Bu hafta sizlere Türk - Ermeni ilişkileri , emperyalist devletler tarafından devamlı ülkemize karşı gündemde tutulan Büyük soykırım yalanından bahsetmek istiyorum .
Bu konuyu daha iyi anlamamız için sizlerle bazı bilgiler paylaşmak istiyorum ..
Ülkemizdeki ve bölgedeki Ermeni yerleşiminin geçmişi ;
Selçuklu Hakanı Alpaslan Doğu Anadolu’da Ermenilerin yaşadığı bölgeyi Bizans’tan almıştı. O dönemde oralarda bir Ermeni hâkimiyeti yoktu. Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminde ise Ermeniler genellikle Çukurova, Doğu Anadolu ve Kafkasya bölgelerindeki Türk Beyliklerinin egemenliği altında yaşıyorlardı. Fâtih Sultan Mehmet İstanbul’u başkent yaptıktan sonra Samatya'da bulunan Sulumanastır isimli kiliseyi Ermenilere tahsis ederek İstanbul Ermeni Patrikhanesini kurdurttu ve bir patrik tayin etti. Anadolu’nun birçok şehrinde yaşayan Ermeniler, İstanbul‘a getirilerek, Ermeni cemaatinin büyümesi sağlandı. Bu suretle Ermenilerin millet adı altında örgütlenmeleri gerçekleşti. Osmanlı döneminde Yahudi ve Rum gibi, Ermeni cemaati de kendi dinî yöneticilerinin idaresinde özgürce yaşamıştır.
Ermeniler diğer gayrimüslim azınlıklar gibi askere gitmezlerdi. Ticarette, zanaatta ve başta mimari ile Türk Musikisi olmak üzere güzel sanatlarda büyük başarılar gösterip, toplum içinde ön plana çıktılar. Hayat tarzlarını ve kültürlerini Müslüman Türk toplumununkine yaklaştırdılar. Türk Dili’ni benimsediler. Soyluları ve şehirlileri, 18. asır ortalarına kadar Türkçeden başka dil konuşmazlardı. Kiliselerinde bile İncil'in Türkçesi okunurdu. Osmanlı toplumunda orta sınıfın üstünde bir refah seviyesine ulaştılar. Zamanla devlet bürokrasisinde üst düzey dâhil görevlere getirildiler. Osmanlı idaresinde refah ve huzur içinde yaşayıp, Devletin sadık tebaası (Millet-i Sâdıka) olup el üstünde tutuldular.
Peki Daha sonra NE OLDU ???
-Sadık tebaa, NEDEN can düşmanına dönüştü?
-NEDEN bulundukları coğrafyada azınlıkta oldukları halde, Ermeni Devleti kurma ve Müslüman çoğunluğu soykırımla yok etme planları yaptılar?
- NEDEN isyancı Ermeniler, 1914-1922 yılları arasında vatanımızı işgal eden düşman tarafına geçerek kendi devletine ihanet ettiler?
- NEDEN Azerbaycan’da soydaşlarımızı 20. yüzyılın yüz karası kanlı terör, işkence ve aşağılayıcı hareketlerle katlettiler; soydaşlarımızın evlerini, yurtlarını gasp ettiler.
- NEDEN yalan, yanlış ve iftiralarla Dünya kamuoyuna Milletimizi “katil”, Devletimizi “soykırımcı” göstermek için çabalayıp durmaktalar?
- NEDEN Türk Vatanı’nın bir parçasını gasp etmek için rekabete girdikleri PKK ile birden bire can ciğer, kuzu sarması oldular?
NEDEN mi ??
Emperyalist Devletler Tarafından Aldatıldılar .. Ve aldatılmaya devam ediyorlar ..
Devletimiz zayıf düştüğünde, dönemin emperyalist devletleri sadık tebaanın hamisi kisvesinde devreye girmeye başladı. Bu emperyalistler; Osmanlı idaresinde yaşayan Ermeniler dâhil milletlere bağımsızlık vaat ederek onları isyana teşvik etmek suretiyle, Osmanlının parçalanma sürecini hızlandırmayı ve topraklarını aralarında paylaşmayı hedeflediler. Bunun için de, Hıristiyan tebaanın hak ve hukukunu koruma bahanesiyle, Devlet-i Âli’nin iç işlerine müdahalenin yollarını aramaya başladılar. Bir yandan "Islahat" adı altında Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışırken, diğer yandan da Ermenileri, yönetime karşı teşkilatlandırdılar. Görevlendirdikleri misyonerler, açtıkları kolejler, kullandıkları papaz okulları vasıtalarıyla Ermeni gençlerinin beyinlerini yıkadılar. Onları, Türk ve Müslüman düşmanlığı ile şartlanmış fedailere dönüştürüp, Ermeni cemaatinin içine propagandacı olarak saldılar. Bunların kandırıp kullandığı isyancılar, millî hisleri kullanarak, tehdit ve şantaj dâhil çeşitli yollarla Ermeni cemaatine tahakküm etmeye başladılar. Devletin sadık tebaasının önemli bir kısmını Türk ve Müslüman düşmanına, eli kanlı katil çetelerine dönüştürüp istilacı emperyalist devletlerin kullanımına sundular.
İsyancı Ermeniler Doğu Anadolu’daki Erzurum, Trabzon, Sivas, Bitlis, Mamuretülaziz (Elazığ ili ve civarı), Diyarbakır ve Van vilayetlerinin kapladığı alanı “Batı Ermenistan” olarak adlandırdılar. Buralarda azınlıkta olmalarına rağmen bir ermeni devleti kurma çabasına giriştiler. Daha önce emperyalist devletlerin desteklediği isyancıların, Balkanlar’da, Kırım’da ve Kafkaslarda uyguladığı gibi, öldürerek ya da kaçırtarak Türk ve Müslüman ahaliden buraları “temizlemek” istediler.
Tebaası oldukları devlete ihanet edip Çarlık Rusya’sı, Britanya ve Fransa ile işbirliği yaptılar; bunlarla savaşan Osmanlı Ordularına saldırılar düzenleyip, cephe gerisinde sabotajlar ve ikmal yollarını kesme eylemlerine giriştiler.
Tüm bu eylemler sonucu Kafkas cephesinde konuşlanan 3. Ordunun, Suriye ve Filistin’i korumakla görevli 4. Ordunun ve Irak’ta çarpışan 6. Ordunun güvenliği tehdit altına girmişti. Düşmanla çarpışan bu üç ordunun ikmal yollarının tıkanması, cephe gerilerindeki bölgelerde kanlı Ermeni saldırılarının yaygınlaşması ve bunların doğurduğu sonuçlar, Osmanlı Hükümetini, tedbir olarak “Tehcir” (Sevk-i İskân) kararını almak zorunda bıraktı. Savaş hukukuna göre, düşman saflarında yer alan, düşman sayılır. Bu durumda, isyancı Ermenilere karşı Osmanlı Devletinin önünde üç seçenek vardı: Birincisi, isyancılarla savaşmak; ikincisi, isyancıları savaş sahasından uzaklaştırmak; üçüncüsü de bunların ihanet, bozgunculuk ve katliamlarına seyirci kalmaktı. İşte Osmanlı Devleti, vatan topraklarını korumada bunlardan en insanî olanını, isyancıların savaş sahasından uzaklaştırılmalarını ve emniyet açısından uygun bölgelere iskânlarını (Tehcir’i) seçmiş ve uygulamıştır.
Özet olarak emperyalist devletler, Ermeni azınlığı yayılma siyasetleri doğrultusunda kullanmak için saldırgan hale getirdiler. Söz konusu devletler misyonerlik ve propaganda faaliyetleri ile düşmanlık tohumları ekerek Ermeni ırkçılığını teşvik ettiler, Ermeni militanları yetiştirdiler ve çetelerini silâhlandırdılar. Dünya kamuoyuna, bu çetelerin her saldırısını masum gösterirken, suçlu olan Türklermiş gibi tanıtmaya çalıştılar. Bu yaklaşımlar isyancı Ermenilerin şiddete yönelmelerini teşvik etmiş; hain planların figüranları olarak, patronlarına da dua okutacak derecede yukarıda bir kısmını özetlediğimiz tüm kötülükleri yapmalarını tetiklemiştir. Dolayısıyla isyancı Ermenilerin yaptığı kanlı olayların baş sorumluları ve azmettiricileri, bunları amaçları için kullanan emperyalist devletlerdir.
Ve Bugün de Emperyalist devletler bu yalanı kullanmaya ve Ermenileri aldatmaya devam etmektedir. Meselenin özeti Budur ..
İçimizdeki Aldatılanlara Duyurulur . Sevgiyle kalın.