Bugün, ABD’nin bizi bile “serseri devlet” olarak nitelemesinden, bunu niye yaptığından ve öteki serseri devletlerden söz edeceğim...
Ama..
Önce, şahit olduğum “güzel bir manzarayı” aktarmak istiyorum sizlere...
Lara’da “Sosyete Pazarı” diye de anılan pazardaydım...
Alışveriş sırasında, pazar esnafının müşterilerle ABD Başkanı Donald Trump’u tartıştıklarına şahit oldum...
Yapılan araştırmalara göre, Türk halkının yüzde 75’i ABD’ye ve politikalarına karşı...
Hatta, BBC’nin araştırmasına göre Türkiye'de ABD'ye olumsuz bakış 3 yılda yüzde 28 de arttı...
Buna rağmen, “ABD’li bir Başkan’la olabilecek ilişkilerimiz” pazarda bile tartışılıyorsa, bu halkımızın ülke gündemini iyi takip ettiğini gösterir...
Aynı zamanda “bilinçlenmeye başladığını” da...
Tamam, ABD başkanlarının aslında “küresel güçlerin bir piyonu” olduğunu henüz bilmiyor olabilirler...
Ama, bunu öğrenmelerinin uzun süreceğini de hiç sanmıyorum...
…
SERSERİ DEVLETLER
Dönelim şimdi başta sözünü ettiğim “ABD’nin dünya politikası”yla ilgili uygulamalarındaki “serseri devletler”e...
…
Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından, ABD bir “düşman yaratma” stratejisi geliştirdi...
Yönetimine kendi adamlarını yerleştiremediği ülkeleri “serseri devlet (rouge state)” statüsüne soktu...
Hatta bunu da, “1. Serseri Devletler, 2. Serseri Devletler” diye iki kategoriye ayırdı...
Ve “terörizmi desteklediklerini iddia etmek ve askeri müdahalede bulunmak için” kullandı/kullanıyor..
Birinci Serseri Devletler; “Irak, Libya, Suriye ve Kuzey Kore...”
İkinci Serseri Devletler; “İran, Mısır, Küba, Türkiye ve Sudan...”
…
Liderleri değişen Küba ve Kuzey Kore ile -şimdilik- fazla uğraşmıyor, beklemede...
Libya, Irak, Mısır ve Sudan’da işlem tamam...
Şimdi sırada Suriye ve (biz dahil) diğerleri var...
…
“STRATEJİ”YE BAKIN
Bunları biraz açarsak, dünyanın manzarasına daha iyi bakabilirsiniz...
Noam Chomsky diyor ki:
“Serseri devlet kategorisi, ABD’nin dünyadaki hukuk dışı müdahalelerini meşrulaştırıcı kavram olarak geliştirilmiştir...”
(Avram Noam Chomsky.. Amerikan aktivist, dil bilimci, filozof, mantıkçı, siyasî eleştirmen, tarihçi ve yazar.. 7 Aralık 1928'de Philadelphia, Pensilvanya'da doğdu.. Rus göçmeni William Chomsky'nin oğlu...)
Chomsky, ABD’nin soğuk savaş sonrası dünya egemenliğini kendi tekeline geçirme hedefiyle, Sovyetler Birliği yerine, serseri devletler kategorisi konulduğunu söyledi...
…
Chomsky'ye göre yeni düşmanlar bulma dönemi başlamıştı ve serseri devletlerin tehlikesine karşı stratejiler oluşturuldu...
Bu yeni caydırıcı stratejilerin de ana hatları şöyle çizilmişti:
“Kendimizi mantıklı, rasyonel göstermek son derece zararlı olacaktır.. Hükümetimizin çılgın ve kontrol edilemez imajı düşmanlarımızda korku ve kaygı yaratacaktır.. Hukuka ve uluslararası antlaşmalara uyum da saçma, gereksiz, çocukça bir bağlılıktır...”
Bu teori İsrail'de, 1950'deki İşçi Partisi hükümeti tarafından geliştirilmiş ve “delice hareket etme stratejisi” adı verilmişti...
Ardından İsrail, “uluslararası teröre karşı” savaşmakta olduğunu ilan etti, Batı'nın idealleri ve güvenliği için mücadele ettiklerini ileri sürdü...
Gazze’de BM okul binası dahil sivil alanları bombaladı, kimse de sesini çıkartmadı...
Böylece ABD ve İngiltere, uluslararası hukuka ve antlaşmalara, serseri devletler söz konusu olduğunda boş verileceğini göstermiş oldu...
“Biz gerek görürsek tek taraflı müdahale edebiliriz, ulusal çıkarlarımız Ortadoğu'da hayatidir” sözleri ABD'nin ilk kadın Dışişleri Bakanı Madeleine Korbel Albright'a aittir...
…
KÖLELİĞİ İSTER MİSİNİZ?
Peki...
Kendilerini dünyanın efendisi olarak gören bu ülkelere karşı yapılması gereken bir şey var mı?
Chomsky, “serseri devletler kategorisinde yer almanın yegane ölçüsü, egemenlerin karşısında eğilmemek” diyor...
Yani...
“Köleliği kabul ederseniz, verilenle yetinmeyi göze alırsanız, ülkeniz için hiçbir tehlike kalmaz, terör bile olmaz” demeye getiriyor...
İşte bu noktada, “dünya 5’ten büyüktür” diyen Recep Tayyip Erdoğan’ı kimlerin niye yok etmeye çalıştıkları kendiliğinden ortaya çıkmıyor mu?
Bütün bunları Türk halkı görüyor artık...
Trump’u da tartışıyor, liderine de sahip çıkıyor...
Bunlar “özgürlük” adına sevindirici gelişmelerdir bence...
Siz ne dersiniz?