Bir arkadaşla Sampi kavşağını ağır adımlar, sohbet derken tam geçiyoruz ki, tesadüfen kafamı çevirdiğim tarafta çok şık, nezih bir kafe gördüm.
Tamam, aslında şöyle oldu. Bu kadar güzel bir kafenin kapı girişine asılmış tabelayı gördüm önce.
Sonra kafeye alıcı gözüyle bakmaya başladık. Sanırım şimdi daha iyi bir anlatım için hazırım. Sanki oraya geceden konuluş ve biz de aynı günün öğleden sonrasında fark etmişiz gibi bir his uyandırdı. Daha önce benim gibi tatlı sever birinin gözünden kaçmış olması da çok şaşırtıcı aslında.
Bahçesi geniş ve ferah, açık alan, deniz kokusu…
Şimdi gelelim tabela olayına.
Tabelada herkesin en az benim kadar ilgisi çekecek bir şey yazıyordu.
“Hoş geldiniz! Seçeceğiniz bir dilim pastamız ve kahvemiz sadece 14,00 TL”
(Nasıl yani?)
Sizin de ilginizi çekti değil mi? Evet, bizde de merak uyandıran bu cümle, sadece ilgimizi değil, hiç canımız istemezken bizi de büyülenmiş gibi içeri çekti. Hafif de şaşkınlık var tabi üzerimizde. ‘Nasıl olur’ diye düşünüyoruz; Bu kadar nezih, denize nazır, yeşiller içinde hem de yol üstünde bir kafe…
Bu fiyata, kesin ya pasta kötü ya sunum! Var bir şeyler desek de önyargıları kırmak adına hadi birer sipariş verelim diyerek oturuyoruz.
Masa da çok şık. Pandemi dolayısıyla masalarda dezenfektanlar, ıslak mendiller mevcut. Tertemiz bir ortam. Güleryüz ve sempatik tavırlarıyla maske ve fiziki mesafe kurallarına uyan bir hanımefendi masamıza yaklaştı;
“Hoş geldiniz, menümüzden seçim yapmak ister misiniz?” Bu soru tarzını sevdim. Mecbur bırakılmadan, bana bırakılan bir seçim hakkı…
Tabi ben hemen söz alıyorum. “Merhaba, ilk kez gelmemize rağmen burayı sevdik. Açıkçası kapıdaki tabelanız ilgimizi çekti, merak ettik. Sadece 14 TL’ye seçeceğimiz pasta ve kahve için geldik.” Hemen menüden birer pasta ve kahvemizi seçtik.
Bir ne görelim. Sahiden büyük sunum tahtasında şık bir sunumla büyük bir dilim pasta, yanında koca bir kupa dolusu kahve. Pasta muhteşem, kahve nefis. Memnuniyetimizi dile getirdiğimiz işletmeden bir daha uğrayacağımızın sözünü vererek, damağımızda muazzam bir tatla ayrıldık.
İşte işletmelerin çekim gücü. Bundan daha iyi bir reklam olamazdı. Anlatmadığım kimse kalmadı etrafımda. Sosyal medyada paylaşıldı. Geçenlerde tekrar uğradım. Yine fiziki mesafe konusunda önlem alan bir kalabalık vardı. Pazarlama stratejilerine bayıldım. Kahve çekirdeklerinden mekânda üretilen kahvenin aroması da pastaları da müthiş lezzetli ve uygun fiyata. Şimdi aynı kafede farklı lezzetleri de uygun fiyata bulmak isteyenlerin çalacağı bir kapı, bir uğrak yeri, samimi bir ortam olarak, açık alanda lezzet avcıları için biçilmiş kaftan.
İçimden geçirmeden edemedim.
Keşke insanların da üzerlerine astıkları tabelalarda ne yazıyorsa içlerinde de o olsa. Keşke kalite sadece rakamlarla ölçülmese, ruha da hitap etse, herkese ulaşsa…