Son zamanlarda çokça duymuş olduğunuzu tahmin ettiğim bir cümle ile başlamak istedim. Namaz kelimesinin aslı Farsçadır. Kurandaki Namaz ise birçok anlamı paylaştığı ‘’Salat’’ kelimesine tekabül eder.
Kuran sonrası yazılan ilk lügatlerde ‘’Dua, İbadethane, Hüsn-ü sena ve istiğfar ‘’ olarak anlamlandırılmış olduğu görülüyor.
Sonraki yüzyıllarda ise salat kavramı kimin için ve ne için kullanıldığına göre anlamlandırılmış. Allah Resulünün müminlere salavatı onlar için yaptığı dua anlamında kullanılmıştır. Allah’ın Peygamberlerine olan salavatı (Salatın çoğuludur) ise güzelce övmesi anlamında kullanılmıştır. İnsanların salatı ya da salavatı ise istiğfar, gereklilik ve kaçınılmaz bir durum ifadesi gibi temel anlamlarda kullanılmıştır.
En temel anlamlardan birisi de dua olduğu için Farz olan rükulu ve secdeli ibadet için kullanma konusu yerleşik bir duruma gelmiştir.
Namaz kelimesinin Farsçada ise ‘’Hizmet, kulluk, Hakka itaat-ibadet ve bir kimseye tazim için eğilmek’’ şeklinde anlamlandırılmış olduğunu görüyoruz.
Kur’an’da kullanılan anlamlarının tamamını yazmakta lüzumuna binaen fayda görüyorum.
-Allah için kullanıldığında ‘’Bağışlama, affetme’’,
-Melekler, insanlar ve peygamberler için kullanıldığında ‘’bağışlanmayı isteme’’ (İstiğfar),
Ayrıca Kuran’da 10 değişik anlamda salat kelimesinin geçtiği ayetleri de bilginize sunalım.
- Namaz: ‘’Onlar ki Salatı (Namazı) kılarlar.’’ (Maide 55)
- Mağfiret: ‘’Allah ve Melekler Nebiye Salat ederler.’’ (Ahzab 43)
- İstiğfar: Ahzab suresinde (43-56) geçen meleklerin salatı bu anlamdadır.
- Dua: ‘’Ey Peygamber! Onlara salat (dua) et’’ (Tevbe 103)
- Kıraat: Salatını açık yapma ve gizleme de. (İsra 110)
- Din: ‘’Senin salatın mı (Dinin mi) bize bunları terk etmemizi emrediyor?’’ (Hud 87)
- İbadet yeri- namazgah: ‘’ … manastırlar, kiliseler, havralar ve mescidler yıkılırdı.’’ (Hac 40)
- Cuma Namazı: ‘’Cuma günü salat için nida edildiğinde…’’ (Cuma 9)
- İkindi Namazı: ‘’Onları salattan sonra alıkoyarsınız.’’ (Maide 15)
- Cenaze Namazı: ‘’Onlardan ölen hiçbiri için Artık salata durma.’’ (Tevbe 84)
Kaynak: Çorum İlahiyat Fakültesi Dergisi.2004/2,C3,S6 Semantik ve Analitik açıdan Kuran’da Salat Kavramı Mesut Okumuş
Bütün bu izahlardan anlaşıldığı üzere Farsça etkisinden dolayı yapılan kelime transferi salatın bütün anlamları Namaz kelimesinde toplanmış gibi görünüyor. Yani artık salat tek kelimeyle Namaz olmuştur. Diğer anlamlar ise farklı kelimelerle ifade edilmeye devam etmektedir.
Burada dikkati çeken en önemli husus ise çok geniş bir anlam yelpazesine sahip olan salat kavramının namaz kelimesiyle ifade edildikten sonra anlam daralmasına uğradığı gerçeğidir.
İşte Kuran terimlerinin ifade ettiği orijinal anlamlarını bu ve benzeri değişimlerle daraltarak insan ve toplum nazarındaki gücünü ve etkisini hafifletme gibi bir sonuca gelmiştir.
Bugünün Müslümanlarının namazla ilgili en büyük handikapları bu anlam zenginliğinden yoksun olmaları neticesinde yeterince ne yaptıklarının ya da yapmak zorunda olduklarının farkında olmamalarıdır.
Namazı sürekli kılanlardaki en zayıf nokta bunu bir alışkanlığa dönüştürmüş olmalarıdır. Başlangıç için alışkanlık iyidir ama devamında hiç de beklenen sonuca ulaştırmadığını görüyoruz.
Güzel ahlak üretmesi ve kişiyi kötülüklerden koruması gereken namazların azaldığını toplumsal yansımalarından görüyoruz. Maalesef durum bu minvalde seyrediyor.
Namazlarını kılmayanların durumu çok daha başka. Bazılarının inançlarındaki zafiyetler onları ibadetlerden ve kulluk vazifelerinden uzak tutmaktadır.
Sadece dünyaya endeksli bir yaşam konusu tek seçenek olarak masalarında durur. Sözde ahirete inanırlar ama yaşarken yok gibi yaşamaktan da kendilerini alamazlar.
Aslında Müslümanların tamamının ibadetlerin ruhunu anlamamak gibi bir problemleri var. İbadetlerin başta insan psikolojisine katkıları olmak üzere bedensel faydaları da dahil her türlü katkısının anlatıldığı ciddi bir bilgi eğitiminden geçmelerinin gerekliliğine inanıyorum.
Bilgisiz imanın dindarlık, bırakın fayda üretmeyi, aksine kendisi ve toplum için zarar üretmek durumundadır. Kötü bir temsil ve örnektir. Dinin sosyal yansımasına zarar verir. Tebliğ düşmanıdır. İnsanlara huzur yerine tedirginlik üretir. Güven yerine tehdit yayar. Hele de kendisini Allah katında üstün ilan etmişse, nefsinin bu telkinini doğru kabul etmiş ve inanmışsa vay ki vay burumda olana.!
Bilgili Müslüman, yaşadığı bütün zamanları disipline eden içeriğinden dolayı ibadet edenin hiçbir zaman yalnız olmadığını bilerek yaşar ve tercihlerini ona göre yapar.
Bilgili Müslüman doğum ve ölüm konusunu varoluş gerekçesiyle anlamlandırmış kişidir. İşte bunun gereği olarak da ibadetlerin tamamını bu gerekçeler çerçevesinde anlar ve icra eder.
Namaz ibadetinin gerek bedensel boyutunu gerekse ruhsal boyutunu bu anlayış çerçevesinde yaşar.
Her namazında belirli oranlarda Allah ve Rasulüne inancını ve bağlılığını yineler, hatalarından pişmanlığını dile getirir, nimetler için Allah’a teşekkür eder, dilek ve arzularını usulüne göre rabbine bildirir.
Böyle bir Müslümanın namazı günde beş kere rabbiyle yaptığı başarılı ve neşeli bir görüşme gibidir. Tekrar buluşmak isteği onu sürekli heyecanlandırır.
‘’Allah var gam yok’’ der. ‘’Vekil olarak Allah bana yeter’’ der. Rabbine aracısız bir şekilde samimi bir dille ‘’Ya Rabbi- Allah’ım’’ diye aracısız bir iletişim hattının olduğunu bilerek öz güvenli olur. Rabbinin samimi pişmanlıkları affedeceği inancıyla ümitsiz olmaz.
Her an tazelenebileceğinden emin olur. Dertleri, üzüntüleri, hastalıkları ve benzere olumsuzlukları hayatın bir parçası olarak bilir ve dua ve sabırla isyan etmeden süreci yaşar. Bilir ki imtihandadır.
İbadetsiz Müslümanlar ise karanlık ve puslu bir havada yolculuk yapanlar gibidir. Her türlü tehlikeye açıktırlar. Nimetlendiklerinde aşırı bencillik mutluluğunu yaşarlar, hayatın acılarında ise sızlanma ve şikâyet en temel davranışları olur. Hatta bazen ’’neden ben?’’ diye şaşkınlıklarını ifade ederler.
İnandığımız ve yaşadığımız dinin cehaletinden Rabbimize sığınalım ki bize rahmet oluversin. Bizi mağfiret ediversin.
Her birimizi ibadetlerin hakkını veren ve onlardan fayda üretebilen inananlardan olma gayretine davet ediyorum.
Hoş olunuz, hoşça kalınız, tatmin olduğunuz bir dini hayatı bulup yaşayınız ve Allah’a emanet olunuz.
İbrahim Doğru
Ahzap 56 daki destek dua ile de anlaşılacağı şeklinde. Allah destekler, melekler dua eder.
Muhterem Hocam Müsadenizle kücük bir katkida bulunmak isterim. Ahzap 43 ve 56. ayetlerde Salat kelimesinin destek manasinda kul***ildigini düsünüyorum. Zira özellikle 56. ayette Allah ve melekleri ne yapiyorsa aynisini müminlerin yapmasi isteniyor. Eger burada salati istigfar olarak abließe, müminlerin hz. Rasule istigfari cok oturmusuz bir Mans olmaz. Destek manasi pasajdaki anlati*** genel cerceveye de daha uygundur. Zira gerek Ayetin gectigi baglam, ve gerekse Ahzap suresinin tamami Allah rasulüne destek olmakla alakalidir. Selamlar
Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için O size rahmetiyle lutufta bulunuyor, melekleri de dua ediyor. O, müminlere karşı çok merhametlidir. Ahzap süresi 43
Muhterem Hocam Allah razı olsun.