Son yıllarda yaşanan olayların ışığında;
- “Ben bir sosyal demokratım” diyenler..
- “Sosyal demokratım” diyenlere inananlar..
- “Sosyal demokrat”ı SOLCU zannedenler..
Cemal Altan’ın “yeniden” paylaştığı yazıyı okumalı bence..
Evet yazının aslı biraz uzun, bu nedenle özetleyeceğim..
Düşünerek okuyun derim..
…
NE DEĞİLDİR?
Adındaki "sosyal" ve "demokrasi" gibi sözcüklere bakarak matah bir teori gibi görenler büyük yanılgı içindedir..
Geçmişte bol bol “işçi ve emek” gibi sosyal içerikli sözcükler kullanması, sosyal demokrasiye sol bir görüntü veriyordu..
“İşçi hareketi kökeninden kalan geleneksel temalar” sola ümit bağlayan kitleleri aldatmada, oyalamada epey zaman işe yaradı..
Ama..
Sosyal demokrasi, “sol” değildir..
“Sol’un bir çeşidi” de değildir..
Sola ya da sosyalizme ait bir kavram da değildir..
Sosyalizmin ılımlısı da değildir..
Sosyal demokrasi, emperyalist devletlerin savaş politikalarına dâhil olduğu 1919’lardan bu yana sol değildir..
Kapitalizmle sosyalizmin bir sentezi de değildir..
Kapitalizmin birebir kendisidir..
Emperyalist kapitalist sistemin iki ana akımından biridir.
Sosyal demokratların iktidar oldukları AB ülkelerinde, “aynı kapitalist-emperyalist sistem” ülkeyi yönetiyor..
…
PEKİ, YA CHP?
Gelelim “sosyal demokrat ve solcu(!)” CHP’ye..
Bugün Kılıçdaroğlu yönetiminde YCHP'nin ekonomik alanda, örneğin özelleştirmecilikte Ak Parti'den farkını bilen var mı?
Sosyal demokrasi ile zincire vurulan CHP, “Atatürk'ün Devletçilik ve Halkçılık ilkelerini” ağzına bile almıyor..
Buna karşılık, yerel yönetimlerde “özerklik ilkesi”ni aynen HDP gibi söylemekten çekinmiyor..
Grup toplantısında rozet takarak, kara çarşafa-türbana yol veren Kılıçdaroğlu değil mi?
Fethullah'ın yıllarca Ak Parti ile yürüttüğü beraberliği, YCHP devralmadı mı?
Bence Kılıçdaroğlu ve ekibi ABD, AB, NATO savunuculuğunda da başı çekiyor..
Solda olmak, en başta emperyalizme karşı olmayı gerektirir..
YCHP’nin böyle bir çabası var mı?
…
VİTRİNE KONDU
Gelişmeleri hatırlayalım..
“Batının güçlü emekçi hareketleri ve köklü sosyalist partileri” özellikle 2. Dünya Savaşı sonrası sosyal demokrasi ile yozlaştırıldı..
Ve mevcut sisteme, yani kapitalizme bağlandı..
Sosyal demokrasi 1945 sonrası “Soğuk Savaş döneminde, sosyalizme ve sosyalist partilere yönelişi engellemek” amacıyla bilinçli olarak tercih edildi..
Avrupa’da kapitalizmin "sosyal refah devleti" modeli olarak vitrine konuldu..
Bizde de “komünizm baskısı” bahane edildi..
Atatürk'ün tarikatları kapatma kararı kaldırılarak, “dini kullanmak” adı altında yapılan çalışmalar, “sosyalizme karşı bir seçenek” olarak tercih edildi..
Bu süreçte görevini de yaptı..
1990’lardan itibaren emperyalizmin artık sosyal demokrasiye bu türden bir ihtiyacı kalmadı..
Sosyal demokrat partiler, böylece zaten yük haline gelmiş olan eski söylem ve eylemlerini terk etti..
Ve sıradan “liberal partiler” haline geldiler..
O kadar ki; Avrupa'nın sosyal demokrat partileri CHP'yi değil, yıllardır Ak Parti iktidarını destekliyor..
Kıta Avrupa’sı da tıpkı ABD gibi, iki partili “tahterevalli demokrasisi”ne döndürülmüştür..
“Çok partililik” bir balondu..
Bu balon ülkemizde de patladı..
…
KEMALİZM VE SOL
Sosyal demokrasinin, “Kemalizm’le birbirini tamamlayan kavramlar” olduğu tezi de bütünüyle içimize işlenen bir uydurmadır..
Kemalizm, “bir mazlum millet devriminin programı”dır..
Sosyal demokrasi ise, “100 yıldır mazlum milletleri boğmaya çalışan” dünya emperyalizminin tarafındadır..
Sadece Avrupa’da değil, “bütün ezilen dünyada” sosyal demokrasi için artık bir varlık alanı yoktur..
Yani..
Sosyal demokrasi, barış ve nispi refah dönemlerinde göreve çağırılan “kapitalizmin ihtiyat kuvveti”dir..
Yıllardır aynı rolü sürdürmektedir..
Liberaller ve sosyal demokratlar aralarında adeta bir işbölümü yapmışlardır..
Emperyalist devletleri nöbetleşe yönetirler..
…
YÜZLEŞTİNİZ Mİ?
Cemal Altan’ın bu sözlerinden sonra diyorum ki;
Ey sosyal demokrat-solcu geçinenler ve bunlara inananlar..
“Gerçekle yüzleşmek” hoşunuza gitti mi?