortaya koyacaktır..
Ezbercilik, sizi sizden alır götürür..
Araştırın, öğrenin, sonra neye inanırsanız inanın..
…
Öte yandan..
Eğer laiklik, “din ve devlet işlerinin birbirine karıştırılmaması” ise..
Batı’da bana bir tane “laik devlet” gösterebilir misiniz?
Yani; Papa’ya ve papazlara danışmadan iş yapan, önlerinde diz çökmeyen bir tane Kral veya Kraliçe, devlet adamı, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan gösterebilir misiniz?
Bizde Diyanet İşleri Başkanı veya müftü veya imam, ne zaman kamu düzeniyle ilgili bir şey söylese ya da yapsa bir kesim hemen “laiklik elden gidiyor, din devleti oluyoruz” feryatlarıyla ortalığı birbirine katıyor..
Bu gerçekleri görmezden gelmek mümkün mü?
…
BU DA BİR ‘BAHANE’
Şimdi soruyorum;
Fransız eski Bakan’ın itirafı, Frenze’nin araştırması, Tufan’ın vurgulaması ve Batı’nın dine bakışı, bizim laiklerin “gerçeği” görmesini sağlar mı?
Hiç sanmıyorum..
Çünkü, Türkiye’nin üzerine oynanan oyunlarda hep bir “bahane” vardır..
Asıl niyet gizlenir, ön plana ya ağaç çıkartılır ya da dolar veya çarşı-pazar..
Laiklik ise, “ezeli ve ebedi bir bahane” olarak daima üzerimizde dolaştırılmıştır ve dolaştırılacaktır..
Taa ki, bizim “ezberci” laikler “uyanıncaya” kadar..
Sizce uyanırlar mı?