Öncelikle ayıplı mal kavramını irdelemek lazım. Hukuk literatürümüzde çok sık rastladığımız ayıpla mal kavramı her geçen daha çok önem kazanmaktadır.
Tüketici işlemi olan satışlarda TKHK m. 8-12 hükümleri uygulanır. Tüketici işlemi olmayan adi satışlarda ise TBK m. 219-231 hükümleri uygulanır. Ticari satış olarak ifade edilen ve tarafları tacir olan satışlarda ise TTK m. 23/1-c hükmü uygulanır.
Tüketici Hukuku bakımından tüketici işlemi olduğunu kabul edilmesi için öncelikle bir satıcı olması gerekir. Kamu tüzel kişileri de dahil ticari ya da mesleki faaliyetle tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişi satıcıyı ifade etmektedir. Kişiler arasındaki satımların tüketici kapsamında olmadığını belirtmek gerekir.
AYIPLI MAL, satıcıyla tüketici arasında gerçekleşen; taşınır eşya veya konut veya tatil amaçlı taşınmazlar, arsa vb. maddi mallar, yazılım, ses, görüntü gibi elektronik ortamlarda kullanımı sağlanabilen gayri maddi malların tüketiciye teslimi anında ayıplı olmasıdır.
Ayıp üç şekilde karşımıza çıkar. Maddi ayıp, ekonomik ayıp ve hukuki ayıp.
MADDİ AYIP, malın fiziki özelliklerindeki eksiklikten kaynaklanan hallerdir.
Malda bulunan ve malın tahsis edildiği amaca uygun kullanılmasını engelleyen ayıba veya hizmette hizmetin konusu materyalde veya hizmetin yerine getirilmesi sürecinde meydana gelen ayıba maddi ayıp denilmektedir.
Örneğin, satılan halının boyasının birbirine karışması, çamaşır makinesinin düğmelerinin kırık olması, satılan gömleğin yırtık olması, alınan ütü hizmetinin kötü olması.
EKONOMİK AYIP, malın veya hizmetin ekonomik değerini düşüren ayıplardır.
Örneğin, satılan bir arabada daha önce bir parçanın boyalı olması.
HUKUKİ AYIP ise satış konusu maldan veya hizmetten yararlanmayı azaltan veya ortadan kaldıran hukuki eksikliklerdir.
Örneğin, imarlı bir arsa olarak satılan bir yerin imarsız çıkması hukuki ayıptır.
Tüketici Hukuku açısından maldaki ayıbın esaslı olup olmaması önemli değildir. Yani tüketici bakımından haklarını kullanabilmesi için malın ayıplı kabul edilmesi için basit eksiklikler dahi yeterlidir.
Bir malın ayıplı olarak nitelendirilebilmesi için belli durumların gerçekleşmesi gereklidir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) da “ayıplı mal” ve “ayıplı hizmet” kavramlarını şu şekilde açıklamıştır:
Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır.
Satıcı, tüketiciye satmış olduğu ayıplı maldan sorumludur. Dolayısıyla satıcı, sözleşmeye konu malı satış sözleşmesine uygun olarak teslim etmekle yükümlüdür.
Öte yandan;
-Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan,
-Satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan, muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan,
-Tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren
mallar da ayıplı olarak kabul edilmektedir. (TKHK madde 8)
Örnek: Özelliği HD görüntü kalitesi nedeniyle alınan TV’nin görüntüsünün net olmaması televizyonun ayıplı mal olduğunu gösterir.
HANGİ DURUMLAR SÖZLEŞMEYE AYKIRI İFA OLARAK DEĞERLENDİRİLİR?
Sözleşmeye aykırı ifa hallerinde tüketici ayıplı mala ilişkin hükümlerden faydalanmaktadır.
Sözleşmeye konu olan malın;
-Sözleşmede kararlaştırılan süre içinde teslim edilmemesi,
-Montajının satıcı tarafından veya onun sorumluluğu altında gerçekleştirildiği durumlarda gereği gibi monte edilmemesi,
-Montajının tüketici tarafından yapılmasının öngörüldüğü hâllerde, montaj talimatındaki yanlışlık veya eksiklik nedeniyle montajın hatalı yapılması
durumlarında sözleşmeye aykırı ifa söz konusu olur.
BİR MALIN AYIPLI OLUP OLMADIĞINA İLİŞKİN İSPAT YÜKÜ KİMDEDİR?
Tüketicinin satın aldığı ürünün beklentisini karşılamaması mağdur olması anlamına gelmektedir. Tüketiciye satmış olduğu bir ürünün olması gerektiği gibi olmaması, objektif özelliklerini sağlamaması nedeniyle satıcı bu ayıptan sorumludur. Ayıp sözleşmenin kurulduğu anda ya da daha sonra fark edilebilir. Sözleşmenin kurulduğu anda fark edilebilecek aşikâr bir ayıp söz konusu ise sözleşmeye aykırılıktan söz edemeyiz. Maldaki ayıp teslim anında olmalıdır.
Malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edilir. Bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir.
Satıcı ayıplı çıkan maldaki ayıbın kendisinden kaynaklanmadığını veya o ayıbı bilmesinin mümkün olmadığını ispatlaması halinde ayıptan sorumlu tutulmaz.