Bugünlerde sosyal medya paylaşımları arasında, “cadde ve sokaklardaki, piknik ve park alanlarındaki, sahillerdeki, hatta sokak hayvanları için konulan mama ve su taslarının içindeki” çöpler ve pislikler sıkça paylaşılmaya başladı..
Manzaralar gerçekten berbat..
Öyle anlaşılıyor ki; halkımız hala “imandan gelen temizliği” öğrenememiş..
Evet kirlilik ülkemizin genelinde var, ama ben önce şu yaşadığımız kentteki pislikler ve pisler hakkında birkaç kelam etmek istiyorum..
…
“OLMAZSA OLMAZ”IMIZ
Bugün..
Kısa, açık, net bir yazıyla hem acı bir gerçeği ortaya koyarak, “Antalya’da geçici ya da daimi yaşayanları” eleştireceğim, hem de uyarılarda bulunacağım..
Yapacağım eleştiri ve uyarı elbette “herkesi” kapsamıyor..
Ama, ben herkesin hatta her belediyenin “alınganlık” göstermesini istiyorum..
Çünkü, Allah’ın hiçbir şey esirgemeden “her şeyi bolca verdiği Antalya” buna değer..
…
“Turizmin başkenti” Antalya’nın “olmazsa olmaz”larından biridir “temizlik”..
Yani bu kentin her caddesi, her sokağı, her parkı, her kaldırımı, sahilleri, ormanları, antik alanları “pırıl pırıl” olmak zorundadır..
Zorundadır da, bu temizliği görene aşk olsun..
…
Evet; kentin temiz, pırıl pırıl olması ile görevli kurum belediyelerdir..
Evet, bazı belediyelerimiz “çevre ödülü aldık” diye reklam yaparken sorumlu olduğu bölge pislikten geçilmiyor..
Ama..
“Temizlik” konusunda kentte yaşayan herkesin de bir “sorumluluğu” olduğu unutulmamalı..
“Bu görev belediyenin, gelsin temizlesin” diye, elimize geçen her türlü çeri-çöpü ortalığa atarsak, temiz bir kentimizin olmamasından da yakınmaya hakkımız olmaz..
Yapacağımız ilk şey, “kafalarımızdaki pisliği” atmak olmalıdır..
…
HER YER “PİSLİK” İÇİNDE
Maalesef “manzaramız” iç karartıyor..
Biz, genellikle “pis” bir milletiz..
Yüzde 99.9’umuzun Müslüman olduğu vurgulanır..
Müslümanlığın en önemli özelliğinin de “temizlik” olduğu söylenir..
Ama..
Nedense bu “temizlik” işini bir türlü başaramayız..
Pislik, bahçemizden başlar..
Oradan sokağa, caddeye ve nihayet parka, sahile, ormana kadar uzanır..
Kağıtları buruşturur atarız..
Kabuklu yemiş yer atarız..
Poşet, şişe ve daha ne bulursak bulalım, kullanır ve çöp kutusu yerine her yere atarız..
Arabada giderken sigara içer külünü camdan dışarı silker, izmariti de yine yola atarız..
Arkasından da..
“Belediyenin işi ne, temizlesin dursun” diye bir de hava atarız..
…
Böyle “toplu yaşam” olmaz..
Belediye tabii ki “temizlik” yapmak zorunda..
Ama, bizler de bu kenti “temiz tutmak” zorundayız..
Evet bazı istisna insanlar var..
Onlar atıklarını asla yerlere atmıyor ve çöp kutusu arıyor..
Ama genelimiz için bunu söyleyemiyorum..
“Temizlik imandan gelir” deriz hep..
Ama..
Antalya’yı gördükçe..
“Sanki bütün imansızlar bu kente toplanmış” demek geliyor içimden..
…
ANTALYA BİZİM EVİMİZ
Beyler, hanımefendiler..
Aslan yatağından belli olurmuş..
Bazı yayın organlarında ve sosyal medyada paylaşılan “pislik fotoğrafları” sizi rahatsız etmiyor mu?
Antalya bizim yatağımız/evimiz..
Ne kadar temiz ve derli-toplu olursa, o kadar rahat ve huzurlu yaşarız..
Belediye temizlesin, ama biz de temiz tutalım..
…
Bilmem anlatabildim mi?