Çöp evlerde yaşayan bireylerin yarısından fazlasında biriktirme davranışı bulunmakla birlikte, zaman zaman biriktirme davranışı olmayan kişiler de çöp evlerde yaşamak zorunda kalabilmektedir.
Kişi eski kitaplarını, eşyalarını, kağıtlarını, faturalarını ve birçok şeyi biriktirmek ya da atmakta güçlük çeker.
Yaşanılan ortamın temizliği, içinde yaşayanların yetiştirilme biçimleri, beklentileri, maddi olanakları, kültürel özellikleri ve sosyal çevreleri gibi etkenlere göre değişkenlik gösterir.
Her kültür ve sosyoekonomik durum için belirli bir derecenin üzerinde bakımsız, pis ve dağınık olan evler ‘çöp ev’ (domesticsqualor) olarak tanımlanır.
Yaşanılan ortamın çöp eve dönüşmesi üç şekilde olabilmektedir:
1. Biriktirme davranışı ile evin gereksinim duyulmayan nesnelerle doldurulması, biriken yığınların evin amaca yönelik kullanımını engellemesi sonucunda çöp evler oluşabilir.
2. Biriktirme davranışı olmayan kişilerin bir kısmında şizofreni veya demans gibi ağır yeti yitimine neden olan bir hastalık vardır. Bu hastalar ürettikleri çöpleri atamazlar, günlük temizlik ve düzenleme işlerini yeterli düzeyde yapamazlar.
3. Bu evlerde yaşayanların bir kısmı hem bir gün işe yarayacağı gerekçesiyle aşırı derecede kullanılmayacak nesne biriktirirler, hem de yeti kaybı nedeniyle yaşadıkları ortamı düzenleyemezler.
Çöp evler olgusu, hem içinde yaşayan kişiler, hem de çevresi için birtakım riskleri barındıran bir toplum sağlığı sorunudur.
Çöp evler nedeniyle ortaya çıkan riskler arasında düşme sonucu yaralanma, çok önemli evrak/eşyaların ve paraların kaybedilmesi, aynı evde yaşayan çocuğun fiziksel ve ruhsal açıdan kötüye kullanımı, eğer hayvan biriktiriliyorsa o hayvanların bakımının ihmali, bu hayvanların toz halinde dışkıları ile temas sonucu akciğer enfeksiyonu, haşerelerin neden olduğu sağlık sorunları, ev drenaj sisteminin tıkanması sonucunda su baskınları ve yangınlar sayılabilir.
Bu durum aynı zamanda sağlık ve sosyal harcamalar, kompulsif satın alma gibi nedenlerle kişilere ciddi mali yük oluşturabilir.
Yarattığı tüm ciddi sorun ve risklere karşın, çöp ev olgularının yardım aramak için sağlık kuruluşlarına başvuruları nadirdir.
Çöp ev olgularına daha çok yakın çevrede yaşayan diğer kişilerin yakınmaları ve sosyal servis çalışanlarının ev ziyaretleri sonucunda ulaşılır.
Sağlık ve sosyal yardım sistemi gelişmiş ülkelerde yapılan çalışmalarda bu evlerde yaşayan kişilerin yarıya yakınının bilişsel kayıpları olan yaşlılar olduğu bildirilmiştir.
Kendine bakımı ihmal eden, çöp evde yaşayan ve biriktirme davranışı olan yaşlı kişiler için ‘Diyojensendromu’ tanımlaması da yapılmıştır; ancak Diyojen sendromu özgül bir durum olmayıp demans, alkol bağımlılığı, şizofreni, kişilik bozukluğu gibi durumlarla yüksek oranda birliktelik göstermesi ve genç yaşlarda da görülmesi nedeniyle bu kavram artık yalnız tarihsel önemdedir.
Altta yatan psikopatolojiye yönelik tedavi girişimleri olmaksızın birikmiş eşyaların uzaklaştırılması, evin temizlenmesi ve yeniden düzenlenmesi kişide yoğun anksiyete ve psikolojik yüke neden olabilir.
Kısa sürede ev yeniden eski haline dönebilir. Hastanın sürece katılımı ve onayı alınmadan yapılacak işlemlerinin ciddi depresyon ve intihara neden olduğunun görülmesi üzerine, onay alınmadan girişimde bulunulması bazı ülkelerde yasaklanmıştır.
Algoritma oluşturmaya yetecek sayıda sağlık kuruluşlarına başvuru olmadığı için çöp evde yaşayan insanlara yönelik tedavi ve izleme biçimlerini belirlemek güçtür.
Çöp evde yaşayan kişilere yönelik tedavi çok yönlü bir ekip çalışması ve yüksek maliyet gerektirir.Bu evlere yapılacak girişimler, ruh sağlığı çalışanlarının öncülüğünde yürütülen olgu yönetimine diğer sosyal kuruluşların ortak katılımı ile gerçekleştirilmelidir.
Türkiye’de çöp evler ve burada yaşayan kişiler hakkında yeterli veri olmadığı gibi, bu evlere yönelik girişimleri yönetecek kuruluşlar da yoktur. Bu evler daha çok medya haberleri ile gündeme gelmektedir.
Toplum Ruh Sağlığı Merkezlerinin (TRSM) çöp evleri saptaması, bu evlerde yaşayan kişilerin gereksinimlerini belirlemesi, evin yeniden düzenlenmesine yönelik girişimlere önderlik etmesi ve çöp evler konusunda bilgi birikimi sağlaması beklenmektedir.
Ülkemizde hem kişi, hem de çevresi için büyük riskler barındıran çöp evler tıbbi ortamların konusu olmaktan çok basın-yayın organlarında abartılı miktarda çöp birikimi ve yerel kurumların bu evlere uygunsuz girişimi ile gündeme gelmektedirler.
Toplum temelli ruh sağlığı hizmet sunumunun önemli konularından birisi olan bu alanda ülkemizde kapsamlı bir çalışma yoktur.
Koruyucu sağlık sistemi iyi gelişmiş ülkelerdeki çalışmaların çoğunda birinci basamak sağlık hizmetlerine, toplum ruh sağlığı merkezlerine, hastanelere veya yaşlılık psikiyatrisi ayaktan izleme birimlerine başvurmuş veya sevki sağlanmış hastalar örneklemi oluşturmaktadır.
Çöp evlerle ilgili ilk çalışmalarda, ağır derecede bakımsız ve pis olan çöp evlerde yaşamanın ve kendine bakımı ihmal etmenin bir yaşlılık sorunu olduğu düşünülmüştür.
Nüfusu 293.228 olan ilçede bir yılda 41 çöp ev olgusuna ulaşılmış ve bu evlerde 103 kişinin yaşadığı görülmüştür. Çöp evlerde yaşayanların %83.4’ünün (86 kişi) 60 yaşından küçük olduğu görüldü. Bu sonuç çöp evde yaşamanın yaşlılar kadar gençleri de etkilediği bilgisini desteklemektedir, genellikle birden fazla kişinin yaşadığı belirlenmiş.
Hayvan biriktirmenin nesne biriktirmeden daha zor tedavi edildiğini gösteren çalışmalar vardır.
Psikiyatri tanı sistemine (DSM 5) göre Tanı Kriterleri
A. Gerçek değeri ne olursa olsun, sahip olduklarını elden çıkarmakta ya da onlarla ilişkisini kesmekte sürekli olarak bir güçlük çekme.
B. Bu güçlük, söz konusu nesneleri saklamanın gerekliliği algısından ve onları elden çıkartmanın yarattığı sıkıntıdan kaynaklanır.
C. Sahip olduklarını elden çıkarma güçlüğü, bu nesnelerin birikmesi ile sonuçlanır. Dolayısıyla bunlar yaşam alanlarını kaplar, ortalığa yığılır ve büyük ölçüde kullanım amaçlarından uzaklaşır. Yaşam alanlarında bir yığıntı yoksa, bu ancak üçüncü kişilerin (örn. aile bireyleri, temizlikçiler, yetkili kişiler) girişimleriyle sağlanmıştır.
D. Biriktiricilik, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında (kendisi ve başkaları için güvenli bir çevreyi sürdürmeyi de kapsar) işlevsellikte düşmeye neden olur.
E. Biriktiricilik, başka bir sağlık durumuna bağlanamaz
•İçgörüsü iyi ya da oldukça iyi: Kişi, biriktiricilikle ilgili inanışlarının ve davranışlarının (nesneleri elden çıkartmakta güçlük çekme, yığma ya da aşırı edinmeyle ilgili olarak) sorunlu olduğunun ayrımındadır.
•İçgörüsü kötü: Tersi kanıtlar olmasına karşın, genelde kişi, biriktiricilikle ilgili inanışlarının ve davranışlarının sorunlu olmadığına inanır.
•İçgörüsü yok/sanrısal inanışlar: Tersi kanıtlar olmasına karşın, kişi, biriktiricilikle ilgili inanışlarının ve davranışlarınınsorunlu olmadığına tam olarak inanır.