2016 yılı mart ayındaki Berlin Fuarı’na katılan turizmcilerimiz, hallerinden hiç olmamışlardı..
Niye?
Efendim, “yeteri kadar rezervasyon talebi” olmamışmış, bu nedenle de Rusya’dan sonra Almanya pazarı da –neredeyse- kaybedilmişmiş..
Çok değil, sadece 2 yıl geçti..
Kaybedilen(!) pazarlar Rusya ve Almanya’dan gelen turistlerle Antalya doldu-taştı, hatta rekor kırıldı..
Peki, turizmcilerin yüzü kızardı mı dersiniz?
Asla..
Bırakın yüzlerinin kızarmasını, şimdi de turist rekoru kırılmasına rağmen “devlet desteği” istiyorlar..
Şaşırdık mı?
Elbette hayır..
…
ŞÜKREDENİ GÖRMEDİM
Açık söyleyeyim, ben “çok iyi giden” turizm sezonlarında bile bizim turizmcilerin memnun olduğunu hiç görmedim..
“Yandık-bittik” demeyi alışkanlık haline getirmişler..
Her “yandık-bittik” dediklerinde de devamını şöyle getiriyorlar:
“Devlet bize destek çıksın..”
Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Osman Ayık’a göre, “Türkiye’de birçok sektöre ÖTV ve KDV desteği veriliyormuş, ama turizm sektörüne verilmiyormuş”..
“Rabbena hep bana” kafası bu..
…
Evet, Türkiye bütçesine (vergi ve ihracattan sonra) turizmden hatırı sayılır bir katkı geliyor..
Ama..
Devlet, turizmciye yaptığı milyarlarca liralık tahsis, subvansiyon ve teşvik gibi desteklerinin karşılığını hala alabilmiş değil..
Ama, TÜROFED Başkanı bunları hiç dile getirmiyor..
Turizmciler kazandıklarını genellikle ceplerine atıyor, “istihdam yaratacak yatırımlar yaparak vatana-millete katkı sağlayalım” diye bir gayretin içinde de olmuyorlar..
Sözüm hepsi için değil tabii, ama bütün dertleri “günü kurtarmak”..
Gelecek 5 yılları-10 yılları, hatta çok daha ilerisini planlayan, programlayan ve buna göre hareket eden kaç turizmci var, biri çıksın söylesin..
“Geleni buyur edelim, zarar edersek de feryat edelim, zararımızı devlet karşılasın (veya zararımıza ortak olsun)..”
Kaç tane turizmci böyle düşünmüyor, biri çıksın söylesin..
…
‘ÖZGÜN’ OLMAMIZ GEREK
Şunu açık-seçik söyleyeyim;
Özgün tesisler, özgün destinasyonlar, özgün turlar yapmaz isek..
Bunları da bütün dünyaya değişik tanıtımlarla anlatmaz-göstermez isek..
Türkiye’de turizm zaten asla “arzu edilen” seviyeye gelmez..
“Bitişik nizam” yaptığımız 5 yıldızlı “beton” tesisler Avrupa’da-Amerika’da-Asya’da da var..
Deniz-kum-güneş dünyanın hemen her yerinde var..
Ama, “özgün” olmaları ve “etkin tanıtım politikaları-uygulamaları” sayesinde bizden fazla turist çekiyorlar..
Uzak-Doğu ülkelerine, Avrupa’nın hemen her yerine, Rusya’ya, Amerika’ya, hatta Afrika’ya gidenler, gittikleri yerlerin kültür ve yaşayış biçimini merak ettikleri için gidiyorlar..
Peki, biz ne sunuyoruz turiste?
Açık büfe (bayat) yemekler, sulandırılmış içkilerle deniz ve kum keyfi, önceden avantası alınmış AVM ve restoranlarla bir şehir turu, o kadar..
Nerede bizim tarihimiz-kültürümüz-örf ve ananevi yapı ve yaşayış biçimimiz?
Türkiye nereden nereye geldi, bunları turiste sunuyor muyuz?
Romalılardan kalma tarihi kalıntıları gezdiriyoruz, ama yüzlerce yıl bu topraklarda hüküm sürmüş Türk’lerin eserlerini göstermiyoruz bile..
Öyleyse bu turist bu ülkeye niye gelsin?
…
BAŞKA SEKTÖR YOK MU?
Turizmciler önce kendilerini, sonra başkalarını kandırmaktan vazgeçmeli artık..
Tesisiniz varsa, “satışını yapmak” için ne gerekiyorsa kendiniz yapacaksınız..
“Birlik” olun, daha fazlasını yapın..
Ama yeter, ağlamayın ve “Rabbena hep bana” kafasını da bırakın..
Bu ülkeye katkı koyan, bu ülkede desteğe ihtiyacı olan sadece sizler değilsiniz..