Önceki gün, “Türkiye açısından dikkat etmemiz gereken” önemli bir olay yaşandı..
Venezuela Ulusal Meclis Başkanı (ve anamuhalefet lideri) Juan Guaido, kendini Devlet Başkanı ilan etti..
Bununla da yetinmedi, kendi kendine “Başkanlık yemini” bile etti..
Dakika geçmedi, Başkan Madura’ya boyun eğdiremeyen ABD Başkanı Donald Trump, Juan Guaido'yu ülkenin "geçici devlet başkanı" olarak tanıdığını açıkladı..
Allah Allah, hani batı “demokrasi yanlısı” bir uygarlıktı?
Ortada bir seçim yok, halkın tercihi yok, ama biri çıkıp kendini “Başkan” ilan ediyor, kendini dünyanın efendisi gören “demokrasi aşığı(!)”! bir ülke de ona, “evet, biz Başkan olarak seni tanıyoruz” diyor..
Bu da yetmiyor..
ABD'nin bu “skandal” kararına Kanada, Brezilya, Paraguay, Kolombiya, Peru, Ekvador, Costa Rika, Şili ve Arjantin destek veriyor..
Ama Venezuella’nın Başkanı Maduro dik duruyor ve "ABD kukla bir hükümet kurmak için bir operasyon düzenliyor! Sadece halk kendi başkanını belirler, vazgeçmiyorum" diyor..
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, demokratik bir tavır sergileyerek, ülkenin seçilmiş Başkan’ına “destek” veriyor..
…
AMAÇLARI ÇOK BAŞKA
Şimdi “asıl konumuza” gelelim..
Biliyorsunuz, önümüzde bir “yerel seçim” var..
Ama, siyasi ilişkilere bakıyorsunuz, propaganda çalışmalarını izliyorsunuz, sosyal medyadaki algı operasyonlarını okuyorsunuz, bir “genel seçim” havası yaratılmaya çalışılıyor..
Burada bütün amacın, “bir belediye kazanmak” olduğunu düşünmek, saflık olur..
Çünkü, seçilecek Başkan adaylarından çok, “partiler” ön planda tutulmaya çalışılıyor..
Bütün muhalefet partileri ağız birliği ederek, “iktidara oy kaybettirmek zorundayız” diyor..
İktidar oy kaybedince ne olacak?
İktidar açısından İstanbul, Ankara, Antalya gibi kentlerin kaybedilmesi demek, iktidara olan desteğin kaybedildiğini tartışmaya açmak demektir..
...
Bu tartışmanın arkasından gelecek adımları tahmin etmek güç değil..
“Milletin bu iktidara olan güveni sarsılmıştır, Recep Tayyip Erdoğan gitmelidir” çağrılarıyla dünyada bir kamuoyu oluşturup uluslararası bir baskı kurarak, ya erken bir seçim yaptırılacak ya da…..
Evet, ya da “Maduro’ya yapılan operasyon”un benzeri Türkiye’de uygulanacak..
Anamuhalefet lideri kendini, “Türkiye’nin geçici Cumhurbaşkanı” olarak ilan edecek, ABD de “biz Başkan olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nu tanıyoruz” diyecek..
Böylece ABD, “kendisine boyun eğmeyen” birinden daha kurtulmuş olacak..
…
Yani; kayıtsız şartsız milletin olan “hakimiyet” ABD’nin eline geçmiş olacak..
Yani, Türkiye eskiden olduğu gibi, bir “sömürge ülkesi” haline gelecek..
…
ASLOLAN “MİLLET”TİR
Dikkat ederseniz..
CHP’nin de İyi Parti’nin de “seçimle iktidar olmak” gibi bir arzuları yok..
Halkın dertleriyle hiç alakaları yok, sadece “ilgileniyorlarmış gibi” yapıyorlar..
Adeta “Maduro’ya uygulanan senaryonun” Türkiye’de uygulanmasını bekliyorlar..
Türkiye’deki şer ittifakı, seçim kazanmaktan çok bu zemini oluşturmak için çalışıyor..
…
İyi gözlemleyin..
CHP’nin de İyi Parti’nin de, “ülkenin ve milletin refahı için şu projelerimiz var” diye ortaya bir şey koyduklarını göreniniz/duyanınız var mı?
Yaptıkları tek icraat, sürekli olarak Erdoğan’ı kötülemek, yalan ve iftiralarla/algı operasyonlarıyla onu halkın gözünden düşürmeye çalışmak..
Neredeyse, “hadi artık şu Erdoğan’a bir operasyon yapın” diyorlar..
…
Yarın-bir gün Maduro’ya uygulanan senaryonun ülkemizde de vizyona konulmayacağının garantisi var mı, yok..
Tek garanti; milletimizin, “beni kimin yöneteceğine ABD değil biz karar veririz” diyerek, seçtiği Başkan’ın arkasında durması..
Bunu düşünün biraz..
…
“BİZDE OLMAZ” MI?
Bu yazdıklarım bir “felaket senaryosu” değil..
Bakın Maduro örneği var..
“Bu bizde olmaz” diye gevşemeyin sakın..
“Ülkücü” olduğunu iddia edenlerle, “Türk katillerinin heykellerini” dikenlerin..
Seçim beyannamesine, “Ermeni soykırımını tanıyacağız” beyanını koyanların..
Bir araya gelmesi, başka türlü izah edilebilir mi?
…
Ben uyarıyorum, ötesi size kalmış..