Israrlı Takip Suçu Türk Ceza Kanunu’nun 123.maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre;
Israrlı bir şekilde; fiziken takip etmek ya da haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak suretiyle bir kimse üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olan faile altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.
Suçun; Çocuğa ya da ayrılık kararı verilen veya boşandığı eşe karşı işlenmesi, mağdurun okulunu, iş yerini, konutunu değiştirmesine ya da okulunu veya işini bırakmasına neden olması, hakkında uzaklaştırma ya da konuta, okula veya iş yerine yaklaşmama tedbirine karar verilen fail tarafından işlenmesi hâlinde faile bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir. Maddenin düzenlenme amacı temelde kadına yönelik şiddetin doğmasını engellemek ve şiddet içeren fiillerin işlenmesinin önüne geçmek olsa da, kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere bu suç mağdurun kadın-erkek-çocuk olmasına bakılmadan fail tarafından işlenebilir kabul edilmiştir. Sonuç olarak ısrarlı takip suçu mağdur yönünden cinsiyet ayrımı yapılmadan herkese karşı işlenebilmektedir.
SUÇUN UNSURLARI
Israrlı takip suçundaki “ısrar” unsurundan bahsetmekte fayda olacaktır. Israr tanımından anlaşılması gereken husus “tekrarlanan” eylemin varlığı olmalıdır. Kanunda ya da yerleşik Yargıtay içtihatlarında tekrarlanan eylemin kaç kere olması net şekilde belirtilmese de, suç konusu eylemin en az 2 kere işlenmiş olması aranmaktadır. Ancak, iki kere yapılan hareket bazı durumlarda ısrarlı takip suçunu oluşturmayabilir. Örneğin, Yargıtay failin aynı gün içinde mağdura 1 kere mesaj atması ve 1 kere aramasını kişilerin huzur ve sükunu bozma suçundaki “ısrar” şartının oluşması için yeterli görmemiştir. Yine ısrarlı takip suçunun oluşması açısından “süreklilik” arandığından bir defaya mahsus yapılan eylem bu suçu oluşturmayacaktır. Suçun oluşması için failin söz konusu eylemi art arda ve süreklilik arz edecek şekilde işlemesi gerekmektedir. Burada kastedilen suçu oluşturan eylemler art arda, araya zaman girmeyecek şekilde işlenebileceği gibi; bir defa icra edilen eylemin araya belli bir zaman girdikten sonra yeniden işlenmesi şeklinde de olabilir. Israrın gerçekleşmesi için aynı hareketin tekrarlanması da şart değildir. Kanuni tanımda yer alan herhangi bir seçimlik hareket yapıldıktan sonra diğer bir seçimlik hareketin yapılması halinde de ısrar şartının gerçekleştiği kabul edilir. Israrın varlığına karine olacak başka bir husus ise mağdurun rahatsızlığını dile getirmesine rağmen suçu oluşturacak eylemin yeniden işlenmesi olacaktır. Mağdurun uyarısına rağmen ısrarlı ve rahatsız edici davranışlarını devam ettirerek süreklilik kazandıran fail, ısrarlı takip suçunu işlemiş olur. Israrlı takip suçu “kasten işlenen” suçlar kategorisine girmektedir. Failin buradaki amacı kendisiyle iletişime geçmek istemeyen mağduru hareketleriyle rahatsız etmek ve varlığını hissettirmektir. Burada failin saiki isterse baskı altına almak korkutmak olsun, isterse duygusal nedenler olsun; bu hususlar suçun unsurlarına etki etmeyecektir. Suçun oluşması için failin saikinden bağımsız olarak eylemin birden fazla kez, ısrarla, süreklilik arz edecek şekilde işlenmesi, mağdurda rahatsızlık uyandırması ve mağdurun uyarısına rağmen bahsi geçen eylemlerin işlenmeye devam edilmesi gözetilecektir. Failin, mağdurun huzur ve sükununu bozma maksadıyla hareket edip etmediğinin suçun unsurlarının oluşumu bakımından etkisi yoktur. Kanun lafzından da anlaşılacağı üzere söz konusu suçun “seçimlik hareketle” işlenebileceği öngörülmüştür. Maddede suçun işleniş biçimlerinin aynı anda eylemde bulunması aranmamaktadır. Israrlı bir biçimde bir kimseyi fiziken takip etmek, bilişim sistemlerini, haberleşme yahut iletişim araçlarını veya üçüncü kimseleri kullanarak ısrarlı bir şekilde temas kurmaya çalışmak, şeklinde belirtilen fiillerden herhangi birinin söz konusu olması, bu suçun gerçekleşmesi için yeterlidir. Israrlı takip suçunu teşkil eden bu eylemlerden bir veya birkaçının gerçekleştirilmesi neticesinde ilgili kişi üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşmalı yahut bu kimsenin kendisi veya yakınlarının güvenliğinden endişe etmesi söz konusu olmalıdır.
Herkes tarafından işlenebilen bu suç, kanunda sayılan bazı kişilerin suçu işlemesinde halinde cezanın artmasına sebebiyet vermektedir. Yani suçun ağırlaştırılmış cezaya hükmedilmesini gerektiren durumlar oluşacaktır.