Açılın açılın ben doktorum.
Şimdi kapanın, çiçek olun. Şakaydı. İsterdim doktor olmayı. Hayır hayır istemezdim. O soğuk ameliyathanelerde çok kalmaktan olsa, pat diye söyleyiveriyorlar doğruyu insanların suratına.
“Sen hastasın, sen veremsin, kalbine bakın şunun, iğne yapın, ölmüşsün gömenin yok. Tansiyon yirmiye çıkmış, intihar mı ediyorsun!” Diyorlar. Soğukkanlılar gerçekten, helal olsun!
Açılın açılın, ben öğretmenim.
Hadi kapanın çocuklar, çiçek olun. Bak şimdi bu pandemide daha iyi anladık öğretmenin kıymetini. Anasının babasının avutamadığı onlarca çocuğu tek başına avutan, susturan, güldüren, oynatan, bir de üstüne okumayı, yazmayı, hayatı öğreten, adı üstünde eğiten, eğitmenleri! Büyük küçük hepsinin ellerinden öpüyorum!
Açılın açılın! Şimdi de askerim. Bir doğudayım, bir batıda. Çiçek olun bakim! Çiçekleri solmasın diye ülkemin, kelle koltukta gezen, binlerce meslektaşını vatan aşkına şehit veren, ölmeyi seven, karacı, havacı, denizci, tankçı, uzman, astsubay, teğmen... Önlerinde saygıyla eğiliyorum.
Açılın bir daha! Açılsın tüneller. Şimdi de madenciyim.
Çiçek yollayın bana da! Kapkara yüzümü aydınlatmaz siperliğimdeki lamba. Nice göçükler altında kaldım da duyulmadı sesim. Babasız bıraktım çocuklarımı istikballeri uğruna. Unutmasana!
Beyefendilere bir servis açalım. Çiçeklerle süslensin, ışıldasın mumlarla. Garsonum şimdi de, restoranlarda komiyim.
En lezzetli yemekleri taşırım en süslü masalara, ailemi geçindirebilmek için. Asgari ücret derler adına, dörtte biri bile etmez, kimilerinin bir masada ödediği hesabın, kazandığım para!
Açarım kepenkleri, köşedeki bakkalım!
Sabah sekizde açar çiçeklerim, akşam on ikilere kadar koltuğumda sabit beklerim.
Yağ satarım bal satarım. Ustam ölmüş ben satarım. Baba mesleğim!
Açılınca bankalar, oradayım bu sefer.
Fark eder mi ha müdürüm ha vezneci. Masamda durur çiçeklerim. ‘Para al, para ver. Döviz al, kredi ver’ derken geçer günlerim. Ne ihtiyacı biter müşterilerin, ne hesabı, ne kitabı, el alemin altınları içinde yüzenlerdenim.
Hep açıksa iş yerim, bilin ki fırıncıyım.
Bir çiçek de ben isterim. Hamur kokarım, üzerim unlu. Peynirli poğaça, simit, börek, taze ekmek! Memuru da bize gelir, vekili de, garibanı da. Pasta da çıkarırız Pollyannalara!
Açıldıkça büyüyor mu yazım ne? Öyleyse ben yazarım. Okunuyorsa her cümlem heyecanla, bekliyorsa insanlar gecenin kapısında, bugün ne yazmış diye acaba?
Polisi de burada, hâkimi, savcısı da! Dişçisi, işçisi, çaycısı, çiftçisi, topçusu, popçusu, mühendisi emlakçısı da.
Bana çelenk gönderin!