PEYGAMBERİMİZİN ÖNDERLİĞİNDE
İSLAMIN TEMEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ:
FAİZİN KALDIRILMASI VE ZEKAT
Konumuz Faiz ve Zekat.
Birisi insanın emeğini ve toplumun bütün değerlerini sömüren bir uygulama, diğeri ise insanı ve toplumu dirilten, mutluluk üreten bir uygulama.
Birisi huzur ve mutluluk hırsızı, diğeri mutluluk ve umut rüzgârı.
Birisi endişe, korku ve güvensizlik üreten bir uygulama, diğeri ise güveni, itimadı ve sevgiyi canlı tutan bir uygulama.
Bu liste uzar gider ama bu kadarı bu yazı için yeter.
Öncelikle Faiz kavramına bir bakalım. Kur’an’daki adı Riba’dır. Türkçe ‘deki yaygın karşılığı “faiz” olan Arapça ribâ kelimesi sözlükte “fazlalık, nemâ, artma, çoğalma; yükseğe çıkma, (beden) serpilip gelişme” gibi anlamlara gelir.
Riba-Faiz Ticari hayatın bir kenarına yerleştirilmiş ve emek hırsızlığıyla beslenen, fırsatçılık diye tanımlayabileceğimiz şeytani bir uygulamadır.
İslam’ın insanca ve merhamet içerikli uygulamalarını yok etmek ve zayıflatmak amacıyla üretilmiş bir tuzaktır. Çünkü İslam, zihinlerde veya kimliklerde yaşanan, ruhban bir mantık ve uygulamalarla gerçeklere sırtını dönen bir din değildir.
Aksine Ahiret inancının da gereği olarak iki dünyanın mutluluğunu ve huzurunu hedef alan ve ona göre emir ve yasaklar getirmiş bir dindir.
İslam dini inananları fakirliğe sevk eden ve sevdiren bir din de değildir. Ancak toplumda zengin ve fakirlerin her zaman olacağı gerçeğini de göz ardı etmez. Bu konuda hayalci değildir.
İnsanların bu ve benzeri gerçekleri çıkarları amacıyla kullanmaları konusunda toplum için şiddetli uyarıları Kuran’da bolca bulabiliriz.
Faiz aynı zamanda toplumsal hayatı karıştıran, ifsad eden ve katmanlar arası dengeyi bozan iki temel yaklaşımı şiddetle yasaklar.
* Başkası aç olmuş umurumda değil, yeter ki ben tok olayım.
* Sen çalış ben yiyeyim.
“Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve eğer mümin iseniz geri kalan faizi terk edin. Eğer böyle yapmazsanız Allah ve Resulü tarafından size savaş açıldığını biliniz. Eğer faizcilikten tövbe ederseniz, sermayeleriniz sizindir. Böylece ne haksızlık eder ne de haksızlığa uğrarsınız.” (Bakara, 2/278, 279)
Diğer ayetleri sizler rahatlıkla bulabilirsiniz. Bu başlık için söyleyebileceğim son cümle şimdilik şu olabilir:
İslam alimlerinden bu alanda ihtisas yapmış olanların ve fetva açısından yetkili kişilerin günümüz şartlarına ışık tutan ve hayatı kolaylaştıran fetvalarına acilen ihtiyaç vardır. Günümüz ekonomi dünyasının dinamiklerinin İslami ve insani hassasiyetleri çerçevesinde oluşturulmadığı ilgili herkes tarafından bilinir.
O açıdan bir geçiş dönemi çerçevesinde, inananları ticari hayattan kopartmadan, kendi inancıyla da karşı karşıya gelmeyecek şekilde birtakım yollar bulunmalıdır.
Aksi takdirde bu gibi emir ve yasaklara uygulanabilirliği mümkün olmayan işler olarak değerlendirme yapılmasının topluma yayılması, dinimizle olan bağımıza çok yönlü darbe vuracaktır hatta vurmaktadır.
Bu günkü ticari hayatı haksızlıktan, emek sömürücülüğünden, fırsatçılıktan, rantçılıktan, ticari hilekarlıklardan, aldatıcı ticari faaliyetlerden, alın teri hırsızlığından koruyan ahlaki ilkelerle donatılmış fetvalara ihtiyaç vardır.
Bu çalışmalar sürekli yapılmalıdır. Yeni ticari değişiklikler, yöntemler, uygulamalar ve modeller ortaya çıktıkça İslam’ın o huzur gözlüğüyle masaya yatırılıp incelenmeli ve toplum her türlü haramzade tehlikeler konusunda uyarılmalıdır.
Dünya ekonomik düzeni, Kapitalizm adlı doyumsuz, ihtiraslı ve ahtapota benzeyen bir organizasyonla yönetilmektedir. Enflasyon, Devalüasyon, Borsa, Döviz, Faiz gibi toplumun büyük kesimin anlayamayacağı parametreler üzerinde yol almaktadır. Bunların hiçbirinde adalet, merhamet, eşitlik, huzur, mutluluk ve diğerkamlık denilen insani duygular bulunmamaktadır.
Tek istedikleri şey bütün dünyayı sömürebilme ve bütün insanlığı sömürülerine alet edebilme isteğidir. Bu yakıcı ve yıkıcı sistemden kurtulabilme umudu hiçbir zaman yitirilmemelidir.
Çılgın bir tüketim tüneline girdik ya da sokulduk. Tüketme içgüdümüzü bin bir türlü oyunlarla esir aldılar. Ve karşılığında sadece yediden yetmişe çalışmamız gerektiğini telkin ettiler. Zaten buna mecbur kalmış bulunmaktayız.
Yaşamak için çalışmamız gerekirken artık çalışmak için yaşayan robotumsu varlıklara dönüştük. Sosyal ve insani hayatlarımızı küçültmek zorunda kaldık. Çünkü daha çok çalışmak için daha fazla zamana ihtiyaç duyar olduk.
Evlerimiz ve eşyaları, araçlarımızın model ve donanımları, telefonlarımızın marka ve modelleri, tatillerimizin ülke, otel ve içerikleri, düğünlerimizin gösteri maliyetleri, kıyafetlerimizin renkleri ve moda durumu, erkek ve bayan takıları, çakma sosyete tavırlar, aslına küsmüşlük halleri, anlık heveslere tapınmalar ve bir sürü şuursuzluk hastalık gibi toplumlara hızla yayılmaktadır.
Yazıya faiz diye başladık ama aslında derdimiz daha da büyük çıktı. Çünkü bir bir içine geçmiş problemler yaşıyoruz. Matruşkalar gibi hayatlarımız oluştu.
Hani bir ayet var ya insanı silkeleyip uyarmaya yarayan:
‘’Fe eyne tezhebuun?’’ ‘’ Nereye gidiyorsunuz?’’
İnşallah bu soruyu kendimize sorarız da gidişimizle ilgili yeniden bir değerlendirme yapma fırsatını buluruz.
Zekat konusu haftaya kaldı.
Hoş Olunuz, Hoşça kalınız, Allah’a Emanet olunuz.