TCK madde 181’de düzenlenen çevrenin “kasten” kirletilmesi suçu, çevreye bırakılması yasaklanmış atıkların, çevreye zarar verme ihtimali doğuracak şekilde alıcı ortamlar olan su, hava ve toprağa kasten verilmesiyle oluşur. Söz konusu atıkların özel kanunlarda belirtilen teknik usullere aykırı olarak bir defa alıcı ortama (hava, su, toprak alıcı ortam) verilmesiyle bu suç meydana gelecektir.TCK madde 182’de düzenlenen çevrenin “taksirle” kirletilmesi suçunda ise çevrenin kasten kirletilmesi suçundan kast yönünden ayrılarak failin suçu taksirle işlemesiyle meydana gelecektir. Burada fail esasında çevreyi kirletmek istememesine rağmen, öngörülebilir sonuçları öngörmeyerek ya da bunu ihtimal olarak göze alarak söz konusu suçu işlemektedir.
Çevrenin kasten veya taksirle kirletilmesi suçları, tehlike suçları altında düzenlenmiştir.
Tehlike suçları, kanun koyucunun bazı hukuki değerleri daha etkin bir şekilde korumak için, bunları ihlal eden davranışı gerçekleştiren faili cezalandırabilmek için, herhangi bir zararın gerçekleşmesini gerekli görmediği suç tipleri olarak nitelendirilmektedir.Genel tehlike suçlarında korunan hukuki değer, kişilerin ve malların kapsamlı bir şekilde tehlikeye uğratılmalarının önlenmesidir. Bu fiiller sonucunda, insanların hayatı veya sağlığı ya da büyük bir ölçüde mallar veya hayvanlar ya da diğer ekonomik menfaatler zarar tehlikesine yaşayacaktır. Söz konusu fiiller, insan için hayati önemi olan çevre üzerinde de olumsuz tesirler doğmasına neden olabilir. Bu durumda çevrenin kasten ya da taksirle kirletilmesi suçunun şartlarının oluşması için, söz konusu eylemlerin çevreye zarar verme ihtimallerinin olması yeterli olacaktır.
Çevrenin kasten kirletilmesi suçunun oluşabilmesi için kanunlarla belirlenen teknik usullere aykırı olarak toprağa, suya veya havaya verilen atık veya artıkların çevreye zarar verecek nitelikte olması gerekir. Çevresel değerleri somut bir biçimde tehlikeye sokması gerekir (somut tehlike suçu). Bu bakımdan bu suçun oluşması için örneğin denize bırakılan fabrika atıklarının deniz canlılarını öldürücü nitelikte olması yeterlidir. Suç zarar suçu olmadığından atıkların deniz canlılarını öldürmesi şart değildir.Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen bu suç, ceza kanunun yanı sıra bu konuya dayalı olarak çıkartılan yönetmeliklerin ihlal edilmesiyle de işlenebilir. Suçun ispatlanması yönünden mahkemenin suç konusunu oluşturan atık veya artıkların özel mevzuatla ilişkilendirerek, atıkların kirletici özelliklerinin araştırması, varsa atıkların emisyon (bir kaynaktan yayılan ve çevre için zararlı etkileri olan her türlü gaz, sıvı ve katı atık) sınır değerlerine ilişkin kurallara uyup uymadığının tespitini yapması gerekmektedir. Mahkemeler somut olayları ayrı ayrı değerlendirerek, Yargıtay denetimine tabi olacak şekilde bilirkişi raporları düzenlettirmelidir. Aksi halde genel geçer kurallara göre yapılan değerlendirmeler Yargıtay nazarında bozma sebebi olacaktır.Kasten veya taksirle çevreyi kirletme suçu; alıcı ortamın niteliğine göre, yani su, hava veya toprak alıcı ortamlarından birinin kirletilmesine göre mevzuat ile tanımlanmış belirli teknik usuller kullanılarak tespit edilir.
SUÇUN MADDİ UNSURLARI
FİİL YÖNÜNDEN; Failin bu eylemden dolayı sorumlu tutulabilmesi için, atık veya artıkların ilgili kanunlarla belirlenen teknik usullere aykırı olarak toprağa, suya veya havaya verilmesi gerekir. Çevreyi kasten kirletme suçunun oluşması için atık veya artıkların teknik usullere aykırı bir biçimde çevreye verilmesi yeterli değildir. Ayrıca teknik usullere aykırı bir şekilde çevreye verilen atık veya artıkların, çevreye zarar verecek nitelikte, boyutta, elverişlilikte olması da aranmıştır.Atık veya artıkların verildiği arazinin mülkiyetinin faile ait olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Buna göre, kendi arazisine atık veya artık bırakan failin eylemi çevreye zarar verebilecek nitelikteyse, 181 inci maddeden dolayı cezalandırılacaktır.
KONU YÖNÜNDEN; Suçun konusunu “çevre” oluşturur. Çevrenin tanımı ise “Canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları biyolojik, fiziksel, sosyal, ekonomik ve kültürel ortam” şeklinde yapılmıştır.Fiilin çevreye zarar verecek boyutta olması aranırken, söz konusu eylemden ötürü kişilerin ya da çevrenin doğrudan zarar görmesi aranmaz. Yukarıda da izah ettiğimiz üzere zarar görme ihtimalinin doğması ve somut tehlikenin varlığı yeterli olacaktır.
FAİL YÖNÜNDEN; Herkes söz konusu suçun faili olabilir. Fail yönünden belirli nitelikler aranmadığından bu suç kişiye özgü suçlar kapsamında değildir.
MAĞDUR YÖNÜNDEN; Toplumu oluşturan bütün bireyler bu suçun mağdurudur. Suçun mağduru, belli bir zaman ve yerde yaşayan insanlar olmadığından, diğer bir deyişle suç tüm nesilleri etkilediğinden suçun mağduru tüm insanlıktır. Bununla birlikte, çevreyi kasten kirleten bu fiilden, somut olarak kişiler de mağdur olmuş bulunabilir.