İnsanoğlunun birbiriyle iletişimde ilk kullandığı hitap cümlesi. Her dilde farklı kelimeler ve yüklenen duygularla ifade edilir.
Fransızca- Bonjour, İspanyolca- Hola, Kamboçca- Sua s'dei, Almanca-Hallo, İtalyanca- Ciao, Litvanyaca- Laba diena, Yunanca- Yah sahs, Hırvatça-Bog, Çince-Ni hao, Japonca- Kon’nichiwa, Hintçe-Namaste.
Bu liste uzayıp gidiyor.
Yani insan olan insan diğerini selamlayarak başlıyor konuşmaya ya da selamlayarak sosyal bağları devam ediyor.
Bir de dini içerikli selamlar var bütün dillerde. Bazılarını bulmam mümkün ama bazılarının telaffuzu da kolay değil.
Her neyse. İnsanın mayasında böyle bir iletişim şekli ve ihtiyacı var.
Dinimiz İslam’ın da selamlaşma prensibi temel ahlaki noktalardan birisi. Selamı almak, vermek ve yaymak uyulması gereken ilkelerdendir.
Nisa 86'da selamlaşma emredilmiştir: ‘’Size bir selâm verildiğinde ya daha güzeli ile veya dengi ile karşılık verin. Allah, her şeyin hesabını tutmaktadır.’’
Demek oluyor ki bizi yaratan her dönemdeki peygamberlerine onlara gönderdiği vahiyle selamı emretmiş ve insan ilişkilerine dini bir duygu katılması gerektiğini murat etmiştir.
Selam aslında bir insanın diğerine güven vermesi duygusunu taşır. Benden sana zarar gelmez tadında bir güven aktarımı yapar.
Selamsız insanlara ise diğer insanlar olumlu duygular beslemezler. Hatta bizim İstanbul’da Üsküdar’da Selamsız diye bir semt vardı. Şimdi kentsel dönüşümden dolayı eski hali kalmadı. Selam vermeden topluma girenlere; ‘’Hayırdır! Selamsızdan mı geçtin?’’ diye takılırlardı.
O mahallede değişik bir sosyal gurup yaşardı. Teferruata gerek yok. Bilen bilir zaten.
Selamlaşmadaki temel ilkelere de dikkat etmek gerekir. Düşünsenize; selam verenin suratı asık ve ses tonu çok saygısız ve sevimsiz ise bu selamı kimse severek almaz ve mutlu da olmaz.
Ya da selam verenin yüzünde tatlı bir tebessüm, vücut dilinde tadında bir saygı, ses tonunda ise duyanların kalbine işleyen bir ses tonu, bakışlarında ise kalpten gelen bir samimiyet var. Bu selam tam da yaratıcımızın bizden istediği selamdır.
Ey insan! selam için birkaç saniyelik de olsa zihinsel ve bedensel bir ön hazırlık yap ki bile isteye yapabildiğin en güzel selamı verebilmenin hazzını sen de yaşa.
Kalabalık bir toplumda ve bir muhabbet ortamında insanların ilgisini başka yöne çekmemek için biraz bekle ki konuşan cümlesine nokta koyup seninle göz temasına geçtiğinde tebessümle selamını ver.
Selam veriyorum diye bir meclisi, bir muhabbeti, bir konuşmayı bölme ve dağıtma hakkımız da yoktur.
Usul ve üslup her şeyde olduğu gibi selamlaşmada da önemli.
Bazı art niyetli ya da çıkarcıların dini değerleri kullanma ve en başta da selam konusunu kullanarak insanları aldatma ve yanıltma davranışlarına karşı da dikkatli olmamız gerek.
Bu tipler hep vardı ve de varlıkları devam edecektir.
Temel mesele hak-batıl, doğru-yanlış mücadelesidir.
Aman dostlar! Öncelikle bu tür duygularımızı ve uygulamalarımızı sürekli samimiyet düzleminde muhafaza edelim ve uygulayalım.
Samimi bir selamlaşma bizim güvenilir olduğumuz duygusunu yayar.
Selam kelimesi "iyilik, esenlik, rahmet" gibi manaları içerdiğini de söylemeliyiz ki nasıl bir güzelliği uyguladığımız konusuna olumlu katkı sağlasın.
Selamlaşmanın yüksek bir medeniyetin göstergesi olduğunu da unutmayalım. Medeniyet dediğimiz yüksek seviyede insanın insana saygısını göstermesi iletişimdeki ilk kurallardandır. Bunun yanına rica etmek, teşekkür etmek ve de özür dilemek gibi nezaket kuralları gelir.
Selam bildiğimiz kadar yeryüzündeki en eski dile aittir. Şu an Ortadoğu dillerinin en eskisi olan Aramicede de mevcuttur. Sanki insanlık dili gibi.
Sakın selamsız olmayalım. Samimiyeti her an kalbimizde taşıyalım ki insan ahlakını bozan iç ve dış müdahalelere karşı kendimizi koruyalım.
Bir de aynı apartmanda oturan, aynı sokakta oturan, aynı Pazar ve marketlerden alışveriş yapıp da selamsız gelip geçen tuhaf insanlar! Selam bedava, tebessüm de bedava, neden pahalıymış gibi cimrilik yaparsın?
Selamı yayın emrine muhatap olan Müslümanların bu tuhaf selamsız hallerinin anlamı nedir? Haydi biraz düşünelim. Ne olmuş bize böyle?
Kıymetli hocam Allah razı olsun, kaleminize sağlık.