İnsanoğlunun zekası mükemmel iken..
Niye boş işlerle beynini meşgul eder, gerçekten anlam veremiyorum.
…
Çocuklar daha doğduğu andan itibaren başlıyor yarışa.
Nasıl mı?
Bebeğin kaç kg doğdu?
Okul çağına gelince ebeveynler çocuklarına, “Görüyor musun Ali’nin de Ayşe’nin de dersleri pekiyi, ya senin?
Bitmedi…
Üniversiteye gelince anne babanın egosunu tatmin etmek için ya doktor olacaktır çocuk ya da avukat.
Çünkü çok prestijli ve sanki para sadece o mesleklerden kazanılıyor.
Bir de hava atacak ebeveynler, “bizim çocuğumuz şu üniversitede okuyor ya senin çocuğun” tavrıyla..
Yine bitmedi…
Okul bittiyse eğer, erkekler için askerlik dönemi başlar.
Askerlik biter, kızlar mesleğini eline alır ve sıra evliliğe gelir.
Hayat bu, her şey sırasıyla…
Biri biter biri başlar, zorunluluktur bu.
Eğer kız veya erkek evlenmiyorsa, “Niye evlenmiyorsun, işin gücün yerinde, güzelsin-yakışıklısın, ahhh ahhhh” nidaları.
Eğer evliyseniz ve çocuğunuz yoksa, “Niye çocuk yapmıyorsunuz” diye sorarlar.
Bir tane çocuğunuz varsa,”Niye başka çocuk yok?”.
…
Dikkat ettiniz mi, hep bir sıralama ve her şeye zorunluymuşsunuz gibi sanki…
Niye kendimize odaklı mutlu büyümeyi öğretmez ki ebeveynler?
“Çünkü onlar da bu şekil de büyümüşler” der gibisiniz, ama Allah akıl vermiş...
Niye kimse kendi hayatına odaklı yaşamaz ki?
Herkes kendi hayatına odaklı yaşasa daha mutlu olacak, ama çoğu kişi bunun farkında değil.
…
Yıllar önce Kıbrıs’a bayiimizi ziyarete gittiğimde, orada uzun yıllar boyunca Çin’de yaşamış mimar bir kadın ile tanışıp çok hoş bir sohbet etmiştik.
Ve çok güzel bir söz söylemişti;
“Çin’de herkes kendi hayatına odaklı yaşıyor, ama Türkiye’de ise herkes başkasının hayatına odaklı yaşıyor. O yüzden hiç mutlu olamıyorlar.”
Neden mutlu olamıyoruz?
Çünkü, doğduğumuz andan itibaren bir yarış bir kıyaslama içinde büyütülüyoruz..
Böyle büyüyen bireylerin mutlu olması sizce mümkün mü?
…
Sevgiyle kalın..