Geçen gün rahmetli ağabeyimin mezarlığına gittim ve orada şunu düşündüm.
Sınav dünyasın da olduğumuz , masal gibi olan bu dünya da bunca stres bunca öfke , kin kime ve neye ?
Değer mi ?
Asla,
Stresin vücudumuz da ki olumsuz etkilerini yazacak olsam satırlar yetmez ve bize emanet verilen bu cana bunca stres vererek elimize ne geçecek hiç düşündünüz mü ?
Ben söyleyeyim ,
Baş ağrısı ; stres altındaki kişilerde kan basıncının artmasına bağlı olarak görülen bir durum
Hafıza ; stres belleğimize zarar verdiği gibi algılama kapasitemizi düşürüyor
Uykusuzluk ; Stres yaptığımız da ne yazık ki uyuyamadığımız gibi beden sağlığını da bozmuş oluyoruz
Astım , Kalp Krizi , Sırt ağrısı , Tansiyon Sindirim sisteminin de bozukluk ve daha bir çok hastalık belirtileri .
Tabii ki hayatta Polyannacılık oynayalım demiyorum ama bunca stres ile de kalpler de öfke oluşturmayalıyım.
Hayat çok kısa, geçen gün Van’da çığ sonucu hayatını kaybedenler ya da Sabiha Gökçen Havalimanında yaşanılan uçak kazası, Elazığ depreminde ki can kaybına nasıl üzüntü duyduk ve belki de ne pişmanlıklar hissedildi.
Şimdi size soruyorum bu hayatta kalp kırmalar , kin duymalar sizce de sadece kendimize verilen bir ceza değil mi sizce de ? Çünkü bu dünya da ki misafirliğimizin ne şekilde ve ne zaman biteceğini bilmiyoruz.
Biri öldüğünde ise niye ağlıyoruz biliyor musunuz ? O kişinin gerçekten ölmüş olmasına mı ?
Değil kendimize ağlıyoruz. Bir daha o kişiyi ne görebilecek ne de ona dokunabileceğiz .
Çok bilindik bir söz var ‘kişinin değeri öldükten sonra anlaşılır ‘ sizce de öyle değil mi nedense hep biri ölünce o kin duyduğumuz kişi kıymete biner ama ölmeden önce öfke üzerine öfke ,
Bugünden itibaren bence öfke duyduğunuz kişilere karşı kalplerinizi yakınlaştırın onlarla kalplerinizi uzak olduğunu hissettirmeden tatlı dille konuşmayı denerseniz sonucunda nasıl olumlu olduğunu göreceksiniz ve sonrasında hayata karşı pişmanlıklarınız olmamış olacak çünkü siz elinizden geleni kalbinizin iyiliği ile yapmış olacaksınız.