Günlük hayatta sıkça kullandığımız bu iki kavramın aslında ne kadar derin anlamları olduğunu toplumsal olarak unuttuğumuz ya da ciddiye almadığımız bir zaman dilimini daha yaşıyoruz insan olarak. Bazı insanların eğitim ve öğretimi aynı şey zannettikleri de oluyor. Halbuki ikisi de ayrı ayrı kavramlar ama birbirlerine çok yakınlar. Birisi diğerinin içindeyken diğeri öbürünün en yakınında bir yerde duruyor.
Sosyal sıkıntıların arttığı zamanlarda biliniz ki bu kavramlar birbirinden ayrılmış hatta işlevlerin de zayıflatılmış olduğunu görürüz. Bu durum insan kalitesinin ve kültür değerlerinin zayıflaması anlamına gelir.
Şimdi ayrı ayrı bu iki kelimenin ifade ettikleri anlamlara bakalım.
Eğitim; Bir çocuğu ya da genci içinde yaşadığı toplumun değerleri çerçevesinde yetiştirmek, toplumun inanç kodlarını ona aktarmak, toplumun yüzyıllardan beri süzülüp gelen kültürel renklerini anlamasını sağlamak, Gelişen dünyadan kopmayacak şekilde onu insanlık aleminin bir bireyi olarak hazırlamak gibi ruhsal, ahlaki, görsel, dini ve milli bir vazifedir.
Bu vazife öncelikle yedi yaşına kadar ebeveyni doğrudan ilgilendirir. Ardından gelen yıllarda sosyolojinin yansıması olarak ortaya çıkarılmış olan kurumların vazifesi olarak devam eder.
Bilinçli bir anne babanın ilk ve en önemli işlerinin çocuklarının eğitimi olduğunu görürüz. Çünkü o ebeveyn çocuğun karakter ve kişilik gelişiminin %75-80 gibi büyük bölümünün bu yaşa aralığında gerçekleştiğini uzman ifadelerinden dolayı bilir ve inanır.
Aksi durumda çocuk yaşadığı ortamın ortalaması olarak yetişmiş olacaktır. Ortamın kalitesi ise tamamen kendi şartlarına göre gözlemlenir.
Sevgili Peygamberimizin ‘’ Çocuklarınızı yedi yaşından itibaren namaza alıştırın’’ tavsiyesi üzerinde de iyi düşünmemiz gerekmektedir. Yedi yaş ve tavsiye kelimeleri rast gele seçilmiş değillerdir. Alıştırmak emretmek değildir. Aksine çocuğun yaşına göre eğitilmesine katkı sağlayacak yöntemler bulma sanatıdır. Modern zamanda bu yönteme Pedagoji ismi verildi.
Her şeyin başında bu konuda bilmemiz gereken temel kavram Allah’ın sıfatlarından birisi olan ve sürekli inananların dilinde olan ‘’Rab-Terbiye edici olan’’ sıfatı gelir. Terbiye edicilik eğiticilikle eş değer anlam taşır. İnsanın muhtaç olduğu en temel yardım terbiye konusudur denilebilir.
Öğretim ise: Çocukların okul öncesi dönemde ebeveyn tarafından kişisel ve sosyal hayatın kurallarının, sebep sonuç ilişkileri bağlamında gerekli olanların onlara aktarılması süreciyle başlar.
Ardından gelen okul döneminde kurumsal, öğrenmenin ve öğretmenin kuralları çerçevesinde, bölümlere ayrılmış sürelerle, insanlık mirası olan konu ve içeriklerinin bir ilim ve eğitim disipliniyle aktarılması süreci gelir.
Bu aşamada gençlere dünyayı ve ondaki hayatı yaşamanın inceliklerinden tutun da bu seyahatte her şekilde lazım olacak bilgi paketlerini yani derslerini öğrenmesi doğal bir ihtiyaçtır.
Eğitimin ve Öğretimin dört taşıyıcı direği vardır; 1-Öğrenci, 2-Öğretmen, 3-Ders kitap, 4-Derse uygun mekân olarak bilinmektedir.
1-Öğretmen her açıdan iyi yetiştirilmişse, öğretmeyi seviyorsa, bu işi idealist bir ruhla yapıyorsa doğru ve sağlam bir taşıyıcı direk gibidir.
2-Öğrenci aileden gerekli temel eğitimi ve öğretimi almışsa, aile onun her anını takip ve kontrol ediyorsa, onun genç beyninin eğitimle meşgul olması için elinden gelen koruyucu ve kollayıcı ve hatta yönlendirici çabaları doğru yapıyorsa eğer, öğretimim ikinci taşıyıcı direği de sağlamdır diyebiliriz.
3-Ders Kitapları ve materyaller bilimsel bir disiplinle yazılmışsa, konu anlatımı yaş seviyesine dikkat edilerek yazılmışsa, kullanılan dil öğrencinin seviyesine göre seçilmişse, zamanın ruhu dikkate alınarak konu örnekleri güncellenmişse, öğrencilerin empati, analiz ve kıyaslama çalışmaları yapmalarına imkân veriyorsa bu ayak da sağlamdır diyebiliriz.
4-Okul binası ve derslikler konusu ise fiziki şartlar başlığıyla ehemmiyet arz eden bir bölümdür. Okul binasının havadar ve aydınlık olması, bilimsel verilerle tespit edilmiş sınıf sayılarına dikkat edilmesi, ortamın eğitici ve öğretici görsellerle donatılması, ihtiyacı giderecek zenginlikte kütüphanesi ile birlikte dijital platformun varlığı ve etkin kullanıma uygun şekilde olması durumunda bu taşıyıcı direk de sağlamlık testinden geçmiş demektir.
Din eğitimi konusuna özel bir paragraf eklemeliyim. Din duygusu fıtratta var olan bir melekedir. İnançla ilgilidir. Bilerek ve isteyerek yapılır. Disiplininde ahlak, hakkaniyet, adalet, sevgi, hoş görü, öz veri, yardımlaşma gibi insanı ve yaşadığı ortamı huzurlu yapma kabiliyeti olan bir hayat tarzıdır.
Ücretsiz öğrenilir ve uygulanır. Bir kere doğru öğrenildiğinde ömür boyu kaliteli katkılar üretmeye devam eder. Herhangi bir kanuna ve uygulayıcısına ihtiyaç duyulmaz.
Tek şart doğru kaynaktan ve Rabbimizin muradı çerçevesinde öğrenilmesi, öğretilmesi ve uygulanmasıdır. Çünkü yanlış din öğrenilme olasılığı çok yüksektir. Çocuklarımıza, bu tür sahteliklere ömür boyu dikkat etmeleri gerektiğini de öğretmeliyiz.
Dikkat ederseniz hep olması gerekenleri yazdım. Bunları bildikten ve anladıktan sonra öğretilmesi gerekmeyenler zaten kolay anlaşılır.
Hz. Ali’den aktarılan bir söze dikkatinizi çekmek isterim. ‘’Çocuklarınızı dünlere ve bu günlere göre değil, yarınlara göre yetiştiriniz. ’demiştir.
İşte bu anlayış modeliyle çocuklarımızın eğitim ve öğretiminde her şeyin yarınlara göre hesaplanarak yapılması konusu önem arz etmektedir.
Dünya değişiyor, hayat şartları değişiyor, ilim ve bilim daha da zenginleşiyor, teknolojiyi takip etmekte zorlanır olduk. Bu ve benzeri sebeplerden dolayı çocuklarımız için gerekli olan şeyler geleceğe ait olan durumlar ve formlardır.
İşte o zaman ebeveynler ve toplumun sorumlu kişileri eğitim ve öğretim için gerekli adımları atmış olurlar.
Aksi takdirde geri kalmış toplumlar liginde mutsuz ve hırçın bir hayata kendimizi ve neslimizi mahkûm etmiş oluruz.
Her insan ömür boyu hem öğrencidir hem de öğretmendir. Eğitim ve öğretim ömre bedel bir çalışmadır. Bu konuyu tekrar değerlendirmenizi tavsiye ederken cehaletin ve cahilliğin yegâne panzehri olan bilgi, ilim ve öğrenme çalışmalarında aktif olmanız dileğiyle,
Bilgiyle kalın, Hoş olun, hoşça kalın, Allah’a emanet olun.
Allah razı olsun muhterem Hocam. Güzel hatırlatmalar...