Ülkemizde işsizlikle mücadele konusunda hem hükümet kanadında, hem de muhalefet tarafında farklı atılımlar, gerçekleşmesi ön görülen durumlar mevcut.
Pandemi döneminde kimse işsiz kalmasın, hali hazırda işi olan vatandaşlarımız işinden gücünden olmasın diye hükümet, işverenlere destek olup, işsizliğin önüne geçmek için belli ödenekler düzenledi. Çoğu kez çalışan, bu ödenek sayesinde üç beş kuruş aldı ancak işverenin ve işin mağduriyeti ortadayken, çalışan daha fazlasını yapamadı. Ağustos ayı itibariyle de ödenekler sonlandırıldı. Çoğu işveren içinde bulunduğu durumu toparlayamadığı için henüz ayakta kalma çabasının yanında, iş verimi düşüklüğünde zirve yapan dönemi kapatamadığı için çalıştırdığı personel sayısı hem olmayan işe hem de bütçeye fazla gelmeye başladı.
Ancak vicdani hükümleri de göz önünde bulundurursak; işçisini çıkarmak, mağdur etmek istemeyen ya da uzun süre çalışanın tazminatını ödemekten çekinen işverenler, işçi ile anlaşmalı yola giderek ücretsiz izin ya da yarı maaş uygulamasına geçiş yaptı. Tam maaşı bile geçimine yetmeyen işçi de yeni iş bulma olasılıklarını değerlendirirken, işvereninin çabasını yabana atmak istemedi ve bu süreçte işine devam etti.
* *
Şu sıralar devletin belli kurumlarına İŞ-KUR üzerinden farklı görevlerde sorumluluk alacak personel ilanları yayınlanmaya devam ediyor. Hatta birçoğu da Eylül ay içinde iş başı yapacak şekilde hızlandırıldı. Tabi maaşını istediği gibi alamayan, çalıştığı yerde maddi ve manevi sorun yaşayan ya da artık geçimini daha müreffeh bir şekilde idame etmek isteyen vatandaş da yeni arayışlar içinde buldu kendini.
Ancak işsizlikle mücadelede alınan kararlar, görüyoruz ki yeni iş başvurularında önem kazanmış durumda. Yani, beyan edilen çoğu iş başvuru şartlarında, 35 yaş sınırına ve son bir ayda sigorta girişinin olmaması dikkat çekerken, genç işsizlik rakamlarına ek yerine, genç istihdam yüzdesinin artmasına sebep olması aşikâr.
Ülkemiz açısından oldukça önemli bir yaklaşım olan bu durum ilerleyen zamanlarda nasıl bir patlak verir orasını tahmin bile etmek istemiyorum. Genç işsizliğin önüne geçmek için güzel bir planlama, ancak 35 yaş üstünde işsiz ya da maaş almakta zorluk çektiği için artık çalışma hevesini kaybetmiş, bu sebeple başarı yüzdesi düşük on binlerce insan var.
İçinde işverenin de gerçek manada mağdur olduğu, işçinin de bu durumu anlayışla karşılayıp çıkarılmaktan ziyade kendi arzusuyla işten ayrıldığı durumlar da söz konusu tabi. Rakamlara yansıyanların dışında işsizlikle mücadele eden, çalışma şartlarında iyileştirme, güven ve istikrarlı bir düzen bekleyen vatandaşlarımız da cabası.
‘En azından bir işin var!’
Bu cümleyi çalışan olarak duymamak neredeyse imkânsız. Çalışma şartlarından, gelir düzeyinden, işçi haklarından ne zaman dem vurulmuş olsa, işsizlik mücadelesi veren ya da bu mücadelenin yakın şahidi olanlardan bu cümle mutlak suretle çıkar.
Sonra, ‘Evet ama.. Tamam da...’ diye devam eden karşılığınız da olsa, içinizden ‘Şükür, işim var’ dersiniz elbette. Ama emeğinizin karşılığını almakla güçlük çekiyorsanız yahut maaşınıza gelen zamlar, ekonomik şartlar gereği enflasyonun altında kalıyorsa; işte o zaman hem çalışan hem de işveren mağduriyetiyle yorgunluğunuzu dile getirmekten çekinmiyorsunuz.