Birini evinize çağırıyorsunuz..
Gelince gözlerine biber gazı sıkıp, “kendini koruyamaz” hale getiriyorsunuz..
Ve başlıyorsunuz dövmeye..
Vuruyorsunuz da vuruyorsunuz..
Attığınız bu dayakla yetinmiyor, bir de attığınız bu dayağı videoya çekip “sosyal medyada” teşhir ediyorsunuz..
Yani, kişiyi toplum önünde aşağılıyorsunuz..
Özetle..
1- Birini hile ile kandırıyorsunuz..
2- Gözlerine etkisiz hale getirip, özgürlükten yoksun bırakıyorsunuz..
3- Darp ederek canını yakıyorsunuz..
4- Bütün bunların görüntülerini yayınlayıp aşağılayarak bir de “manevi acı” çektiriyorsunuz..
Soruyorum;
Hile var, özgürlüğünü kısıtlama var, darp ve şiddet var, hakaret var, aşağılama var, manevi acı çektirme var..
Ve bunların her birinin de 6 aydan az olmamak kaydıyla hukukta bir “ceza karşılığı” var..
Sizce..
“Adalet”in sağlanması için, bunu yapan kişilere verilen ceza ne olmalı?
…
KIZLAR KIZLARI
Şimdi olayın aslına bakalım..
Ve bunu yapan kişilere verilen ceza “adaleti” sağlamış mı, görelim..
…
Olay, 4 Şubat 2017 tarihinde Trabzon’da yaşandı..
Üniversite öğrencileri 25 yaşlarındaki Hasibe H. ve Mihriban Y. sosyal medya üzerinden tartıştıkları hemen hemen aynı yaşlardaki Kübra T. ve Esra K. ile Gülbahar B.'yi, “hadi gelin de bu tartışmayı yüzyüze yapalım” diye öğrenci evine çağırdılar..
Bu üç üniversiteli kız kapıdan girer girmez yüzlerine “biber gazı” sıktılar..
Neye uğradıkların şaşıran üniversiteli kızlar, acı içinde kıvranırken, bu defa tekme, yumruk, sopa ile darp edildiler..
Sosyal medya üzerinden tartışmışlardı ya..
Hınçların alamadılar, attıkları bu dayak görüntülerini yine sosyal medyada yayınladılar..
Olay büyük tepkiyle karşılandı..
Polis de gidip bu “üç dayakçı kız öğrenciyi” gözaltına aldı..
Mahkeme kızlara 10’ar yıl hapis cezası verdi..
Ancak..
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi geçtiğimiz gün bu kararı bozdu..
Ve 10’ar yıl hapis cezasını 8’er ay 2’şer güne düşürüp, cezayı da erteledi..
Ve şu anda bu “dayakçı” kızlar ellerini-kollarını sallaya sallaya gezip, havalarını atıyorlar..
…
“AYRIMCILIK” VAR
Bu, olacak şey değil bu..
Bu kızlar en az 4’er suç işledi..
Dediğim gibi, her bir suçun cezası en az 6 aydan başlıyor..
Mahkeme, “adaleti” sağlamak için hak ettikleri cezayı vermiş..
Ama, Bölge Adliye Mahkemesi bu adaletin sağlanmasını engellemiş..
…
Düşünüyorum da..
Bu dayak olayını kızların yerine erkekler yapsaydı..
Yani, o 3 kıza şiddeti erkekler uygulasaydı, yüzlerine biber gazı sıksaydı, görüntülerini de sosyal medyada yayınlasaydı, Bölge Adliye Mahkemesi 10 yıllık cezayı bozar mıydı sizce?
Bozmazdı..
Üstelik, “cinsel taciz”i falan da devreye sokup cezayı daha da arttırırdı..
Nitekim, bu tür olaylarda verilen cezalar ortada..
Düşünün, “adaletin sağlanması”nda bile böylesine “ayrımcılık” yapılıyor..
Bu da “kamu vicdanı”nı rahatsız ediyor..
Ve yargı kurumlarına olan güveni sarsıyor..
…
KASITLI YAPILIYOR
Şunu bilmenizi istiyorum..
Buna benzer, yani “toplumun sinir uçlarıyla oynanan” çok fazla mahkeme kararı çıkıyor..
Bu tür kararlar, yargıya güveni yok ediyor..
Yargıya güvenin yok olması demek, “toplumun huzuru ve güvenliği” yok demektir..
Bazı hakimler, böyle bir ortamın oluşması için, “adaletsiz” kararları bilerek-isteyerek veriyorlar..
Çünkü, yargıya karşı güvensiz olanlar, oklarını iktidara yöneltiyor..
…
Yukarıdaki olayı buna göre bir daha okuyun isterseniz..