Bildiğiniz gibi namaz ibadeti beden ve ruhla yapılan, yapılması gereken bir ibadettir. Çünkü uygulamalı bir dini hayatı olan Müslümanın günlük, haftalık ve yıllık olarak yerine getirmesi gereken kulluk vazifelerinin başında gelir.
Namaz, Rabbimizin anladığımız kadarıyla ilk mükellef insandan beri kulundan beklediği bir ibadettir. Fetih suresinde bu ibadetin tarihi geçmişindeki izlerini görüyoruz. Bugün dinlerini kapalı bir şekilde yaşayan bazı Yahudi ve Hristiyan gurupların kıyamlı, rükulu, secdeli ve oturuşlu ibadetler yaptığını biliyoruz. Her pozisyonda Tevrat ve İncil’den bölümler okuduklarını da biliyoruz.
Rabbimizin çok geniş bir donanımda yarattığı insanoğluna onu disiplin edebilecek bir sıklıkta ve içerikte namaz ibadetini emrettiğini anlamak düşünen insanlar için çok kolay bir durumdur.
İnanan insana düşen se namazı her yönüyle öğrenip rabbimizin istediği tarzda yerine getirmektir.
Ana kural belli. Bedenimize ve ruhumuza aynı anda kulluk yaptırmaktır. Çünkü ibadetler imanın ispat hallerindendir. İspatı zayıf olanın imanı da problemlidir.
Şimdi namazın bedeni ve ruhi hallerine bir bakalım. Olması gerekeni gücümüzün yettiği şekilde anlatmaya çalışalım.
Abdest- Taharet-Temizlik: Farsça, Arapça ve Türkçe bir kelime. Namaz öncesi kişinin beden temizliği konusunda adına namaz abdesti dediğimiz temizliği yaparak başlamalıdır. Bu aşamada bir Müslümanın kendisini Cünüplükten arındıran Gusül abdestli olması gerektiğini hatırlatmakta fayda görüyorum.
El, yüz, ağız, burun, kollar, ayaklar baş ve boyna verilen mesh abdestin temel birimleridir. Bu a aşamada ibadete ön hazırlık yapmamız gerektiğinin de bilincinde olmalıyız.
Kıble: Ardından bütün Müslümanların sadece bu ibadet için nerede olurlarsa olsunlar birlik olma adına tek bir yöne yani kabeye doğru dönerek huzurun kapısında içeri girmek için bekler bir duruşla niyetimizi tekrar zikretme fırsatını bizlere verir. Bir randevumuz var. Uygun şekilde buluşma anına hazırlanmışız ve içeri girişin kodu olan niyetimizi de yapmışız. Yani muhabbetli bir sohbet için hazır olmuşuz.
Kıyam-Ayakta durmak: Tam niyetimizi yani giriş şifremizi söyleme anındayız. Ciddi ve vakarlı bir duruşumuz olmalı. Korkak ve ürkek değil, aksine sıcak ve samimi bir ruh halinde olmalıyız. Saygı bedenimiz ve ruhumuzla birlikte gösterilmeli.
İftidah-başlangıç tekbiri: Yukarıda yazdığım bedensel ve ruhsal ön hazırlık yapılıp niyetimizi de belirttikten sonra kapıyı açıp içeriye girerken Allah’a Ekber- Allah en büyüktür diyerek destur vermeliyiz. Ve artık huzurdayız.
Kıraat-Kuran okumak: İçerideki kural belli. Yaratıcımızla kendi diliyle muhabbete başlamalıyız. Her rekat dediğimiz bölümün ayakta okunan suresi Fatiha suresidir ve anlamını düşünülerek okumalıyız. Çünkü Fatiha bir iman sözleşmesi gibidir. Neye iman ettiğimiz ve gereğinin ne olduğunu öğrenebileceğimiz kısa ama ömre bedel bir içerikte suredir.
Rüku-Hürmetle eğilme: Kulun Rabbinden başkasına karşı yapmaması gereken bir tavırdır, saygı ve bağlılık ifadesidir. Allah’a Ekber diyerek eğiliriz ve onu ‘’Sübhane Rabbiyel azim- Güç ve kudret sahibi olan Rabbimizin eksikliği yoktur’’ diyerek saygı anının sözleriyle ispata devam etmeliyiz.
Secde: Bu saygı ve kulluğun iç içe geçtiği en yüce makamdır. Rabbimize en yakın duygularla yaklaşabileceğimiz tek andır. Çünkü bedensel olarak Rabbimizin karşısında hiçliğimizi hissederek onun yüceliğini bildiğimizi ifade ederiz. Bedensel ifademizi de ‘’Sübhane rabbiyel Ala- Yüce olan Rabbimiz her türlü noksanlıktan uzaktır’’ sözüyle tamamlarız.
Tahiyyat-Oturuş: Bu kısım yine saygı ve hürmetin ve dahi kulluğun ifadesidir. Tahiyyat duasıyla saygı, bağlılık, selam ve dua ile oturuşun sözlü bölümünün de gereğini yapmış oluruz.
Selam: Artık o vaktin muhabbeti, sözleşme yenileme işlemi bitmiş olmaktadır. Bu bitişi kendisine ve kendisini duyanlara ve dahi görenlere ilan edercesine huzurdan ‘’Esselamü aleyküm ve Rahmetullah-Allah’ın Rahmeti üzerinize olsun’’ diyerek ayrılışını ilan eder. Bu hal her rekatta tekrar etmelidir.
Burada namaz ibadetimizin ilmihali kısmına tabi ki girmedim. Sizlerin bu ibadeti bütün teferruatıyla bildiğinizi ve öğrenebileceğinize olan inancım tamdır.
Günde beş defa yapılan bu buluşmayı, haftalık sosyal boyutu ağırlıklı olan Cuma Namazı takip eder. Yıllık kıldığımız iki bayram namazı ise toplumun tamamının hep beraber yaptığı kulluk sözleşmesidir. Yenilenmedir, Bağışlanmadır. Hataların temizlenmesidir. Umutların ve isteklerin huzurda zikredilmesidir. Muhtaçlığın sahibine arzedilip kulluğun icabını yapmaktır.
İşte bu namaz bizim dinimize direk olur ve dinimizi yani bizi ayakta tutar.
İşte bu namaz bizi bütün kötülüklerden alıkoyar.
İşte bu namaz bizi makbul bir insan ve Müslüman yapar.
İşte bu namaz bize yaşama heyecanı ve isteği verir.
İşte bu namaz bizi çevremizde aranan ve özlenen insan yapar.
İşte bu namaz bizi güvenilir yapar.
İşte bu namaz Müslümanı ve İslam’ı imrenilecek bir örneğe dönüştürür.
İşte bu namaz bizi hak ve adalet kavramlarına titizlikle riayet etmemizi sağlar.
İbadetler söz konusu olduğunda en çok dikkat etmemiz gereken şey ‘’miş’’ gibi yapılan ibadetten, gösteriş için yapılacak ibadetten, aradan çıkarılması gereken bir iş gibi yapılan ibadetten kaçınmamızdır. Bu tür ibadetin sahibine hiçbir faydası yoktur. Hatta zararı çoktur.
Değerli okurlarım, bu yazıyı sayfalarca uzatabilirim. Bu konu bu imkânı bana veriyor. Ama meramımı anlatabildiğime inanıyorum. Amacım sizlerin düşünce dünyanıza katkı sağlayabilmektir.
Bizi diri tutan namazlarımızın olması en büyük hedefimiz olmalıdır.
İbadetlerimizin alelade olması tehlikesine karşı sürekli dikkatli olmamız gerektiğine inanıyorum.
Bu vesile ile Rabbimize kul olup, kul kalmak ve kulluğumuzu hakkıyla yapabilip kul olarak ruhumuzu teslim edebilme duamız bakidir ve bu arzumuzu rabbimize sunuyoruz.
Hoş olunuz, Hoşça kalınız, ibadetli bir mümin olunuz, Allah’a emanet kalınız.
Muhterem hocam Allah razı olsun...