Sosyal medyanın insanların hayatındaki olumsuz yönleri o kadar fazla ki,
En başta kendimiz olmayı unuttuk ve mutsuzlaştık. Hep bir kıyaslama içerisindeyiz.
Onda var bende neden yok.
Oysa ki verilenin kıymetini bilsek ve bunun farkında olabilsek, bizden mutlusu olmayacak.
Mutluluğu önce içimizde hissetmeliyiz. Maddesel değerlerden çok manevi boyuttaki mutluluğa eriştikten sonra hayatın anlamı o zaman değer kazanacaktır. Geçim sıkıntısının zorluğu can sıkıcıdır ama bu dünyada herkesin sınavı da ayrı diye düşünmek gerekiyor.
Bu dünyada kimin dört dörtlük hayatı olmuş ki bizim olsun.
Geçtiğimiz yıllarda çok güzel bir yazı okumuştum ve favorilerime almıştım.
Sizinle de paylaşmak istiyorum.
New York California’dan 3 saat ileride ancak bu California’yı yavaş yapmaz.
Kimi 22 yaşında mezun olur ama sağlam bir iş bulmak için 5 sene bekler.
Kimi 25 yaşında CEO olup 50 yaşında ölürken kimi 50 yaşında CEO olur 90’ı görür.
Kimi evlenirken kimi bekar kalır.
Obama 55 yaşında emekli oldu, Trump 70 yaşında görevine başladı.
Bu dünyadaki herkes ‘kendi zamanına’ göre yaşar.
Etrafındaki bazı insanlar senden bir adım ileride gözükebilir, bazıları ise senin gerinde gözükebilir.
Ancak herkes kendi yarışında, kendi zamanında.
Onlara kıskançlık da besleme taklit de etme.
Onlar kendi zamanında sen kendi zamanında yaşayacaksın.
Hayat harekete geçmek için doğru zamanı beklemektedir.
Yani sakin ol.
Geç kalmadın.
Erken de değil.
Tam zamanında yaşıyorsun.
Bu yazı da kıssadan hisse çıkarabilirsek kendimize ne mutlu.
Sevgiyle Kalın.