Rabbim’in verdiği sayısız nimetler için şükretmek ve O’nun rızasını kazanmaya çalışmak varken, rızka takılıp Rezzak’ı unutmak kadar büyük bir gaflet olamaz.
Çünkü şükür bu hayatta en büyük nimettir.
Eskiden şimdiki gibi bolluk yoktu.
İnsanlar, istediklerine bu kadar kolay ulaşamazlardı ama o yokluğa rağmen mutluydu.
Şimdi ise her şeyin bol olduğu bu zamanda insanoğlu mutsuz.
Neden?
Çünkü yeteri kadar şükretmiyor.
Nimet, şükür görmezse gider.
İnsanoğlu gözlerini o kadar çok yükseğe dikmiş ki var olanın kıymetini ne görüyor ne de biliyor.
Oysa ki bilmiyor, insan hayatındaki sıfırları çoğaldıkça mutluluklarından da bir sıfır eksildiğini.
Geçen gün bir gezi esnasında Serik’te bulunan Şahin Tepesi mesire alanı dikkatimi çekti ve içeri girdim. Doğası, sessizliği harika bir alandı. Oradaki insanlara şöyle bir baktım. Belli hayat mücadelesi olan insanlar ama mutlulardı, imkanlarınca öyle güzel piknik yapıyor ve güzel vakit geçiriyorlardı ki, samimilerdi. Diğer taraftan çok şık, insanların maddiyatla sıkıntısı olmayan çok lüks bir restoranda yemek yediğim zamanda ise insanlara baktığımda mutsuzlardı.
Demek oluyor ki mutluluk insanların kazançlarındaki sıfır çokluğunda değil.
Var olanın kıymetini bilip, şükretmelerinde.
Sinan Ergin hocamın çok güzel bir anlatımına denk geldim, sizinle de paylaşmak istiyorum.
Bir kadının, on altın parası varmış. Evde bir yere saklamış onları, gel zaman git zaman, demiş, ’Ne oldu acaba benim paralar?’ bakınmaya başlamış, bulamamış bir türlü. Oraya bakıyor, buraya bakıyor yok, on altın para.
En sonunda ne yapmış biliyor musunuz?
Bütün evdeki eşyaları atmış, evi güzelce temizlemiş, oruç tutmuş, bir bakmış ki, kaybettiği paraları orada duruyor. Konuyu komşuyu çağırmış, bayram yapmış.
Sizce bu hikaye bize neyi anlatıyor.?
Beden neresi?
Evi.
Ağırlık geçmişten kalan takıntılı düşünceler.
Yani evini temizlemiş, bütün eşyaları atmış. Oruç tutmuş. Dışa olan bağımlılığını bırakmış. Ve sonra kaybettiği altınlarını içsel dünyasında bulmuş.
Yaşamın bütün güzelliği, aslında içimizde. İçimizde müthiş bir ışık var. Işığın üzerini dış dünyadaki negatif duygularla biz kapatıyoruz. Sonra mutluluğu dışarda bir yerlerde arıyoruz.
Oysa ki insanoğlu şükretmeyi bilse, mutluluğu ve bolluğu içinde hissedecek.
Sadeleşmek ve sadece varolana şükrederek yaşamayı bir kez olsun deneyin derim.