Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal bir “özel bir çağrı” yaptı..
Dedi ki:
“Dövizde rekor bir yükseliş var..
Bu yükseliş herkesi ekonomik olarak zor duruma soktu..
‘İyi komşuluk’ adına; mülkünü döviz kuru üzerinden kiraya veren mülk sahipleri ABD dolarını 4 TL, euroyu da 5 TL olarak sabitleyin..
Ben de size başta Süleyman Erol Yüzme Havuzu olmak üzere Muratpaşa Belediyesi’nin bütün spor tesislerinden ücretsiz olarak yararlandırayım..
Hatta, belediye etkinliklerinde ‘VİP konuk’ olarak ağırlayayım..”
…
KONFİÇYÜS DUYMASIN
Bu “süslü sözlerle” yüklü açıklamayı gören ne der?
“Yahu bravo Uysal’a be.. Başkan dediğin işte böyle olmalı..”
Ve eminim bütün CHP’liler bunu demiştir, başka diyenler de olmuştur..
…
Konfiçyüs, Hükümdar’ın isteği üzerine bir süre için şehrin yönetiminde olmayı kabul eder..
Kenti yedi gün boyunca izler..
Yedinci gün, “yüksek memur” (Kentin en önemli yöneticisi) Şao-Çeng’i idam ettirir ve cesedin üç gün açıkta kalmasını emreder..
Niye biliyor musunuz?
Konfiçyüs’e göre;
“Dünyada beş ağır suç vardır..
Haydutluk ve hırsızlık bunların arasında değildir, daha sonra gelirler..
Bu beş suç arasında; çenesinin kuvvetli olmasıyla birlikte yalancılık.. herkesin ayıbını, kusurunu aklında tutmakla birlikte herkesle dost geçinmek.. Ve hak ve adalet duygusu olmamakla birlikte yaptığı haksızlıkları süslü ve parlak gerekçeler arkasına gizlemek..
Şao-Çeng’de bunların beşi de vardı..”
…
Ümit Uysal’da da bu özellikler var..
Ben, “asılsın” falan demiyorum, aman ha..
Ama, Ümit Uysal’ı biraz anlayın diye bu örneği verdim..
…
ASLINDA NE DİYOR?
Gelin, Uysal’ın bu açıklamasıyla “aslında reyi kastettiğini” anlamaya çalışalım..
Birincisi; “bakın Ak Parti hükümeti ne keder başarısız” algısı yaratıyor..
Bu dövizlerdeki dalgalanma ve yükselmelerin aslında Türkiye’ye karşı “ekonomik anlamda bir çeşit darbe girişimi” olduğunu hiç vurgulamıyor..
Ya ne yapıyor?
“Millet çok mağdur oldu, ey komşum kiranı şu seviyede tut, ben de sana belediye imkanlarını sunayım, hatta VİP (yani önemli konuk) statüsünde ağırlayayım” diyerek süslü sözlerle “taraftar” toplamaya çalışıyor..
Ve “gelin bu iktidarı yerden yere vuralım” demeye getiriyor..
“Yaptığı haksızlıkları” da süslü ve parlak gerekçeler arkasına gizliyor..
…
HAKSIZLIK ÖRNEĞİİ
Peki nedir yaptığı haksızlıklar?
Çok var da, şimdilik bir-iki örnek vereyim..
1- Falezler üzerindeki bazı tesisleri, “yapıya uygun değil” diyerek yıkıyor..
2- Bazı tesisleri de “yıkılsın” diye karar çıkmasına rağmen yıkmıyor, koruyor-kolluyor..
3- Üstelik, kendisi de falezlerin yapısına uygun olmayan işlemler yaparak plaj imal ediyor..
Bitmedi..
Yukarıdaki açıklamasına göre; yüzme havuzu dahil bütün belediye tesislerini “dövizi sabitleyen komşularına” bedava açacağını belirtiyor..
…
Bu o kadar kolay değil..
Belediye kimsenin babasının kuruluşu değil..
“Kamu” adına hareket etme zorunluluğu olan bir belediyede atılan her adım için uygulanması gereken kurallar var..
Örneğin, belediye tesislerini birilerine ücretsiz açması için ya bir meclis kararı, ya da yetkilendirilmiş bir encümen kararı gerekir..
Hukukçu Başkan’ın bunu bilmiyor olması mümkün mü?
Eğer bu yönde alınmış bir karar varsa, bunu açıklamasında “kamuoyuna” bildirmesi gerekmez miydi?
Ben yukarıda aktardığım “çağrı”sında bunu göremedim..
…
YUTMAYIN ARTIK
Yerel seçim yaklaştıkça, özellikle CHP’li belediyelerden haksızlıklarını “süslü sözler”in arkasına gizleyen çok fazla laf duyacaksınız..
Bunu hep yaptılar/yapıyorlar..
Tamam, “ne de olsa siyasetçidirler, böyle olmaları normal” diyebilirsiniz..
Ama, yeter artık..
Gerçek niyetlerini anlayın ve “yutmayın” bu numaraları..
Antalya için, Türkiye için..