Dün sabah Cemal Altan’la konuşurken, “yaptığım paylaşımı gördün mü” diye sordu..
Henüz görmemiştim, “hayır” dedim..
“Bir bak, Türkiye’de kim kimdir, biz aslında kimlerin peşinden gidiyoruz”un cevabını veren bir kitabın özeti bu” diye devam etti..
Ve o paylaşımını okudum..
Paylaşımda; “benim de yıllardır yaptığım uyarılarla örtüşen” bir kitaptan söz ediliyordu..
Türkiye’de kimlerin kucağında oturduğumuzu ortaya koyan bu kitabın adı, “BOĞAZDAKİ AŞİRET”..
Kitabı Davut Bayraklı özetlemiş, ama sadece ilginizi çekmek için, bu özetin özetini sizlere aktarmak istiyorum..
“Bu aşirette” geçen isimleri görünce, eminim kitabı okumak için can atacaksınız..
…
Kitabın yazarı; Araştırmacı Yazar Mahmut Çetin..
“Boğazdaki Aşiret” isimli kitabıyla kafamıza takılan soruların cevabını bulmuş ve ortaya koymuş..
Hatta “delillendirmiş”..
Bakın nelerden sözediyor..
…
ÇARPICI BİR KİTAP
Kitap, dört ailenin ilişkilerini ortaya koyarken ülkemizde yaşanan yabancılaşmayı ve ihaneti gözler önüne seriyor..
“Boğazdaki Aşiret” kitabıyla belki 160 yıllık bir aile tarihini okuyacaksınız..
Ama bu okumanın arka planında “insanın kanını donduran” bir başka hikâyenin de varlığına şahit olacaksınız..
Yakın tarihimizle ilgili olarak çarpıcı ve sarsıcı sonuçlara ulaşan Mahmut Çetin, kitabı için şunu söylüyor:
“Bir sülale tarihi diyebileceğimiz ‘Boğazdaki Aşiret’, yer yer Türk solunun tarihi ve batılılaşma tarihinin belirli dönemlerini resmediyor..”
…
Konstanty, Detrois, Sotori ve Siyavuş ailelerinin “aile ilişkileri ile ülke ilişkileri” gözler önüne seriliyor..
Bu aşiret, köken itibariyle bize yabancı, ancak milletimiz bu köken farklılığını hiçbir zaman önemsememiş, önemsemiyor..
“Peki, bu aşiretin içinde yaşadığı ve köken farklılığını kendisine sorun etmediği halka karşı tavrı nasıl?”
Sanırım, sorulması gereken can alıcı soru da bu..
“Batılılaşma ve yabancılaşma” tarihimizde yer alan isimler göz önüne alındığında, boğazdaki aşiretin ağırlığını hissediyorsunuz..
Ve az önceki soru daha bir önem kazanıyor..
Yaşadıkları devrin şartlarına göre tavır almayı ihmal etmeyen bu aileler, “dışı Müslüman içi başka bir şey” olarak yaşamlarını sürdürüyorlar..
Sünni inançla savaşıyor, “Mason, Mevlevi ve Bektaşi” gibi tarikatlara ilgi gösteriyorlar..
…
Kitapta, bu aşiretler araştırılarak, “yabancılaşmanın öncüsü olan bir sülalenin, klan ilişkilerini şebekeye dönüştürerek, ülke insanına karşı açık bir savaşa girişmesi”ne dikkat çekiliyor..
Bugün yaşadığımız kötü olayların sorumlularını aradığımızda..
İsimlerin hep bu aşiretten çıkması da meseleye başka bir boyut katıyor..
Osmanlı Devleti’nin son döneminde devletin ve milletin başına bela olan, Cumhuriyetle birlikte içinde yaşadığı halka karşı kendini seçkin bir konumda konuşlandıran bu aileler, “aslında yabancılaşmanın tarihi” olarak karşımızda duruyor..
…
TANIDIK İSİMLER
Peki, “bu aşirette tanıdık kimler var?”
Aslında bu soruya “kimler yok ki?” diye cevap versek işimiz daha kolay olur..
Ancak, çok önde olan veya çokça bilinen bazı isimleri sayalım:
Ali Fuat Cebesoy, Nazım Hikmet Ran, Oktay Rifat, Refik Erduran, Rasuh Nuri İleri, Ali Ekrem Bolayır, Zeki Baştımar, Sabahattin Ali, Numan Menemencioğlu, Abidin Dino ilk anda akla gelen isimlerden bir kaçı..
Ayrıca Mehmet Ali Aybar, Turgut Sunalp, Ahmet Mithat Efendi, Namık Kemal, Cevat Rifat Atilhan, Şükrü Bleda, Mehmet Ali Ayni gibi ilginç isimler de bu listede yer alıyor..
Ve listede yer alan isimler neredeyse hep birbiriyle akraba..
Örneğin;
Ali Fuat Cebesoy, Nazım Hikmet’in dayısı.
Mehmet Ali Aybar’la Nazım Hikmet akraba..
Refik Erduran, Nazım Hikmet’in eniştesi..
Sabahattin Ali’yle Mehmet Ali Aybar akraba..
Oktay Rifat’la Nazım Hikmet akraba..
Sadece bu isimler bile bize, “aşiret ve aşiretin ilişkileri hakkında” bilgi vermeye yeter aslında..
…
BULUN OKUYUN
Sonuç olarak..
“Boğazdaki Aşiret” isimli kitap, “yakın tarihimizde yaşanan batılılaşma ve yabancılaşmanın kısa bir tarihi” aslında..
Hatta, aile yapımıza dinamit koyan “DİZİ”lerin arkasında bile bunlar olabilir..
Kitabı bulun ve okuyun, önce kim kimdir anlayın..
Sonrası size kalıyor..