Tüm dünyanın takip ettiği sosyal medya, yazılı, işitsel ve görsel basın da dâhil olmak üzere bunların üstünde bir medya organı düşünün desem, aklınıza ilk gelen ne olurdu?
Bu öyle bir medya ki, geçmişi günümüze endeksleyen ve gelecek medya organlarının kaynaklarını yetiştiren en etkili, en gerekli, en insani kuruluş.
Zannederim birçoğunuzun aklına geldi bile. Geleceği en çok etkileyen medya organı; aileden bahsediyorum. Aileyi ilk oluşturan ebeveynlerden, anne ve babalardan bahsediyorum.
Bir çocuk ufak yaşlardan itibaren ilk nefesine, ilk tepkisine, ilk sesine karşılık bulan her şeyi ailede öğreniyor. Aldığı geri bildirimle ailesine göre olan doğruyu, yanlışı algılıyorve bunu kullanarak işe yarıyor ya da yaramıyor kısmını seziyor. Geçmişten günümüze değişmeyen bu öğreti ritüeli, bir bireyin algısını yöneten en değerli medya organı haline geliyor.
Bu hayatta her şey öğreniliyor ve öğrenildiği şekilde aktarılıyor; sevgi de, nefret de, saygı da, değerlerimiz de aile bağlamında bir bütünlük ve algıyla yönetiliyor. Birey bu algıların içinde şekilleniyor ve aldığı şekil doğrultusunda toplumla arasındaki uyum köprüsünü kuruyor.
Bunların dışında ahlaki değerleri, insana saygıyı, kadın-erkek eşitliğini, haklıyı, haksızı, doğaya yaklaşımı, toplum içindeki ilk öngörüleri ve en önemlisi kendisine saygıyı ailesinden gelen evet ve hayırlarla şekillendiriyor. Dolayısıyla bunca saydıklarımızın ne kadar eğitim- öğretim dilinde yeri de olsa, aslında birey ailesinden aldıklarıyla mayalanıyor.
Üstüne istediğimiz kadar un koyalım, su dökelim, şeker ekleyelim, tuz atalım; maya sağlamsa nefis bir lezzet ortaya çıkıyor.
Değilse, uzun olan o yoğrulma sürecinde insanın kendisi de acı çekiyor, ona dokunan da.
O sebeple mayasını alacağı ailesi, ailenin söylemleri, yaklaşımı, dünya görüşü,vizyonu çok kıymetli. Şimdi medyada her şey tüm açıklığıyla ulaşılabilir durumda. Dolayısıyla bir haber okurken, izlerken, sosyal medyada video seyrederken, bir kare fotoğrafı yorumlarken çocukların yanında verilen tepkilere her zamankinden daha fazla dikkat etmek gerekiyor. Kadın-erkek cinsiyet ayrımı yapmadan, demokrasiyi atlamadan, kendi inandıklarınızı ısrarla ve bencilce yüksek sesle ifade etmeden önce bir an durmak ve ‘geleceğe nasıl bir tohum bırakıyorum’uakıldan çıkarmadan, düşünerek hareket etmek gerekiyor.
Umuyorum, bu bilinçle yetişecek nesiller daha gelişmiş farkındalığa ve toplumsal gerçekliğe gerçek doğrularla ulaşacaklar. O an çok da uzak olmamalı çünkü medya başucumuzda.