Bugün S-400’ler, F-35’ler, yalancı sanatçılar ve siyasetin dışında bir hafta sonu yazısı ile birlikte olalım istedim..
İçimden geldi..
Herkesin anlaması, anladıktan sonra da gereğini yapması için bir “kıssa” anlatacağım sizlere..
Eminim, hoşunuza gidecek..
Ve eminim hemen hepiniz, “evet bu kadar aç gözlü olmamalı, elindekilerin değerini gerçekten bilmeli insan” diyeceksiniz..
Ama..
Yine eminim, bunu hiçbiriniz uygulamayacaksınız..
Öyleyse niye mi anlatacağım?
Elindekilerle mutlu olabilen biri olarak, “insanoğluna iyi bir şeyi fark ettirmenin keyfini yaşamak” için anlatacağım..
Hele bir okuyun..
Bu kıssadan bir HİSSE çıkarıp çıkarmamak, size kalmış..
…
CÖMERT REİS
Tolstoy’ un "İnsan Ne İle Yaşar " adlı kitabında, çiftçi Pahom’un hazin ve ibretlik öyküsü yer alır..
Sıradan, kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, “daha zengin bir hayat”ın hayalini kurmaktadır..
Uzak bir yerlerde, cömert bir reisin karşılıksız toprak verdiğini duyunca, “daha çok toprak elde etmek için” reise gidip talebini iletir..
Gerçekten de Reis herkese istediği kadar toprak veren cömert biridir..
Pahom’a, “sabah güneşin doğuşundan batışına kadar katettiğin bütün yerler senin, fakat güneş batmadan yeniden başladığın yere dönmen lazım” der..
Ve ilave eder:
“Yoksa bütün hakkını kaybedersin..”
…
Pahom güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye..
Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer..
Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi es geçemez..
Şu bağ, bu bahçe derken bakar ki güneşin batmasına az kalmış..
Koşar, koşar, ama kesilir takâti..
Halsiz adımlarla yürümeye devam ederken, Pahom’un burnundan kanlar damlamaya başlar..
Tam başladığı noktaya yaklaşmışken, bir an yığılır yere ve bir daha kalkamaz..
…
Reis olanları izlemektedir..
Çok kereler şahit olduğu olay yeniden vuku bulmuştur..
Adamlarına bir mezar kazdırır..
Pahom’u bu mezara gömerler..
Reis Pahom’un mezarının başında durur ve şöyle der:
“Bir insana işte bu kadar toprak yeter.."
…
ÇOK ZENGİNSİNİZ
Mütemadiyen biriktirmek istiyoruz..
Yiyemeyeceğimiz kadar erzak, giyemeyeceğimiz kadar kıyafet, kullanamayacağımız kadar eşya, oturamayacağımız kadar ev..
Arzularımız ihtiyaçlarımızdan daha büyük..
…
Tüketmeye de çok meraklıdır insanoğlu..
Biriktirdiği paranın, eşyanın, malın mülkün yanında zaman tüketir, söz tüketir..
Dahası, benliğini tüketir..
“Sofraya koyabildiğimiz bir bardak çayın, zeytine-ekmeğe ulaşabilmenin” bir zenginlik olduğunu maalesef hiç farkedemez..
“Gören bir gözü, tutan bir eli, yürüyen bir ayağı” satın alamayacak ve kaybedince tekrar sahip olamayacak kadar fakir olduğunu asla anlamak istemez..
…
“HİSSE”NİZİ ALIN
Aldığı maaşı yetiremeyenlere..
Modayı takip edemeyenlere..
Evini beğenmeyenlere..
Mekanı dar bulanlara..
Daha çok para için, hesabı daha fazla kabartmak için çırpınanlara..
Diyeceğim o ki;
Bitip tükenmeyen arzularımız için, “azıcık bir toprağa” ihtiyaç var sadece..
O kadar..