Hastalık; ‘’organizmanın yapı ve işleyişinde ortaya çıkan bozukluk, organizmanın fizyoloji görevlerinin bozulması durumudur.’’
Sağlık; "yalnızca hastalık ve sakatlığın olmaması değil, fiziksel, zihinsel ve sosyal açıdan tam bir iyilik halidir".
Bu tanımlar çerçevesinde bizler inancımız ve kültürümüzün gereği olarak sağlık ve hastalık konusuna dengeli, gerçekçi ve ibretli tanımlamalar ve bakış açıları ile insanoğluna anlayış üretmek zaruri bir ihtiyaçtır.
Çünkü insanoğlu için sağlıklı olmak normal bir hal iken hastalık istenmeyen, hoşluk getirmeyen, maddi ve manevi olarak insanoğlunu normal yaşamından alıkoyan bir durumdur.
Bilhassa hastalıklara bakışımızda bir Müslüman olarak belirli kriterlerin olması mecburidir. Hastalığın ve onun hayatımızdaki yansımalarını yorumlarken dini disiplinimiz inancımızın gereğini yerine getirmemize yardım eder.
Hastalığın kaynaklarına dair kişisel sorumluluğumuz var mı sorusu en önemli çalışma başlığıdır. Bizim hatalarımızın sonuçlarından derhal dersler çıkarıp onları tekrar etmemek esastır. Bizim dışımızdaki etkenlerden dolayı oluşan hastalıklar konusunda da gerekli her türlü tedavi metodunu başvurmak da kişisel vazifelerimizdendir. İyileştikten sonra bir daha o etkenlerden uzak durma konusu da dini disiplinimizin gereğidir. Beden ve ruh emanettir ve emanete riayette şarttır.
Sağlıklı zamanlarımızın da dini ve kültürel anlamları vardır. Unutmak bir tarafa o anlamlar çerçevesinde imani ve ameli olarak bir denge halinde yaşama mecburiyetimiz vardır.
Her türlü sağlık bir nimettir. Bu böyle bilinmeli. Sağlıklı insanın en önemli düşüncesi Allah’a şükrederek sağlıklı olduğunu hiç unutmamalı. Bütün organlarını sağlıklı zamanlarda hatırlayıp yaratıcısına teşekkür etme ahlakıyla yaşamalıdır. Sağlığını kaybettiğinde anlaşılan kıymet tam bir anlam ifade etmez.
Her an hasta olunabileceği düşüncesi insanı diri ve tedbirli tutar. Tabi ki bu durum paranoyak bir hal almamalı. Sadece ihtimalin hep olduğu düşüncesinden uzaklaşılmamalı. Doğan her canlının bir gün öleceği gerçeğinden yola çıkarak her canlının da bedensel ve ruhsal arızalar yaşayabileceği gerçeği unutulmamalıdır
-Şimdi hastalıkların nedenlerine biraz daha ayrıntılı bakalım:
* Vücudumuzu hor kullanmak; uyku, beslenme, çalışma gibi günlük hallerimizde vücudumuzun ihtiyaçlarını aksatmamak, kapasitesini aşmamak şeklinde anlıyoruz.
* Hastalıklı ortamlarda bulunmak; hijyen ve temizlik problemli mekanlarda ya bulunmamak ya da tedbirli olup süreyi kısaltmak zorundayız. Hastaya ve hastalığa bahane vermek bizim işimize yaramaz.
* Sünnetullaha muhalif hareket etmek; Rabbimiz bizi ruh ve beden ortaklığında kapasitesi ve sınırları belirli bir canlı olarak yarattı. İşte bu durum her hâlükârda akılda tutulmalı. Mesela Allah geceyi istirahat, gündüzü de çalışmak için yarattı. Bedenimizi de buna göre tasarladı. Zaruret olmadıkça bu gibi hakikatleri yok sayarak yaşamamalıyız.
* Genetik faktörler; Bazı hastalıklar genetiktir. Soy ağacının bir arızalı hali olabilir. Bu zaman diliminde bu hastalıklar ya da arızalı haller tespit ve tedavileri büyük ölçüde yapılabiliyor. Yapılamayanlar hakkında ise tedbirli bir hayatla o arızanın olumsuzluklarından korunulabiliyor.
* Elde olmayan nedenler. Bizim müdahalemiz ya da tasarrufumuzun olamadığı zamanlar ve hallerden oluşan hastalıklar. Bulaşıcı hastalıklar, ani organel arızalar, tedavi ve teşhis hataları, zehirlenmeler ve bilinmeyen organel semptomların sonuçları olarak sıralayabiliriz.
* Kişinin vücut emanetini gereği gibi koruması: Ağır işler, uzun çalışma şartları, sağlıksız beslenme, az uyku, stresli hayat gibi olumsuzluklardan korunma mecburiyetimiz vardır.
***Tüm tedbirlerini alıp fiili duasını yaptıktan sonra, elde olmayan nedenler için Rabbine kavli duasını yapıp sığınmak da inanan bir Müslüman için gerekliliktir.
- Hastalıkların bir de imtihan yönü vardır. Her türlü tedbirin alınmasına rağmen yakalanılan hastalıkların imtihan boyutu görmezden gelinemez. Bu durumda güzel bir sabırla şifa araçlarını kullanıp isyan etmeden tevekkül içerisinde beklemeyi gerçekleştirmek de bir ibadettir.
* Bulaşıcı hastalıkların zamanında gerekli tedbirlere uymayanların hastalığa bulaşması tamamen kişisel bir sorumsuzluktur ve hastalık süreci onlar için bir cezadır.
* Bazen de hastalık sırf bir imtihan sorusu olarak karşımıza çıkabilir. Elde olmayan nedenlerle hasta olabiliriz ve buna göstereceğimiz reaksiyon sonucu sevap veya günah kazanabiliriz. Meselâ Hz. Eyüp (AS) gibi sabredenin kazanması, isyan edenin ise kaybetmesi gibi.
--“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele!” (Bakara – 155)
Rabbimiz bize açık açık söylemiş. Bir Müslüman için ortada bir bilinmezlik ya da sürpriz yoktur.
--“Eyyûb’u da hatırla. Hani o Rabbine: “Hastalanıp sıkıntıya düştüm. Sen ise merhametlilerin en merhametlisisin!” diye yalvarmıştı.” (Enbiyâ – 83)
Bu ayette de duanın ehemmiyetine vurgu yapılır. Hastaların ya da yakınlarının fiili dua olan tedavi yollarına başvurduktan sonra sözlü dualarını da bir ibadet ruhuyla yapmaları gerektiği bir Peygamber diliyle hatırlatılır.
Yani sözün özü odur ki, insanoğlu için sağlıklı olma doğal bir nimet olup onu korumak kişisel bir sorumluluk gerektirir. Hastalık sahibi olma konusu ise kesinlikle tavsiye edilmeyen ve birçok çeşidinde insanı hayattan uzaklaştıran ya da hayatın tadını bozan etkilerinden dolayı korunmak ve uzak durmayı başarabilmek mücadelesi emredilmektedir.
Hastalık ansızın da gelebilir, yavaş yavaş da gelebilir. Çünkü hastalık, insan için olan problemli bir haldir. Kimse ilanihaye hastalıktan korunamaz. Bazı ölümlerin de sebebi olurlar. Neticede arıza potansiyeli olan bir bedeni taşıyoruz.
Değerli okurlar, her şart altında hastalıklara karşı dikkatli ve tedbirli olmak akıllı ve sorumlu insanların özelliğidir.
Temizlik, sağlıklı besinler, düzenli uyku, bedeni doğru kullanmak gibi vazifelerimize titizlenmek bizi büyük oranda hastalıklardan korur, ya da şiddetli hastalıklardan uzak tutar. Bazen de hastalıkların şiddetinden kişiyi uzak tutar. Bize düşen kendi ömrümüzün normal şartlarda sona ermesine yardımcı olmaktır. Sağlıklı bir şekilde yaşlanarak ölmek her bir Müslümanın muradı olmalıdır.
Bir sonraki yazımda manevi ya da ruhsal hastalıklardan bahsedeceğim. İnsanoğlunun iki farklı derinliği olan emanete sahip olduğumuzu anlamanıza ya da hatırlamanıza yardım edeceğim.
Sağlıcakla kalınız. Huzur içinde yaşayınız. Allah’a emanet olunuz.
Muhterem Hocam, kalemine yüreğine sağlık.