Akdeniz kıyılarının göz bebeği Antalya.
Doğal güzelliğinin yanı sıra tarihi ile de dikkatleri üzerine çekiyor.
Antalya tarihi ile ilgili en ilginç bilgilerden biri de 40 bin yıl önce yaşayan insanların olması.
Harika bir coğrafi konuma sahip olan Antalya tarihçesine bakıldığında da, özel bir kültürünün olduğunu hissetmemek mümkün değil.
Atatürk ne kadar güzel söylemiş;
“Hiç şüphesiz ki, Antalya dünyanın en güzel yeridir. “
…
Onca konu varken, neden Antalya’yı bu hafta kaleme aldım?
Çünkü, Antalya’nın bir turizm şehri özelliğiyle yaşanılası rahat şehir olmasından dolayı, kişilerin akıllarında hoş olmayan algı oluşturmasından rahatsızlık duyuyor ve üzüntüsünü yaşıyorum.
İstanbul, Ankara, Bursa, Mardin gibi şehirlerde kültür-görgü oluyor da, Antalya’da olmuyor mu?
Antalya, yaşanılası bu kadar rahat, keyifli ve mükemmel bir şehir iken, aldığı göçlerin kalitesi mi düşük?
Şöyle bakıyorum; hayır değil.
Çok değerli kişilerin yaşadığı bir şehir iken, sütteki minik leke misali, Antalya ile ilgili çok küçük olumsuzluklar niye kocaman hale getirilir ki?
Niye böyle bir algı oluşur ki?
Burada yaşanılan olumsuzluklar, diğer şehirlerde hiç mi yaşanmıyor?
Hem de fazlasıyla yaşanıyor.
Öyleyse, neden Antalya denilince insanların yüzünde ki ifade değişiyor?
Antalya’da yaşayanların değer yargıları, görgü ve kültürleri yok mu?
Minik olumsuzlukların büyütülmesi, turistlerin rahatlığından mı kaynaklanıyor?
…
Oysa ki, Antalya turizm harici sanayisi ve tarımı ile de başarıları yakalamış, Türkiye’nin en önde gelen şehirlerinden biri.
Üstelik, Türkiye bütçesine önemli katkılar sağlayan bir kent..
Kim olursa olsun; önce Antalya ile ilgili olumsuz düşüncelere kapılmamalı, konuşmamalı, olumsuz algı yaratacak paylaşımlardan kaçınmalıdır.
Sonra da nerede olursa olsun, Antalya’nın olumsuz anılmasına izin vermemelidir.
Unutmayın;
“Hiç şüphesiz ki, Antalya dünyanın en güzel yeridir. “
…
Sevgiyle kalın…