Bir kimse devamlı olarak ‘Ya Rabbi Lütf u kereminle afiyet ihsan buyur, bizleri afiyetten ayırma !’ der dururdu.Onun bu sözlerini işiten birisi merakla : Yapmakta olduğun bu duanın manası nedir ? Niçin bu kadar sık tekrar ediyorsun ? diye sordu. O da soruyu yönelten şahsın merakını gidermek için başından geçenleri şöyle hülasa etti:Ben sırtında semer ile insanların yüklerini taşıyan ve böylece geçimini temin eden bir hamal idim. Bir defasında çok ağır bir un çuvalını yere koydum. Bu arada içimden : Ya Rab> Böylesine yorulmaktansa bana her gün iki somun versen, onunla iktifa ederdim.deyiverdim. Tam bu esnada, birbiriyle hangi husustan dolayı çekiştiklerini bilmediğim iki adam gördüm. Aralarını bulayım diye yanlarına vardığımda, biri diğerine vurmak istediği şeyi yanlışlıkla benim başıma vurdu. O anda yüzüm kanlar içinde kaldı. Bu sırada mahalle karakolundan gelip bu iki kişiyi yakaladılar. Yüzümü – gözümü kana bulanmış bir vaziyette görünce, kavgacılardan zannederek beni de yaka paça tutuklayıp hapse attılar. Bir müddet, karanlık soğuk ve rütubet kokusuyla dolu bir yerde hapis yattım. Lakin her gün bana yiyecek olarak iki somun veriliyordu. Bir gece, rüyada birisinin bana şöyle dediğini işittim : Yorulmadan her gün iki ekmek istemiş, fakat afiyet istemeyi unutmuştun. İşte istediğin verildi. Bu sırada uykudan uyandım ve yapmış olduğum hatadan dolayı Cenabı-ı Hakk’ a iltica ederek ;Affet Rabbim! Sen in sonsuz rahmet ve merhametine sığınıyorum. Artık ben sadece afiyet isterim, afiyet,demeye başladım. Derken hapishanenin kapısının açıldığını ve; Hamal Ömer nerede ? diye bağırıldığını işittim. Biraz sonra da beni dışarı çıkardılar ve salıverdiler. O gün bugündür, ben de bu duayı tekrarlamaktayım. Dua, Allah ile kul arasında daima bir rabıtadır. Dua ederken ve bir şey isterken önce niyetimize ve ne istediğimize çok dikkat etmeliyiz. O’ndan devamlı hayır , iyilik ve afiyet istemeliyiz. Ömrünüz afiyetli olsun.